'ÇATIŞMAYI ORTADOĞU'YA YIKMAK İSTİYORLAR'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugünün dünyasının bir kırılma yaşamak istediğini söyleyerek, ancak bu kırılmanın çatışma ve şiddet yönünde mi, yoksa uzlaşma ve gelişme yönünde mi olacağının bilinmediğini belirtti. Bakan Soylu, "Küresel ve kabul etmeliyiz ki stratejik bir akıl, çatışma yönünde kırılma istiyor. Bununla da kalmıyor, çatışmayı Ortadoğu'ya yıkmak ve dünyanın geri kalanında kendisine ait güvenli bir alan oluşturmak istiyor. Birbiriyle savaşır gibi görünen, ama aslında uyuşturucu ve göçmen kaçakçılığında ortak hareket eden terör örgütleri eliyle yürütülen vekalet savaşları, işte bu çatışma yönlü kırılma isteğinin yansımasıdır. Ancak bu senaryo, hesap edemedikleri bir etki ortaya çıkardı. Terör, göç ve uyuşturucu, sadece Ortadoğu'da değil, Avrupa ve Amerika'da da kendine ait maliyetler ortaya çıkardı. Uzlaşma yönünde kırılma isteyenler ise bölge ülkelerinin istikrarını yeniden tesis etmeyi, illegal silahlı yapılardan bölgenin temizlenmesini, doğuya ait olmayan legal unsurların bölgeden çekilmesini, bu sayede arzu edilen huzur ve barışın sağlanmasını arzuluyor" diye konuştu.
UYUŞTURUCUDAN ÖLEN İNSAN SAYISI
Uyuşturucunun, insanlığı iki noktadan tehdit ettiğini aktaran Bakan Soylu, birinci noktada doğrudan sebep olduğu ölümler olduğunu aktardı. Türkiye'de 2013'te 232 olan can kaybının hızlı bir yükselişle 2017'de 941'i gördüğünü belirten Bakan Süleyman Soylu, şöyle devam etti:
"Ekim ayı sonu itibari ile 317 seviyelerindeyiz. 2018 sonu itibariyle uyuşturucudan doğrudan ölüm sayısının 500-600 civarında olacağını düşünüyoruz. Burada asıl odaklanmamız gereken nokta ise bugün Avrupa nüfusunun yüzde 25'inin 60 yaşın üstünde olduğudur. Dolayısıyla uyuşturucu meselesinde batının kapısındaki tehlike, aslında tamamen gelecekteki nüfus projeksiyonlarıyla ilgilidir. Sorun bana göre şu an göründüğünden çok daha büyüktür. Bir kıyaslama olması açısından söylüyorum, Türkiye'de 15-64 yaş aralığındaki nüfusta milyon kişi başına yüksek dozda uyuşturucu kullanımı sonucu ölüm rakamı 17, Avrupa ülkelerinde ise 25.6'dır. Uyuşturucunun kullanım etkisinin sadece can kaybı olmayıp üretmeyen, verimsiz bir gençlik oluşmasına sebebiyet vermesi de işin daha farklı bir boyutunu oluşturmaktadır."
'DENKLEM BU KADAR BASİT'
Uyuşturucunun ürettiği ikinci tehdidin dolaylı ama çok somut bir tehdit olduğunu aktaran Bakan Soylu, uyuşturucunun terör ve düzensiz göçü finanse etmesi sorununun doğrudan ölümler kadar önemli bir mesele olduğunu söyledi. Süleyman Soylu, "Eğer terörün olmadığı bir dünya istiyorsak, uyuşturucunun olmadığı bir dünyaya ulaşmalıyız. Denklem bu kadar basittir. Çünkü para olmazsa, terör de olmaz. Uyuşturucunun terör örgütlerinin en büyük gelir kaynağı olduğu, bu konuyla ilgilenen hemen herkesin bildiği bir gerçektir" dedi.
Türkiye'nin doğusundaki birçok ülkede istikrarsızlık olduğunu anlatan Bakan Soylu, iki gün önce okuduğu bir istihbaratı da salondakilerle paylaştı. Özellikle Deyrizor'da çıkan petrolde DEAŞ ile PYD'nin ilişkisini ortaya koyduğunu belirten Soylu, "Hangi gruplar ne kadar para kazanıyor, petrolü nereye sevk ediyor ve bu petrolden DEAŞ ne kadar, PYD ne kadar alıyor, bir ortaklık söz konusu. Kaçak tütün ve sigara, insan kaçakçılığını eklediğinizde ortaya ciddi bir finansman çıkıyor. Bu finansmandan kimse vazgeçmek istemiyor. Uluslararası alanda bu konuda işbirliği yapılmıyor. Düzensiz göç ve uyuşturucu meselesinde Avrupa sessiz. İyi niyetli değiller, sırtımızı okşuyorlar" şeklinde konuştu.
'SURİYE İLE 400 YIL AYNI SANCAK ALTINDA YAŞADIK'
Milyonlarca insanın bir yerden bir yere göç ettiğine dikkati çeken Bakan Soylu, "Kim kendi evladını ve kendi hayatını, dalgaların içinde, topraklarını terk ederek hayatını riske eder ki? Bunun sebebi Türkiye midir, hayır. Bunun kusuru, 400 yıldır dünyanın merkezini ben yönetiyorum diyen batıdadır. Biz sırtımızı dönemez miydik 3,5 milyon Suriyeliye? 400 yıl boyunca aynı sancak altında bir millet olduk. Maliyeti ne olursa olsun, bunu unutamayız. Komşunuzun taciz edilmesine nasıl müsaade etmezseniz, ülkeler de aynıdır, buna müsaade etmezler. Bu kaosu oluşturan, DEAŞ'ı kışkırtan, PYD'yi destekleyen ve bu tablonun oluşmasını sağlayan biz değiliz" diye konuştu.
