Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı

EJDER MEYVESİNİN HİKAYESİ

RÖPORTAJ

Son zamanlar da manavların, marketlerin baş köşe meyvesi olarak yerini alan ve sağlıkçılar tarafından ısrarla tavsiye edilen, Dünya’da ki adı Dragon Fruit olarak adlandırılan ve ülkemizde  Ejder Meyvesi olarak bilinen meyvenin ülkemiz de ki üretim yerlerinden birini ziyaret ettik.

Meyvenin anavatanını, kentimiz de ki üretim ağını, nasıl ve hangi koşullar da meydana geldiğini sizler için yerinde gördük, inceledik. Üreticileri Esra Akyürek Hürmeydan ve Hayati Hürmeydan’dan Ejder Meyvesinin Hikayesİni sizin için yazdık…

Ejder meyvesi yetiştiriciliğine kaç yılında başladınız?

5 yıl önce araştırmalara başladık. 16 ay önce de fidanlarımızı diktik. Dikmiş olduğumuz fidanlar içerisinde 20’ye yakın cinsimiz var. Seramız dünya standartlarında, olması gereken normlarda yapıldı. Akdeniz Üniversitesi’nden ve yurtdışından gönüllü danışmanlar ile bu duruma getirdik. Türkiye ile uyumluluğunu sağladık. Şu anda bizim beklediğimizden daha fazla meyve aldık ve ağaçların gelişimi çok fazla oldu.

Ejder meyvesi yetiştirirken dikkat edilecek püf noktaları nelerdir?

Meyvenin ağaçta olmasını sağlamak için önemli olan üç şey; sera, dikileceği toprak ve fidan. Dikileceği toprak ve dikmemiz gereken fidan bu çok önemli. Üçünü de bir araya getirdiğiniz zaman kısa zaman da çok verimli ürünler alabiliyorsunuz. Ejder meyvesi denildiği zaman halk ve bilinçsiz üreticiler, sadece kırmızı ve beyaz olduğunu biliyor. Oysa beyazın 3-4 cinsi, kırmızının da yaklaşık 60 tane cinsi var. Bizim diktiğimiz fidanlar Güney Amerika, Afrika ve değişik ülkelerden Türkiye’ye gelen fidanlar oldu. Ejder meyvesi üreten arkadaşlarımıza özellikli fidanlar satıyoruz. Gün geçtikçe ejder meyvesi üreten tüm arkadaşlarımız ve biz, nasıl olması gerektiğini yavaş yavaş öğreniyoruz.

Fidanı diktikten sonra ne kadar sürede meyve veriyor?

Dikim ayı ve köklü dikip dikmediğiniz çok önemli. Köklü diktiğinizde, fidanlar belli bir boya geldiği zaman eğer olması gereken toprakta ve olması gereken serada ise, 1 yılda verim alıyorsunuz. Biz bu yıl, bu kadar çabuk meyve alabileceğimizi tahmin etmedik. Ancak dışarıdan getirdiğimiz leonardit, pomza taşları, dere kumu ve hayvan gübresiyle olması gereken şeyi yaptık. Toprağımızı da başlangıçta iyi şekilde hazırlamıştık.

Türkiye’de ejder meyvesini ilk üreten siz misiniz?

Türkiye’de ilk yapanlar biz değiliz. İlk Mersin’de yapıldı. Ancak Türkiye’de ilk büyük, profesyonelce, olması gereken en büyük sera bizim burası. Aşağı yukarı her gün 10-15 ejder meyvesi üreten arkadaşların ziyareti oluyor, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden ziyarete geliyorlar. Danışmanlık hizmeti veriyoruz. Burası okul gibi oldu. Bizden ücretsiz her türlü bilgiyi alıyorlar. Çok fazla miktarda dikecek olan arkadaşlarımıza biz burada gerekirse belirli miktarda fidan da veriyoruz. Ama istediğimiz tek olay dikebilecekleri ortamda olması gerekiyor.

Pazarınız neresi? İhracat yapıyor musunuz?

Şu andaki pazar Türkiye içine yetmiyor. Türkiye genelinde bildiğimiz kadarıyla 170 dönüme yakın parçalı seralar var. Yurtdışına ihracat yapabilmemiz için çok büyük alanlara sahip olmamız gerekiyor. Bir diğer yolu da, tüm seracıların bir araya gelip ürününü aynı anda toplaması. Ancak herkesin ürününün kalitesi farklı olduğu için bu mümkün değil. Avrupa ülkelerinde, Rusya cumhuriyetlerinde ejder meyvesi üretilmediği için çok pahalı. Türkiye bu konuda avantaj yakaladı. 100 dönüm, 200 dönüm birleşerek dikilebilirse ihracat ancak o zaman yapılabilir.

Ejder meyvesinin ne gibi faydaları var?

Bilimsel olarak, düzenli kullanımda şeker oranını düşürdüğü söyleniyor. Anti bakteriyel özelliği olan cinsleri var. Her ejder meyvesi illaki bir şeye yarayacak değil. Kendi aralarında cinsleri çok farklı. Hepsinin faydalarının araştırılması gerekiyor. Elimizde 20’ye yakın cins var ama baktığınız zaman bunlardan 6 tanesi yurtdışında satabileceğimiz ticari kalitede ürünler. Sağlık yönünden, elimizdeki kırmızı ve pembe cinsleri likopen miktarlarına göre kanser hastalarında süreci uzatmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye yarıyor. Kalsiyum miktarının fazla olması dolayısıyla kemik gelişiminde fayda sağlıyor. Bir de elimizde Amerika’dan getirdiğimiz özel bir cins var. Araştırma için Akdeniz Üniversitesi’ne verdik. Vietnam beyazı denilen bir cinsimiz var.

Hangi koşullarda saklanıyor?

Yaklaşık 1,5-2 ay buzdolabında bozulmadan saklanabilir. Ancak en fazla 15 gün içerisinde tüketilmesini öneriyorum. Uygun depolama sistemi olursa, 30-40 gün içerisinde ticari olarak sunma imkanı oluyor.

Genç girişimcilere tavsiyeniz nedir?

Toprağı seven herkesin üretmesi gerekiyor. Ben araştırarak, seraları gezerek öğrendim. Yurtdışı araştırmalarımda Türkiye’de yapılan seraların bilinçsiz şekilde yapıldığını gördüm. Ben seramı Çin’de, Güney Afrika’da kapalı ortamda yetişen ejder meyvesi sisteminde kurdum. Burada değişik bir sergileme yaptık. Normal standartlarda arkadaşlarımızın yaptığında bir dönüme 700 taneye yakın fidan dikiliyor. Bizim yapmış olduğumuz sistemde 1400-1500 arası fidan dikiliyor. Dal sayıları az bırakılarak daha kaliteli, tonaj olarak daha fazla ürün alabiliyoruz. Bilimsel olarak yapılması gereken bu. Kaç tane dikileceğini, ne ürün alınacağını ve hangi ortamda dikileceğini düşünmek gerekiyor. Ondan sonra verimi, getirisi daha yüksek olacak. Fidan önemli, sera önemli, diktiğiniz toprak önemli. Bunun üçünü sağladığınız zaman sıkıntı yok.

Haber Merkezi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.