Kadın cinayetlerinin ve çocuk istismarının son bulması için neler yapılabilir diye düşünürken, iki şarkı geldi aklıma Edip Akbayram "Kıymayın Efendiler" ve Moğollar "Bişey Yapmalı" Evet, kesinlikle bir şeyler yapmalı. Henüz çok geç olmadan!
Geçen hafta bu cümleyle bitirmiştim yazımı. Evet, "Bişey Yapmalı" ve "Kıymayın Efendiler"
Gün geçmiyor ki, çocuğa, kadına yönelik şiddet, istismar, cinayet haberleri almayalım. Gün geçmiyor ki, "Delikanlılar" (magandalar) yüreklerimizi dağlamasın.
Elbette iki şarkı dinlemenin çocuk istismarını ve kadın cinayetlerini, kendini "erkek" sayan müsveddelerin alçaklığını önlemeyeceğinin bilincindeyim.
Biliyorum ki! içimizde maganda ruhlu çok. Ama hepimiz öyle değiliz. Bütün çocuklardan ve kadınlardan maganda olmayan hemcinslerim adına özür dilerim. Özür de işe yaramaz ki her zaman. Ama "Bişey Yapmalı" işte.
Hepimiz gücümüz ve bulunduğumuz konum izin verdiği kadar elimizi taşın altına koymamız gerekiyor artık. Öncelikle herkes kendi işinin en iyisini yapmaya çalışmak zorunda. Kendimizi yasa yapıcıların, mahkemelerin, kolluk kuvvetlerinin yerine koymaya çalışmanın mantığı da gereği de yok. Taleplerimizi iletmenin uygar ve demokratik yollarını mutlaka kullanmalıyız. Konuşmaktan korkmamalıyız. Kimseye hakaret etmeden düşüncelerimizi özgürce söyleyebilecek ortamı talep etmeliyiz.
Eğer bir kadın veya çocuk akşam sokakta, bırakın sokağı yaşadığı sitenin bahçesinde yalnız yürümekten korkuyorsa, bu onların korkaklığını değil, korkuya neden olan biz erkeklerin utancıdır. Bu utancı daha ne kadar taşıyacağız?
Bu acı tabloyu değiştirebilmek için köklü bir anlayış değişikliği yaratmak gerektiğini düşünüyorum. Farklı bir bakış açısı sağlamak. Toplumun yitirilmiş (belki yitirtilmiş ) değerlerini yeniden ortaklaştırmakla mümkün olacağı kanısındayım. Evrensel ahlaki değerleri yerleştirmek, bağnaz inanç ve geleneklerin yerine. "Bişey Yapmalı"
Örneğin bencilliği ancak çocuk yaşlarda engelleyebilir, paylaşmayı aşılayabiliriz. Ben ya da benim sözcüklerim yerine, biz ya da bizim sözcüklerini koymak işe yarayabilir. İnsanın kendini dünyanın merkezi sanmaması, sahip olma duygusunun mutlaka törpülenmesi gerekir.
Hiç kimse kendini "kötü" rolde hayal etmez. İnandıkları, doğru bulduklarıdır hayalleri, yaşadıkları, yaşayamadıkları. Hayallerle başlar her şey, bir insanı sevmekle belki de. Hayal penceremizi değiştirmemiz gerekebilir, sevgiye açılan bir pencereden bakmayı denemek ne kaybettirir ki bize.
Kolay mıdır peki? Çok zor ama mümkün. Burada en büyük sorumluluk aile bireylerine ve biz eğitimcilere düşüyor. Bıkmadan yorulmadan farklı bir pencere açmaya çalışmak, "Delikanlı"lar yetiştirmek zorundayız.
Tabi herkesin delikanlı anlayışı da farklı olabilir. Ne yazık ki toplumumuzda delikanlılık, magandalık sanılmakta, öyle sunulmaktadır. Bana göre ise insanların ışığını karartmak değil, ışık olmaktır örneğin. Hayatı sonlandırma "hakkı" olduğunu sanmak değil, hayat verme sorumluluğu hissetmektir.
Ben kendi delikanlılık anlayışımı bir şiirle paylaşmak isterim.
Ancak şimdi devam edersem alçak magandalar yüzünden...
O nedenle tekrar görüşmek üzere, çocuklara ve kadınlara en içten sevgi, saygı ve özürlerimi sunuyorum.
Evet birşey yapmalı insanlar başka şeylere imrenmeyi batıya özlenmeyi bırakıp kendi öz değerlerimize sahip çıkıp düzgün yaşamalıyız kadınımıza gereken saygıyı sevgiyi cocuklarımın doğru şeyleri öğretmeli onları sevmeliyiz