Cumhur İttifakı’nın adayı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 5 yıl daha Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaya hak kazandı. Bu başarısıyla Erdoğan, yaklaşık 30 yıldır yenilgiyi hiç tatmayan bir lider konumuna gelirken, rakipleri millet ittifakı bileşenleri tarih yazmaya çalışırken, adeta tarih oldular. Başka bir deyişle hayalleri suya düştü.
Pazar günü gerçekleşen Cumhurbaşkanı 2’inci tur seçimlerinde hayalleri suya düşenler, 2 sene önce çıktıkları yolda birçok kurgular oluşturdular. Önce altılı masa oluşturuldu, masanın bileşenleri defalarca bir araya gelerek toplandı. Bu toplantılarda kamuoyunun merakla beklediği, “Aday kim?” sorusunun cevabı bir türlü verilemedi. Mutabakat metinleri hazırlandı. Bir zafer kazanılmış gibi kamuoyunda algılar oluşturulmaya çalışıldı, ama yine istenen soruya bir türlü cevap verilemedi. Yani her seferinde, “Aday kim?” sorusunun cevabı havada kaldı.
Derken, masa bileşenlerinin 11’inci oturumunda, 5 liderin ortak kararıyla CHP Genel Başkanı Kemal KIlıçdaroğlu’nun ismi kamuoyuna deklare edildi. Bu sefer İYİ Parti kanadında bu karara şiddetle karşı çıkıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, aylardır oturduğu masadan “Kumar Masası, Noter Masası” diyerek ayrıldı. Bu ayrılış ancak 2 gün sürebildi. Geri dönen Akşener, bu sefer CHP’nin Ankara ve İstanbul Belediye başkanlarını Cumhurbaşkanı Yardımcıları olması şartını ortaya koydu. Bu talep kabul edilince daha önce 5 olarak kararlaştırılan Cumhurbaşkanı Yardımcılığı sayısı 7’ye çıkarıldı. Oysaki böyle bir yönetim tarzı dünyanın hiçbir yerinde yok.
Neyse hemen akabinde masada ki birçok kişinin sözde kırmızıçizgilerinden biri olan PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile görüşmeler sağlandı. Bu görüşmeler sonucu HDP’nin desteği alındı. Sosyal medya üzerinden bugüne kadar yapılmayan algı operasyonlarıyla, seçim kazanılmış havasına girildi. Hatta İttifakın adayı Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olarak lanse edildi. Şişirilmiş anket sonuçları yayınladı. Açık ara farkla, daha yapılmayan bir seçimi “kazandık” diyerek, psikolojik baskı oluşturulmaya çalışıldı. Yine sosyal medya üzerinden taciz ve hakaret içeren paylaşımlar yapıldı. Bu yetmemiş gibi Cumhur İttifakını destekleyen seçmenler, bazen dolaylı yollarla, bazen de direk olarak tehdit edildi.
Öne çıkan buna benzer bazı detaylar sonrası, 14 Mayıs’ta ülke olarak sandığa gidildi. Orada kendilerine oy ve ötesi adı veren bir grup, sandığa gelen seçmeni markaj altına almaya çalıştı. Seçim akşamının ilk saatlerinde ortaya çıkan veriler gerçek olmadığı, Kılıçdaroğlu’nun önde olduğu yaygarasını ortaya attılar. Hatta İstanbul Belediye Başkanı iki de bir sosyal medyada, “Aramızda kalsın bu seçimi biz kazandık” video paylaşımı yaparak adeta aklımızla dalga geçti. Daha sonra Sayın KIlıçdaroğlu, ilerleyen saatlerde eline tutuşturulan 50 saniyelik bir konuşma metniyle, Cumhur İttifakını algı oluşturmaya çalıştığına yönelik suçlamalarda bulundu ve seçimin kazanının bir nevi kendisi olduğunu ifade etmeye çalıştı. Bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden Kılıçdaroğlu bu sefer diğer 5 liderle beraber kameraların karşısına geçerek, seçimin 2’inci tura kaldığını açıkladı. O akşamın sonucunda seçim 2’inci tura kalırken, Cumhur ittifakı meclis çoğunluğunu elinde bulundurarak kazanan taraf oldu.
Verilen 15 günlük aradan da aynı algılar devam etti. Hatta İşin en ilginç yanıysa, tartışma programlarında Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın neden seçim gecesi “-Seçimi kazandık- şeklinde açıklama yaptılar” sorusuna, CHP’ye yakınlığıyla bilinen tartışmacıların, “size ne, kandırdıysak seçmenimizi kandırdık” cevabıydı. Bu da gösteriyor ki algı oluşturma adına birçok yalanlar ortaya atılmış. Yine işin en ilginç yanlarından biriyse, deprem bölgesinde az oy alan CHP’lilerin, depremzedelerle ilgili ortaya attığı onur kırıcı paylaşımlar. Devamında, seçimden hemen sonrası CHP’li Tekirdağ Belediyesi’nin bir otelde barındırdığı depremzedeleri otelden çıkarması ayrı bir tartışma konusu. Bu gelişmelerle beraber seçim stratejisini değiştiren Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu, bu sefer milliyetçilik söylemleriyle ön plana çıkmaya çalıştı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı yanına aldı. Onunla da ayrı bir mutabakat metni hazırladı. Kulislerde Özdağ’a İçişleri Bakanlığı makamı verildiği ifade edildi.
Bu gelişmeler doğrultusunda 28 Mayıs Pazar günü sandığa gidilerek, vatandaşlar tercihini yaptı. Gelenek yine bozulmadı. Adam kazandı. Türkiye ilk kez ikinci tur oylama ile cumhurbaşkanını seçti. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Recep Tayyip Erdoğan, 5 yıl daha cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmaya hak kazandı. Kaybeden sadece Kılıçdaroğlu değil. Onunla beraber diğer 5 Lider. Çünkü ortada bir başarı olmuş olsaydı, bu başarıya diğer tüm liderler ortak olacaktı. Bundan dolayıdır ki, başarıya ortak olunuyorsa, kaybedilen bir mücadelenin de ortakları olmalı.
Sonuç olarak muhalefetin siyaset yapma şeklini değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Artık sosyal medya çığırtkanlığından çıkarak halkın içine girmeli. Kendisi gibi düşünmeyeni ötekileştirmemeli. Hele ki sosyal medya üzerinde kin ve hakaret eden bir zihniyeti ivedilikle içinden temizlemeli. Madem demokrasiden bahsediyoruz, o halde ortaya çıkan sonuca da saygı göstermeliyiz.