Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı

28 yıl fener gardiyanlığı yaptı

BÖLGE

ANTALYA'da eşinin ölümünden sonra devraldığı fener gardiyanlığı görevini 'erkek işi' diyenlerle mücadele ederek 28 yıl sürdüren 'Fenerci Teyze' Fatma Doman 28 yıl fener gardiyanlığı yaptı(95), fırtına, yağmur ve dev dalgalara aldırış etmeden, her akşam bir elinde gaz lambası, diğer elinde gaz tenekesiyle Kaleiçi Yat Limanı'ndaki 2 feneri yaktı, gündoğumuyla da söndürdü.

Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) -

Antalya'da 1955- 1983 yılları arasında fener gardiyanlığı yapan Fatma Doman, eşinin ölümünden sonra, 3 kızıyla verdiği yaşam mücadelesi ile 'erkek işi' denilen görevini, 28 yıl boyunca nasıl sürdürdüğünü anlattı.

'ÇOK ZORLUK ÇEKTİM'

Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı'nın engelli aracıyla evinden alınarak, Kaleiçi'ndeki deniz fenerleri ile uzun yıllar sonra tekrar buluşan Fatma Doman,

"Yat limanındaki deniz fenerlerini her akşam yakıp, gündoğumuyla döndürüdüm. İskeleden fenere ulaşmak için giderken yağmur, dalgalar başımdan geçiyordu. Karşıda kahve vardı oradan izlerlermiş; 'Dalgalar kadını şimdi alacak' diye konuşurlarmış. Cenabı Allah korudu. 12 sene eşim yaptı, sizlere ömür oldu. Ama çok zorluk çektim, çok ağladım yollarda giderken. Üç çocuğum vardı başka gelirim yoktu. Yapmasam ne yapacaktım?" dedi.

'ERKEK İŞİ' DİYE ELİNDEN ALMAYA ÇALIŞMIŞLAR

Eşi öldükten sonra kahvehanede 'Fener bakıcısı öldü, sahip çıkan var mı, erkek işi bu iş' şeklinde konuşulduğunu, bir kişinin de işe talip olduğunu öğrendiğini ifade eden Doman, şunları ifade etti.

“Benim haberim yok tabi. Kahveci İsmail, İstanbul'da fener dairesine gitmiş ve başvurusu kabul olmuş, muamelesi yapılmış. Bir baktım kapı çalıyor, Mustafa abi; 'Kızım kızım Kahveci İsmail'in muamelesi yapıldı, akşam sabah geliyor, gözünü aç, işini elinden alacaklar' dedi. 'Ne yapayım abi, çok yere gidip yalvardım hiçbir şey olmadı' dedim. 'Vali Akın'a git' dedi. Ertesi gün valiye gittim, vali yerinde yokmuş sekreteri varmış. 'Yarın gel abla çocuklarını da al gel' dedi. Ertesi gün gittim, valiye anlattım. 'Sen yarın memurunla beraber gel' dedi. Ertesi gün memur Tevfik efendiye söyledim, gittik. Vali, 'Bu kadını neden işten çıkarıyorsunuz' diye sordu, memur, 'Efendim ben çıkarmıyorum, başkaları çıkarıyor, kadın olduğu için' dedi. 'Üç çocuğu varmış hanımefendinin. Üç çocukla ne yapacak, nereye gidecek, sokakları mı süpürecek, hizmetçilik mi yapacak ne yapacak? Nasıl yaptınız bunu' dedi. Sekreterine yazdırdığı mektubu postalamamı istedi. Bir hafta sonra tayinim geldi. O günden sonra her gün feneri yaktım. Ama hiç güç gelmedi, koşarak gittim, koşarak geldim. Gece saat bir-ikide, çok soğuk havalarda, 'Fenerci fenerin söndü' derlerdi. Kiminle gideceğim, eşim de yoktu. Tek başıma gider ikisini de yakar gelirdim."

FENERLERİ GAZLA YAKIYORDU

O yıllarda deniz fenerlerini gazla yaktıklarını anlatan Doman, “Benim bir elimde büyük lamba vardı, diğer elimde ibrik, içine gaz doldururdum. Tırmanıp fenerlere çıkardım, iki feneri de doldurur ve yakardım. Tenekelerle 30-40 teneke gaz gelirdi. Bazen akardı gaz ve ben öderdim. Gazhane vardı, orada dururlardı. Bir keresinde 20 teneke gaz akmış, kendim ödedim. Bir gün teknisyenler geldi, 'Sabah ve akşam gidip yakıyorsun ne güzel' dediler. Öyle söylemeleri ne kadar ağrıma gitti. Her ay şu kadar gaz, şu kadar fitil yanıyor, şu kadar bez, diye bordro da yapardım" diye konuştu.

