Alanya'da 2010 yılından bu yana yerleşik yaşayan müzisyen İranlı Siavash Shahani, Alanya'da tanıştığı yazar Gönül Erenler'e bir sohbet sırasında başından geçenleri anlattı. Müzisyen Shahani, yazara, İran, Pakistan ve Afganistan sınırında bulunan karakolda doğduğunu, babasının ebe bulmaya gittiği sırada ise annesinin sancılarının artması üzerine karakoldaki erkek askerler tarafından doğumun gerçekleştirildiğini anlattı. Bu hikayenin ardından hayatını merak eden yazar, tüm başından geçenleri duymak istedi. Shahani de İran devrimi sırasında ülkeden kaçması ve birçok ülkeye kaçak girdikten sonra Türkiye'ye yerleşmesine kadar başından geçenleri anlattı. Hikayesinden çok etkilenen Erenler ise Shahani'ye hayatını kitaplaştırmak istediğini söyledi. Yaklaşık 4 yıl süren çalışmanın ardından Erenler, Siavash Shahani'nin hayatının yazıldığı 'Ölü Kanatlar' isimli romanı tamamlayarak yayımladı.
BİYOGRAFİ DEĞİL ROMAN Hayatının kitaplaştırılmasından onur duyduğunu belirten Siavash Shahani, yazılan kitabın biyografi değil de roman olmasının kendisi için çok daha kıymetli olduğunu söyledi. Siavash Shahani, "2010'da Alanya'ya geldikten sonra, Gönül Erenler Hanımefendiyle tanıştım. Kendisine hikayelerimi, yaşam şeklimi veya Türkiye'ye nasıl geldim, nasıl karar verdim bunları anlattım. Onun hoşuna gitti. Yaklaşık 4 sene önce bu proje başladı ve ağustos ayında 'Ölü Kanatlar' kitabı çıktı. Kitapta benim ve ailemin yaşadıkları yazıyor" dedi.
'GECELERİ SIĞINAKTA YATIYORDUK' Müziğe 6 yaşında başladığını savaş zamanında dahi sığınaktan çıkarak müzik yapmaya devam ettiğini anlatan Shahani, "Kitap neden bu kadar ilgi gördü? 1978-79'da İran devrimini yaşadım. Sonra 8 sene süren İran-Irak Savaşı'na (1980-1988) şahit oldum. Arada okuyordum, müzik yapıyordum, geceleri sığınakta yatıyorduk. Hatta doğum şeklimde, Şah zamanındaydı, devrimden önce. Ben bir karakolda doğdum, İran-Pakistan-Afganistan sınırında, babam karakol amiriydi. Bundan dolayı sonra İran'da sıkıntılar yaşadım. Sınırlardan geçtim, Türkiye'ye geldim, Türkiye'de kaldım, Danimarka'ya kadar gittim. Buralara kaçak olarak gittim çünkü pasaportum yoktu. Ondan sonra tekrar Türkiye'ye döndüm" diye konuştu.
'KİTABI OKURKEN KENDİME ÜZÜLÜYORUM'
Bir insanın yaşarken çok nadir biyografisinin yazıldığını, romanının ise dünya üzerinde çok az rastlanan bir durum olduğunu ifade eden Siavash Shahani, şöyle dedi: "Dünyada yaşayan bir kişinin hayatını roman olması nadir bir durum. Benim için çok tuhaf, ben bu kitabı okurken bazen kendime üzülüyorum, duygulanıyorum. Ben kendim değilmişim gibi bakıyorum. Bir de benim sevdiğim insanların ismi geçiyor, annemin, kaybettiğim babamın, kardeşimin, ailemin, teyzem dahil yakın arkadaşlarımın. Ben 12-13 senedir İran'a gitmiyorum. Kitabı okurken tekrar hatıralarım canlandı. Benim için çok acı çünkü onları hatırlamak istemiyorum, tekrar onları düşünmek istemiyorum."