11 Aralık 2017’de “Aksu’nun çantacısı kim?” başlıklı bir köşe yazısı kaleme almıştım. Kamuoyunda bu çantacının, kişilerin ses kayıtlarıyla uygunsuz fotoğraflarını tehdit ve şantaj aracı olarak kullandığı iddia edildiğini, sonrası kamunun malını bulduğu iş adamlarına peşkeş çektirmeye yönelik çalışmalar içerisine girdiği ifade edildiğini dile getirmiştim.
Üzerinden bir ay geçti. İlgili makamlardan hiç biri, “Arkadaş bu kadar ciddi bir iddia ortaya atılıyor? Kim bu şahsiyet?” diye sormadı.
Haliyle meydanı boş bulan bu şahsiyet, “ Nasıl olsa önümde hiç bir engel yok” demeli ki, aynı çirkinlikleri yapmayı kendisinde bir hak görmüş ve soluğu Aksu’da iş yapan bir İş Adamının iş yerinde almış. Başlamış taleplerini sırlamaya..
Yani anlayacağınız tehditlerini savurmuş ve karşılığında hakkı olmayan maddi menfaatleri istemiş, Aksu’nun sevilen iş adamından…
Üstelik Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’in adını da kullanarak, yani bu işin Sayın Şahin’in bilgisi dâhilinde olduğunu ima etmeye çalışmış.
Bu iması da ayrı bir facia. Tüm buna rağmen Sayın Şahin’in böyle bir çirkinliğin içerisine gireceğine zerre kadar ihtimal vermiyorum. Ama şunu soramadan da geçemeyeceğim. Her ne kadar ismini buradan vermesek te, her kesin yakinen tanıdığı, neredeyse tüm AK Partili meclis üyelerinin tepkiyle yaklaştığı zata “Neden bu kadar prim veriyor?”
Bu gerçek bilgiler bizim kulağımıza geldiği kadar, Aksu Belediye Başkanı Sayın Şahin’in kulağına da gidiyordur. Çantacının göğsünü gere sarf ettiği “k..ğıma oturttum. Aksu’nun son sözünü ben söylerim. Ne desem o olur” şeklinde ki çirkin sözleri, tüm Aksuluların dilindeyken, o çantacı nasıl olurda Kültür Merkezi’yle ilgili yapılan resmi toplantıda, resmi statüsü olmadığı halde bulunabilir. Bu neyin gebeliği?...
Hani diyelim Sayın Şahin’in bu çirkin gelişmelerin hiç birinden haberi yok. Ya o toplantıda bulunan bazı meclis üyeleri, bu çirkinliklerden haberdar oldukları halde neden ses çıkartmadılar?. Bu neyin korkusu, neyin gebeliği?...
Şimdi aynı zat, yanına birilerini de alarak, kalkmış Aksu’da marka oluşturan bir işletmenin sahibine aleni bir şekilde tehditte bulunuyor. Ve elindeki bilgilerin Başkan Halil Şahin tarafından verildiğini ifade ediyor. Birçok işyeri sahibine gerçekleştirdiği tehditlerde olduğu gibi, Sayın Şahin’in bilgisi doğrultusunda hareket ettiğini, pervasızca dile getiriyor.
Her zaman ifade ederim, doğruluğuna inanmadığım, hiçbir bilgiyi bugüne kadar yazmadım. Bu saatten sonra da yazmam. Bana ulaşan her bilgiyi onlarca yere doğrulatır, ondan sonra yazarım. Bu olayda olduğu gibi.
Şayet Sayın Şahin’in bu konuyla ilgili zerre kadar kafasında soru işareti varsa, tehdide maruz kalan İş Adamıyla geçen hafta Cuma günü toplantı gerçekleştiren AK Parti Büyükşehir ve Aksu Belediye Meclis üyeleri ve AK Parti İlçe Başkanına sorsun. O iş adamına, soytarı çantacı ve yanındaki kişinin neler söylediğini ifade etsinler. Daha da yetmedi, tehdide maruz kalan İş Adamına sorsun.
11 Aralık tarihli yazımda da dile getirdiğim gibi, bizim çantacı bunların başını fena yakacak. Haberleri var mı yok mu? Onu ben bilecek değilim. Bildiğim tek şey, o da adı üstünde çantacı boş gezmeyi sevmez, illa dolacak o çanta ya da bir yerden bir yere teslim olacak.
Şimdi müsaade ederseniz, konuyu biraz dağıtmak için, geçen çocuklarımla yaptığım hayvanat bahçesi gezisinde aklımın bir tarafına yer edinen bir olayı sizlerle paylaşmak isterim.
Piton yılanı
Sessiz sakin epeyce de iri Piton Yılanını gördük. “Ne kadar da masum gözüküyor” dedik, kendi kendimize. Öyle bir köşe de kıvrılmış uyuyor. Biz bu yorumları yaparken, bakıcısı geldi yanımıza. “Şu an yediği beş kilo eti sindiriyor” dedi.
Şaşkınlık içinde birbirimizin yüzüne baktık. Sürüngenleri tanıtan danışman başladı anlatmaya. “Piton yılanları; sessiz, sedasız ve sakin gibi gözükürler. Zehirsizdir bu türler, avını boğarak ve sıkarak öldürürler. Öyle az şeyle beslenmezler, büyük lokma isterler, hem de çok çok büyük. Yerler sonra sessiz sedasız bir yerde onu sindirirler. Yine harekete geçerler. Yemek yoksa sıra size gelir” diye de espri yaptı.
Evet, “Yemek yoksa sıra size gelir” belki espri yaptı.
Ama şu yaşadığımız yerlerde bazı insanları piton yılanına benzettim. Zehirsiz gibi gözüken ama avının boğazına yapışarak her isteğini yerine getirten, diz çöktüren insan görünümlü yılanlar. ‘!Aman ha dikkat edin’ derim.
Zehirsiz sandığınız o kişiler var ya, sizi ele vermesin diye, yetimin hakkı olan ve önüne attığınız büyük büyük lokmaları yiyip sindirmek için bir köşeye çekilen, sonra tekrar boğazınıza yapışan… Sakın av olmayın bunlara, yoksa sizi öyle boğar öyle sıkarlar ki, büyük büyük atmazsanız önüne, vay halinize. Bütün sırlar deşifre olur, sonra ne aile kalır, ne evlat, ne makam… Benden söylemesi…