Hatırlarız hepimiz yıllar önce esmer bir adam ülke gündemine kadın sanatçılarla yakın kişiliğiyle düştü. Öyleki iki şarkıcı kadın arasında paylaşılamadı bile. Sonra biz bu adamı bakanların yanında hükümete yakın kişilerin yanında görmeye başladık. Tabi bu arada şarkıcı kadınlardan biri ile evlenerek bu şöhreti kendine döndürmeyi de başarmıştı bile.
Zengin mi zengin, varlık içinde yaşayan bir adam. Sanatçı karısına çiftlikler, pahalı tablolar, bakanlara bilmem kaç milyon dolarlık saatler, ülke gündeminde kalmayı her şekilde başarmış bir adam.
Kimse akıl sır erdiremedi önce bu zeki adama; hep bir takım nefsine yenilmiş siyasilerin yanında gözükmeyi, onların odalarında kalmayı, beraber iş çevirmeyi her zaman başardı. Onları sahte dünyasına alet etti fakat gözünü para ve başka hırs bürümüş ismi lazım değil siyasiler, bu adamla hep iyi geçinmeyi tercih ettiler.
Gel zaman git zaman ülkeyi hallaç pamuğuna çevirmeye çalışan olaylar, altını üstüne getiren darbeler kimin ne olduğunu gözler önüne serdi. Meğer bu zengin görünümlü tayfa ve başındaki çantacı evet çantacı diyorum, buradan parayı, oradan altını, falan ülkeden filan şehirden döndürmüş durmuş, hem kendi cebini hem parmağında oynattığı siyasilerin çocuklarına varana kadar ceplerini doldurmuş.
Gel gör ki keser döne sap döne gün gele hesap döne. Bu çantacıyı da gözetleyen birileri ensesinden yakaladığı gibi yallah bilmem ne hapishanesine tıktılar.
Ne o şaşalı hayatı kaldı, ne o konuşurken ağzı kulaklarına varan lüksün içinde yüzen karısı, ne atı, nede o marka arabası. Canını kurtarmaya dermanı yok.
Birde bütün bunlar yetmezmiş gibi bu soytarı, kendi pisliklerini ülkenin başındaki adamlara atmaya çalışıyor.
Aksu’da da bu tür olay yaşandığı iddaa ediliyor ve bu olaylara bazı siyasiler dur diyemiyormuş.
Bizim çantacı bunların başını fena yakacak Haberleri yok. Bürokratlar kendini kurtaracak olan bizim seçilmişlere olacak. Adı üstünde çantacı boş gezmeyi sevmez, illa dolacak o çanta yada bir yerden bir yere teslim olacak.
Peki neymiş bu iddialar…
Başta tehdit ve şantaj…
Ses kayıtları, bazı kişilerin sözde uygunsuz fotoğrafları…
Sonrası kamunun malını bulduğu iş adamlarına peşkeş çektirmesi…
Hatta bir keresinde, bir işadamının kendisiyle ilgili yapacağı suç duyurusunda bile, o zamanlar yemek sofralarında bir araya geldiği kişilere, “Merak etmeyin, o işadamı benle ilgili suç duyurusunda bulunamaz. Danışman abim buna izin vermez. Çünkü danışman abimin ipleri benim elimde. Danışman abime söylediğimde suç duyurusuna engel olur” şeklinde ifadeler kullandığı, o sofra arkadaşları tarafımdan dillendirildi.
Tüm bunlara iddia diyorum, çünkü bize anlatılanlar böyle..
Şayet bu iddiaların tümü doğruysa, tüyü bitmemiş yetimin hakkını bu çantacılara yedirenlere yuh olsun. Yanına alıp besleyenlere yuh olsun. Ne dedik keser döne sap döne gün gele hesap verile...