Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı

Aksu’nun ödüllü ihracatçısı gözünü Afrika’ya dikti

EKONOMİ

Kar ve bilanço bazında Antalya üçüncüsü olarak ATSO tarafından KÖK ödülüne layık görülen Aksulu işinsanı Özgür Yazıcı, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan’dan sonra Afrika pazarına açılmak istediğini açıkladı.

Aksu’nun başarılı işinsanlarından Özgür Yazıcı, 2007 yılında kurduğu ve kendi adını taşıyan tarım firması ile son 4 yılda ihracata yönelerek büyük yol kat etti. Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan bölgesine ihracat yaptıklarını belirten Yazıcı, bahsettiği ülkelerin gübre, ilaç, fide, tohum ve sera malzemeleri ihtiyaçlarını karşıladıklarını söyledi. Ülkemize kazandırdığı dövizin yanısıra, kar ve bilanço bazında Antalya üçüncüsü olduğu için Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından Kente Ödül Katanlar (KÖK) ödülüne layık görülen Özgür Yazıcı, Aksu’nun ödüllü ihracatçısı olarak adından söz ettiriyor.

YENİ PAZAR; AFRİKA

İhracat yaptıkları ülkelerde seraların büyük alanlara kurulduğunu belirten Yazıcı, “Yurtdışında çalıştığım sera 400 hektarı buldu. İş arttıkça, hacim de artıyor. Önümüzdeki süreçte Afrika pazarına açılma düşüncemiz var. Pandemi nedeni ile 2 yıldır fuarlar yapılamadı, ülkelere giriş-çıkışlar zorlaştı. Pandemi sona erer ve her şey normale dönerse öncelikle Afrika’ya açılmak istiyoruz. Afrika’da büyük pazarlar var” diye konuştu.

NAKLİYE AVANTAJI

Afrika’ya ihracat yapmanın, Rusya bölgesine göre daha kolay ve kazançlı olduğunu belirten Yazıcı, “Gemi taşımacılığı olacağı için nakliye konusu daha rahat. Biz Rusya tarafına nakliye için tır kullanıyorduk. 2 yıldır da Volga Nehri-Hazar Denizi güzergahından gemi taşımacılığı başladı. Bu yolculuk yaklaşık 1,5 ay sürüyor. Tır 12 günde, gemi 40 günde gidince mal zamanında ulaşamıyor. Afrika pazarına açılırsak, nakliye için gemiyi kullanırız, süre ve ekonomik olarak daha karlı oluruz. Çünkü nehir taşımacılığı gerçekten pahalı” ifadelerini kullandı.

İTHALATTAN İHRACAT!

İhracat yaparken önemli olanın, katma değeri yüksek mal göndermek olduğuna dikkat çeken Özgür Yazıcı, “Bizim ihraç ettiğimiz malın yüzde 80’ini ithal ediyoruz. Keşke malın tamamını Türkiye’de kendimiz üretebilsek. Sektör tamamen, ithal edilen malları, pazar ülkelerdeki ihtiyaç doğrultusunda ihraç ediyor. Bu aslında bir sıkıntı. Çin, Almanya, Fransa, İspanya, ABD’den alınan malların ihracatını yapan aracı kurum konumundayız. Kendimiz üretme konusunda yeterli değiliz. Ancak muadil üretimler yapabiliyoruz. Tohum konusunda çok ciddi gelişme kaydedildi ancak ilaç ve gübre konusunda beklenen gelişme olmadı. Bu ülkelerde işçilik çok ucuz, enerji maliyeti neredeyse sıfır. Doğalgaza para ödemiyorlar, elektrik çok düşük. Türkmenistan, Dünya doğalgazının yüzde 13’üne sahip. Böyle devam ederse, bu ülkeler kendileri daha ucuza mal edecek ve bizden ithalatı durduracak” şeklinde konuştu.

HAMMADDE YURTDIŞINDA

Geçtiğimiz yıllarda Rusya’ya, Türkmenistan’a, Özbekistan’a, Kazakistan’a, Gürcistan’a sebze-meyve ihracatı yaparken, şu anda oraların sera ihtiyaçlarını karşıladıklarına işaret eden Yazıcı, şu tespitlerde bulundu: “Birkaç yıl sonra bu ülkeler bizden sebze-meyve alma ihtiyacı duymamaya başlayacak. Aslında kendi ticaretimize zarar veriyoruz. Ancak sektörün geldiği nokta burası. Sektörün geleceği tamamen kendi üretimimize bağlı. İthalattan ihracat yaptığımız için bu işin sonu yok. İlerleyen süreçte bu ülkeler kendi ürünlerini üretmeye başladıkları zaman bizim işler biter. Bunun önüne geçmek için yerli firmalar fabrikalar kuruyor ancak bunlar taklit ürün oluyor. Çünkü ilaç ve gübrenin hammaddesi olan maden Türkiye’de olmadığı için kesin çözüm üretilemiyor. Bu madenler Çin’de, İsrail’de, Rusya’da var. Bu ülkelerde fosfor kaynakları var ve ilaç ve gübre için buna ihtiyaç duyuyoruz.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.