Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Işın Yalçınkaya, yaptığı açıklamada, mağaranın dünya tarihi açısından oldukça önemli bir yerleşim yeri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Yalçınkaya, bu yılki kazı çalışmaları sırasında binlerce yıl öncesinden kalma boncuk taneleri bulduklarını belirterek, şunları söyledi:
"Gözle görmenin neredeyse mümkün olmadığı boncuk taneleri çok detaylı bir çalışma sonucunda ortaya çıkarıldı. Süslenme, Yontma Taş Devri, bilimsel adıyla Paleolitik Çağ'da, yani günümüzden 40-45 bin yıl önce başlıyor. Süslenme objeleri hem kişisel görünüm hem de ritüel amaçlı kullanılıyor. Bulduğumuz boncuklar, Kalkolitik (Bakır Taş Çağı) ve Neolitik (Yeni Cilalı Taş) dönemlerine ait. Bunları tıpkı pirinç ayıklar gibi ayıkladık. Normal şartlarda bu kadar küçük boncukları görmek mümkün değil."
Bulunan boncuklara en küçük denilebileceğini ama en eskisi diyemeyeceklerinin altını çizen Yalçınkaya, "İlk süslenme eylemleri 40-45 bin yıl öncesine kadar iniyor. Bu boncuklara yerleşik döneme geçildikten sonraki dönemin ilk örnekleri diyebiliriz. MÖ 6 binler olarak tarihlendirebildiğimiz boncuk taneleri şu ana kadar bulunan, zamanının en küçük boncuğu. O zamanın şartlarında bu boncuğu delmek için nasıl bir yöntem kullanıldı henüz bilmiyoruz" diye konuştu.
Boncuklarla ilgili bazı ön bilgilere ulaştıklarını belirten Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Boncuk ve süs eşya yapımında kemik, taş ve deniz canlılarına ait kabuklar hammadde olarak kullanılır. Hammaddelerinden yola çıkarak en azından nasıl şekillendirildiğini anlayabiliyoruz. Özellikle uzun kemiklerin veya silindir şeklindeki taşların boncuk büyüklüğünde kesildikten sonra delindiklerini sanıyoruz ama nasıl delinirken nasıl bir yöntem kullanıldığını henüz bilmiyoruz."
Yalçınkaya, bu yılki kazılarda yoğun olarak döneme uygun, deri, odun ve kemik işleme gibi günlük yaşamda kullanılan aletler bulduklarını dile getirerek, fildişinden yapılmış boğa boynuzu şeklindeki ritüel amaçlı kolye başının dikkat çekici buluntular arasında olduğunu söyledi.
Yalçınkaya, kemik iğneler, pişmiş topraktan dokumacılıkta kullanılan ağırlıklar, cilalanmış baltalar ve üzeri baskılı mühür gibi eşyalar da bulduklarını sözlerine ekledi.
"Dünyanın hiçbir mağarasında buradaki özellikler yok"
Mağaradaki 11 metrelik kalın kültürel dolguda insanlığın izlerini aradıklarını dile getiren Yançınkaya, "Karain, sürekli iskanlaşma açısından dünyanın önemli mağaralarından biri. Dünyanın birçok mağarasında bir iki dönemi bulursunuz. Ama Alt Yontmataş'tan Roma dönemine kadar uzanan kullanım dünyada son derece az. Bu dönemler insanlık tarihinin yüzde 99'luk bölümünü kapsar. O bakımdan bu özelliğiyle Karain tek" dedi.
Sadece arkeolojik değil, doğa tarihi açısından da mağaranın dünyada büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, şöyle konuştu:
"Kazılarda özellikle avcılık ve toplayıcılık dönemlerine denk düşen, ışık tutan veriler ortaya çıkardık. Buzul dönemi için burada fillerin, gergedanların ve kalın kabuklu canlıların buluntularına ulaştık. Ayrıca mağara önünde bir göl olduğunu ve bu canlıların göl çevresinde yaşadıkların belirledik. Bu, Anadolu'da nesli tükenen hayvanların o dönemlerde insanla ilişki içinde yaşadığını ortaya koyuyor. Bırakın Türkiye'de, dünyanın hiçbir mağarasında buradaki özellikler yok."
