Geçen hafta Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı ve Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkan Vekili Deniz Karataş’la gazete ofisimizde kahvaltıda bir araya geldik. Hoş bir sohbet ortamında gerçekleşen kahvaltı programında Sayın Karataş’a, son zamanlarda Aksu’da oldukça yoğun bir mesai sarf ettiğini, bu mesainin yerel seçim süreciyle bir bağlantısının olup olmadığını sorduk. Tüm ısrarlarımıza rağmen aday adaylığıyla ilgili net bir ifade kullanmayan Karataş, bir yerel yönetici mantığıyla, şehirlerin gelişmesinde vizyon sahibi olan idarecilerin yapması gerekenleri sırladı. İşte sohbetimizde öne çıkan detaylar
Doğduğumuz ilçeye sahip çıkmak boynumun borcu
Aksu doğumlu biri olarak 40 yıldır Aksu’da mesai yaptığına dikkat çeken Karataş, Sorduğunuz sorunun da haklılık payı var. 10 yıldır Müteahhitler Birliği’nde başkanlık yapıyorum. Aynı zamanda Ankara’da Müteahhitler Birliği Federasyonu’nda da genel başkan vekiliyim. Ben doğma, büyüme Aksulu’yum. Burada yaşıyorum, evimde, işyerlerimde Aksu’da, ben Aksu’nun çocuğuyum. Aksu benim hem doğduğum, hem doyduğum şehirdir. Geçtiğimiz dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanken şehirlerden köylere geri dönülmesiyle ilgili ‘herkes köyüne yatırım yapsın.’ diye çağrıda bulundu. Bir ülkenin tamamı şehirlerde olursa, orada sacayağında bir eksiklik meydana gelir. Tabi köyden şehire geldiğinizde, orada para kazanmış, şehirin ticaretinden pay almışsınızdır. Ama gene geri dönüşüm olan yatırımın tamamını şehre yaparsanız, köyü iyice koparmış olursunuz. Geldiğiniz noktayı unutursunuz. Doğduğunuz yerlere olan vefayı siler, kendinizi tamamen kapitalizme boğdurmuş olursunuz. Oysaki bizi yaşatacak olan topraktır, doğduğumuz yerlere sahip çıkmaktır. Ben bu yönden şanslıyım başka ile gitmedim. Aynı ilin içinde şehrimizin büyümesiyle oluşan doğduğumuz ilçeye sahip çıkmakta boynumun borcuydu” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Yeter ki vizyonunuz geniş olsun
Bu vesile ile Türkiye’de ilk ve tek olan Karataş Mağarasını hayata geçirdiklerine de vurgu yapan Karataş, “Bunu yaparken asla ekonomik düşünmedik. Biz sadece Cumhurbaşkanımızın çağrısını mantıklı bulduk ve kulak verdik. Elimizde de böyle bir turizm yeri olduğunu biliyorduk. Ancak mağaranın girişi kapalıydı. Oradaki, 35 bin metre karelik araziyi devletten satın aldıktan sonra, planlamasını yapıp, girişi açıp içeri girdik. Girdikçe kendimiz hayran kaldık. Mademki biz buraya hayran kaldık, sadece otel yapmakla biz burada turizmi geliştiremeyiz bu hazıra konmak olur diye düşündük. Antalya’ya daha önceden gelmiş her yerini gezmiş olan turistler için yeni yerlere ihtiyaç var. Her zaman söylerim, kent meydanını büyütelim, şehre turisti çekelim askeri lojmanları oradan kaldıralım, nasıl valiliği kaldırdıysak. Bir kent meydanlarıyla anılır, sevilir. Dolayısıyla oradaki meydanı genişletelim diye çok seslenişlerde bulundum. Bu benim projem, benim hayalimdir. Şehire turisti getirebilmek, bir ilçeyi kalkındırmak öyle zor işler değil, yeter ki vizyonumuzu genişletelim. Konuya siyasi yaklaşmayalım. Biz bu düşüncelerle mağaramızı turizme açtık. İşte bu tür değerleri yaşatmak ve çoğaltmak için benim Aksu’ya daha çok gelmem gerekiyor. Diğer taraftan, Kundu bölgesindeki 30 otelden 4’ü bize ait. Doğduğumuz yere daha farklı yatırımlarımız da devam ediyor. Yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. Sonuç olarak benim Aksu’ya gelmek için çok sebebim var. Bu kadar ortak payda bir araya gelince Aksu’yu benden beni Aksu’dan ayırmak mümkün değil” dedi.