ÇOCUKLARIN FENERCİ TEYZESİ

Doman'ın hikayesini kızı Nevin Doman ile o dönemlerde çocukluğu Kaleiçi'nde geçen iş insanı Emin Altıner Antalyalılara duyurmaya çalışıyor. Altıner, istikrarı, azmi, çalışma gücünü Fatma teyzeden örnek aldığını belirterek, şöyle konuştu:

“Fatma teyzem bizim annemizdi. Çocukluğumun geçtiği ev limanı görüyor. Sabah 7'ye çeyrek kala Fatma teyzem geçer feneri söndürür, akşam 5'te gelir yakardı. Herkes saatini Fatma teyzeme göre ayarlardı. 1965 yılında, yine çok yağmurlu bir gün, dalgalar mendireğin üzerinden aşıyor. Fatma teyzem bir amazon gibi dalgaların içinde bir kayboluyor bir çıkıyor, fenere kadar geldi, feneri yaktı döndü. Endişelendim, acaba karaya dönecek mi diye. Dönünce anneme sordum, 'Anne çok korkuyorum bir gün teyzemi dalga alacak, bu işi yapmak zorunda mı' diye. 'Çocuklarına bakmak zorunda' dedi. Çocukluğumda fenerci teyze olarak beynimizde kaldı."

KIZIYLA TESADÜFEN BİR SEMPOZYUMDA KARŞILAŞTI

Yıllar sonra kızı Nevin Doman'la karşılaşmasının ardından Fatma Doman'ın farkındalığını yaşatmaya çalıştığını anlatan Altıner, “O yıllarda Fatma teyzemin eşi Ahmet Doman işe başlıyor. Başladıktan iki sene sonra büyük bir hastalık geçiriyor ve hastalığı boyunca iki sene teyzem de burada fenercilik yapıyor. Eşi öldükten sonra birçok kişi 'Bu iş erkek işi' diyerek, işe talip oluyor. Fakat teyzem de çocuklarına bakmak zorunda. Eski İskele Camii'nde 30 yıllık imamlık yapan Mustafa Ekizler, bir gün evine gelip, 'Kızım senin işini elinden alacaklar, işe sahip çık' diye uyarıp vali ile görüşmesini istiyor. Valiye gidiyor ve 'Kızım o iş senindir sen işine devam et' diyor ve yaklaşık 30 sene fenerleri her gün yakıp söndürüyor" diye konuştu.

FENERİN YANINA HEYKELİ DİKİLSİN

Kaleiçi'nin yaşayan önemli değerlerinden biri olan Fatma Doman'a sahip çıkmaya çalıştıklarını anlatan Emin Altıner, insana vefanın hayattayken gösterilmesi gerektiğine işaret ederek, “Allah nasip ederse inşallah Büyükşehir Belediye başkanımızla da konuştum. Teyzemin heykelini o mendireğin önüne, Mustafa amcanın heykelini de İskele Camii'nin önüne diktirerek en azından Kaleiçi'ne sembol olmuş insanlara farkındalık yaratmaya çalışacağız" dedi.

1983'TE EMEKLİ OLDU

Annesi fener gardiyanlığı yaparken 7-8 yaşlarında olan, iki ablası da yatılı okuduğu için annesiyle yaşayan Nevin Doman ise 1955'ten sonra babası hastalanınca annesinin fenerleri yakmaya başladığını, 1958'de babası vefat ettikten sonra da işi annesinin devraldığını söyledi. 'Kadının burada çalışması zor' diye zorluklar çıkarıldığından bahseden Nevin Doman, “Annemin yapacağı başka bir iş yoktu, mecburen bildiğim iş bu dedi. Burada çalışmaya başladı. 1983'te emekli oldu. Her gün gündoğumu ve gün batımında fenere giderdi. Babamın ölümünden sonra annem de ölecek diye bana korku gelmişti. Sabah uyandığımda fırtına sesi duyarsam, yağmurun cama vurduğunu duyarsam ve annem yoksa korku içinde ağlayarak annemi bekliyordum. Dalgalardan denize düşecek, ölecek ben yetim kalacağım diye düşünüyordum ve çok üzülüyordum" diye konuştu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.