30 ton toprak incelendi
Kazılarla ilgili bilgi veren Yalçınkaya, kazılarda kazma kürek yerine mala, keski ve fırça gibi ince detaylı araçlarla insan yaşamına ilişkin buluntular araştırıldığını anlattı. Yalçınkaya, "Mağarada kazılan her bir gram toprağı inceliyoruz. Dolgulardan çıkan toprakları kovalarla 300 metre aşağıdaki laboratuvara indiriyoruz. 28 yıldan bu yana mağaradan çıkartılan 30 ton toprağın her bir gramı detaylı şekilde inceledik" dedi.
Yalçınkaya, gerek iskan sürekliliği gerekse materyal zenginliği açısından Karain'in eşi az görülen bir iskan yeri olduğuna işaret ederek, buna rağmen hak ettiği önemin verilmediğini, ikinci, üçüncü sınıf sit alanı gibi görüldüğünü söyledi.
Karain Magarası
Karain Mağarası, Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, Döşemealtı ilçesine bağlı Yağca köyü sınırları içinde denizden yaklaşık 450 metre yükseklikte bulunuyor. İnsanlık tarihinin ilk yıllarından günümüze izler taşıyan Karain Mağarası'nda bilim adamlarının çalışmaları 28 yıldan bu yana devam ediyor.
Alt Yontmataş devrinden başlayarak Orta ve Üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi protohistorik çağlarda ve Klasik Çağ'da sürekli iskan edilen mağarada 11 metreyi bulan kültür dolgusu oluşmuş durumda. Klasik dönemlerde adak mağara olarak kullanıldığı belirlenen Karain Mağarası'nın dış duvarlarında Grekçe kitabe ve nişler yer alıyor.
Prof. Dr. Yalçınkaya, bu yılki kazı çalışmaları sırasında binlerce yıl öncesinden kalma boncuk taneleri bulduklarını belirterek, şunları söyledi:
"Gözle görmenin neredeyse mümkün olmadığı boncuk taneleri çok detaylı bir çalışma sonucunda ortaya çıkarıldı. Süslenme, Yontma Taş Devri, bilimsel adıyla Paleolitik Çağ'da, yani günümüzden 40-45 bin yıl önce başlıyor. Süslenme objeleri hem kişisel görünüm hem de ritüel amaçlı kullanılıyor. Bulduğumuz boncuklar, Kalkolitik (Bakır Taş Çağı) ve Neolitik (Yeni Cilalı Taş) dönemlerine ait. Bunları tıpkı pirinç ayıklar gibi ayıkladık. Normal şartlarda bu kadar küçük boncukları görmek mümkün değil."
Bulunan boncuklara en küçük denilebileceğini ama en eskisi diyemeyeceklerinin altını çizen Yalçınkaya, "İlk süslenme eylemleri 40-45 bin yıl öncesine kadar iniyor. Bu boncuklara yerleşik döneme geçildikten sonraki dönemin ilk örnekleri diyebiliriz. MÖ 6 binler olarak tarihlendirebildiğimiz boncuk taneleri şu ana kadar bulunan, zamanının en küçük boncuğu. O zamanın şartlarında bu boncuğu delmek için nasıl bir yöntem kullanıldı henüz bilmiyoruz" diye konuştu.
Boncuklarla ilgili bazı ön bilgilere ulaştıklarını belirten Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Boncuk ve süs eşya yapımında kemik, taş ve deniz canlılarına ait kabuklar hammadde olarak kullanılır. Hammaddelerinden yola çıkarak en azından nasıl şekillendirildiğini anlayabiliyoruz. Özellikle uzun kemiklerin veya silindir şeklindeki taşların boncuk büyüklüğünde kesildikten sonra delindiklerini sanıyoruz ama nasıl delinirken nasıl bir yöntem kullanıldığını henüz bilmiyoruz."