'ENSELERİNDEYİZ'
Türkiye'nin uyuşturucu konusunda yaralı bir ülke olduğunu kaydeden Bakan Soylu, oğluna uyuşturucu parası vermediği için gözünün üstü morarmış annenin vicdani mesele olduğunu söyledi. Soylu, "Bunun bedeli ne olursa olsun, bunu çözmek zorundayız. Kim bunun arkasında olursa olsun, bu mesele ile uğraşmak durumundayız. Okulların etrafında tedbir aldık, satıcılar parklara doğru gittiler. Dün arkadaşlarımız parklara yönelik operasyon yaptı. Enselerinde olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Bu mücadelede torbacısıyla, üst satıcısıyla ve her noktasıyla ilgileniyoruz" dedi.
ABD'Yİ ELEŞTİRDİ
Uyuşturucu- terör bağlantısında, batılı ülkelerin PKK özelinde de anlaşılmaz bir tutum içinde olduğunu dile getiren Süleyman Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2009 yılında ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı 'yabancı varlıkların kontrolü ofisi', PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri Murat Karayılan ve iki kişiyi daha önemli yabancı uyuşturucu kaçakçıları olarak ilan etmiştir. Aynı ofis, 20 Nisan 2011 tarihinde Cemil Bayık, Duran Kalkan ve diğer bazı sözde yöneticileri 'özel olarak belirlenmiş uyuşturucu kaçakçıları' olarak ilan etmiş. Bunlara ilişkin finansal tedbirleri devreye aldığını duyurmuştur. Herhalde bu ABD'de çok üniversite ve akıllı adam var. Bizle dalga mı geçiyorlar. Nasıl bir devletsin sen. Bugün Ortadoğu'daki cinayetlerin sorumlusu biz miyiz? Bu travma 21'inci yüzyılda bütün ülkeleri kapsayacak bir travmadır. ABD, 3 terör örgütü üyesini ben arıyorum diye bütün dünyaya ilan ediyorsun. Kim sizin samimiyetinize inanır? Daha ondan üç gün önce adamlarınız Kandil'de yine pazarlık aşamasındaydı. Birbiri ile kopan iki grubu birleştirmek için çaba sarf ediyordu, sanki ailenin reisi. Bu kadar açık şekilde bir ülkeye yakışmamalı. ABD Afganistan'ı işgal ettiğinde 200 ton uyuşturucu üretiliyordu. Şimdi 45 kat artırdılar. Huzur ve demokrasi getirmek için işgal etmişti, bütün ülkelere yaptığı gibi. Savaş yok ama savaşlardan daha fazla kayıplar yaşanıyor."
PKK AVRUPA UYUŞTURUCU PAZARININ YÜZDE 80'İNİ KONTROL EDİYOR
Europol tarafından hazırlanan '2011 AB terörizm durum ve eğilimler raporunda, PKK'nın terörist eylemlerini finanse etmek için uyuşturucu ve insan ticareti yaptığının açıkça belirtildiğini kaydeden Soylu, "Interpol raporlarına göre 1992 ve 1994 arasında PKK'nın Avrupa uyuşturucu pazarının yüzde 60-70 arası kısmına hakim olduğu, 2005'ten itibaren de yüzde 80'ini kontrol ettiği açıkça belirtilmektedir. Ayrıca AB içinde en tehlikeli uyuşturucu türü olarak kabul edilen ve 2016'da uyuşturucuya bağlı ölümlerin yüzde 82'sine sebep olan opioidlerin kaçakçılığını da Balkan rotası üzerinden koordine eden örgüt, yine PKK terör örgütüdür" dedi.
KIRMIZI BÜLTENLE ARANAN PKK'LILAR
Bakan Süleyman Soylu, kırmızı bültenle aranan PKK'lılara ilişkin iade taleplerinin, özellikle Avrupa'nın içlerine doğru ilerledikçe asla karşılanmadığını vurguladı. Soylu, "YPG'nin, PKK'nın şubesi, hatta bizatihi isim değiştirmiş hali olduğu biliniyor. Buna rağmen hala birtakım siyasi manevralarla bu örgüte para, silah, eğitim desteği verilmeye devam ediyor. Birbiriyle savaştığı iddia edilen DEAŞ ve PKK, YPG sahada organize suç konusunda gayet de güzel işbirliği yapabiliyor. Bütün bu fotoğraftan anladığımız şudur ki; uyuşturucu ticareti, bugün yaşanan vekalet savaşlarının, başta bahsettiğim kırılma ihtiyacının başat aktörüdür. Uyuşturucuyu bitirmek, küresel siyaseti dizayn etmek isteyen karanlık bir yapının elindeki en büyük argümanı saf dışı etmek demektir. Terörden ve uyuşturucudan zarar gören her ülkenin bu mücadeleye katılması gerekir" diye konuştu.
KONFERANS ÜÇ GÜN SÜRECEK
Konuşmasının ardından Bakan Soylu'ya katılımından dolayı teşekkür plaketi verildi. Üç gün sürecek olan 'Uluslararası Uyuşturucu Konferansı'na yurt içi ve yurt dışından katılacak bilim adamı ve uzmanlar bildirilerini sunacak.