Aksuya bir bütün bakmalıyız
Antalya’da olduğu gibi Aksu’da da meselelere bir bütün olarak bakmak gerekir. Expo 2016 projesiyle, 35 bin dönüm kapalı serasıyla, 32 bin dönüm meyve bahçeleriyle, 70 bin kişilik nüfusuyla yani hem tarımıyla hem turizmiyle bir bütün olarak bakmak gerekir.
Ciddi çalışmalar yapılmalı
Kundu bölgesine gelen turist, bir otele, gittiği yola, alış veriş yaptığı esnafa bakarak tüm ülke hakkında kanaat getiriyor. Orada gördüğü vizyona bakarak size puan veriyor. Dolayısıyla buralarda çok ciddi anlamda çalışmalar yapmak gerekiyor. Biz tarımı turizmden, turizmi inşaattan ayıramayız, şehrin dokusunun tamamının bütününe önem vermeliyiz. Her ne kadar Expo 2016 düşünüldüğü gibi olmadıysa da, buraya yapılan yatırımın boşa gitmemesi adına neler yapılabileceğiyle ilgili projeler geliştirmek gerekir.
Siyaset üstü makam
Bir sivil toplum örgütü başkanı olarak, bugüne kadar hep siyaset üstü davrandım. Ve şunu da iddia ediyorum, belediyecilikte siyaset üstü bir makamdır. Belediye başkanı seçildiğiniz zaman parti rozetini bir kenara bırakıp, o bölge halkının mutlu olmasını sağlamak gerekir. Biz meseleye hizmet odaklı bakıyoruz. Çünkü o ilçede sizi seçen kadar seçmeyenlerde var.
Eski kafayla mı gidelim
Aksu’nun gelişmesi gerekiyor zaten istemeseniz de gelişecek olan bir bölge, ama doğru gelişsin. Yoksa gelişi güzel, bugüne kadar mı gelişsin? Eski kafayla mı gidelim? Yoksa Dünyayı gezmiş, vizyon sahibi, geniş açıyla mı bakalım olaylara. Bakın bugün, Malezya’da, Hong Kong’da hava rayları var. Hiç trafik etkilenmeden bazı bölgelerde yerde giden yeraltı treni birden havaya yükseliyor. Bunun görselleri var. Kendimde gördüm. Dünya’da birleşmiş milletlere kayıtlı 193 ülke var. Bunun 100’ünden fazlasını gezmişimdir. Yani bu vizyonlara göre mi bu şehrin gelişimini yönlendirelim? Yoksa bir söz vardır; ‘eski kafayla yeni iş yapılmaz’ derler. Birazda kafayı da değiştirmek gerekir.
Aksu’nun önü çok açık
Tarımı, turizmi, ticareti ve inşaatı iyi irdelemek gerekiyor. Üniversitede hocam şöyle söylerdi; ‘Gençler sizde güç, kuvvet var. Akıl, bilek, yürek var. Gücünüz var ama yönünüz belli değil. Yönünüzü doğrultsak o yönde o hedefe yönünüzü düzgün götüreceğiz. Bizim burada yapmamız gereken şey size yön vermek, yoksa sizin gücünüze inanıyoruz.’ derdi. Bende Aksu’nun gücüne inanıyorum. Aksu çok güçlü, sadece bir yön vereceğiz. O yönde az önce söylediğim parametrelerin, ilmen, incelenerek, 5-10 yıllık değil 50 yıllık masaya yatırılması gerekiyor. Aksu’nun önü çok açık. Bize bir görev düşerse, elimizden geleni yaparız. Hiçbir şey yapamıyorsak fikrimizi söyleriz.