Yalçınkaya, bu yılki kazılarda yoğun olarak döneme uygun, deri, odun ve kemik işleme gibi günlük yaşamda kullanılan aletler bulduklarını dile getirerek, fildişinden yapılmış boğa boynuzu şeklindeki ritüel amaçlı kolye başının dikkat çekici buluntular arasında olduğunu söyledi.
Yalçınkaya, kemik iğneler, pişmiş topraktan dokumacılıkta kullanılan ağırlıklar, cilalanmış baltalar ve üzeri baskılı mühür gibi eşyalar da bulduklarını sözlerine ekledi.
"Dünyanın hiçbir mağarasında buradaki özellikler yok"
Mağaradaki 11 metrelik kalın kültürel dolguda insanlığın izlerini aradıklarını dile getiren Yançınkaya, "Karain, sürekli iskanlaşma açısından dünyanın önemli mağaralarından biri. Dünyanın birçok mağarasında bir iki dönemi bulursunuz. Ama Alt Yontmataş'tan Roma dönemine kadar uzanan kullanım dünyada son derece az. Bu dönemler insanlık tarihinin yüzde 99'luk bölümünü kapsar. O bakımdan bu özelliğiyle Karain tek" dedi.
Sadece arkeolojik değil, doğa tarihi açısından da mağaranın dünyada büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, şöyle konuştu:
"Kazılarda özellikle avcılık ve toplayıcılık dönemlerine denk düşen, ışık tutan veriler ortaya çıkardık. Buzul dönemi için burada fillerin, gergedanların ve kalın kabuklu canlıların buluntularına ulaştık. Ayrıca mağara önünde bir göl olduğunu ve bu canlıların göl çevresinde yaşadıkların belirledik. Bu, Anadolu'da nesli tükenen hayvanların o dönemlerde insanla ilişki içinde yaşadığını ortaya koyuyor. Bırakın Türkiye'de, dünyanın hiçbir mağarasında buradaki özellikler yok."
30 ton toprak incelendi
Kazılarla ilgili bilgi veren Yalçınkaya, kazılarda kazma kürek yerine mala, keski ve fırça gibi ince detaylı araçlarla insan yaşamına ilişkin buluntular araştırıldığını anlattı. Yalçınkaya, "Mağarada kazılan her bir gram toprağı inceliyoruz. Dolgulardan çıkan toprakları kovalarla 300 metre aşağıdaki laboratuvara indiriyoruz. 28 yıldan bu yana mağaradan çıkartılan 30 ton toprağın her bir gramı detaylı şekilde inceledik" dedi.
Yalçınkaya, gerek iskan sürekliliği gerekse materyal zenginliği açısından Karain'in eşi az görülen bir iskan yeri olduğuna işaret ederek, buna rağmen hak ettiği önemin verilmediğini, ikinci, üçüncü sınıf sit alanı gibi görüldüğünü söyledi.
Karain Magarası
Karain Mağarası, Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, Döşemealtı ilçesine bağlı Yağca köyü sınırları içinde denizden yaklaşık 450 metre yükseklikte bulunuyor. İnsanlık tarihinin ilk yıllarından günümüze izler taşıyan Karain Mağarası'nda bilim adamlarının çalışmaları 28 yıldan bu yana devam ediyor.
Alt Yontmataş devrinden başlayarak Orta ve Üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi protohistorik çağlarda ve Klasik Çağ'da sürekli iskan edilen mağarada 11 metreyi bulan kültür dolgusu oluşmuş durumda. Klasik dönemlerde adak mağara olarak kullanıldığı belirlenen Karain Mağarası'nın dış duvarlarında Grekçe kitabe ve nişler yer alıyor.
Son Güncelleme: 08.09.2013 12:40