EKAD, Antalya'nın dünyaca ünlü Belek sahillerini de içine alan Kundu, Kadriye, Boğazkent ve Denizkent'ten oluşan yaklaşık 30 kilometrelik sahil bandında, nesli tehlike altındaki türlerden kırmızı listedeki caretta carettalara yönelik 1999'dan bu yana çalışma yürütüyor. Bin yumurtadan ancak 2-3'ünün hayatta kalabildiği carettaların yuva alanları büyük tehditlerle karşı karşıya. Bölgede, 30 kilometrenin yarısındaki otellerin ışıklandırmaları ve şezlong kullanımıyla işgaller, belediye de dahil kumsallardan traktör ve ağır iş makineleriyle girilerek kum alınması, düğünlerde aşırı miktarda izinsiz havai fişek kullanımı, günübirlik sahilleri kullananların sahili kirletmesi ve araçlarıyla kumsala girmesi gibi pek çok sorun var.
KIVANÇ TATLITUĞ VE EŞİ DE KATILDI
Bu yıl carettaların yuvalarından çıkıp denizle buluştuğu anlara, geçen günlerde oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ve eşi Başak Dizer de eşlik etti. Çift, Belek sahilinde EKAD'ın koruma altına aldığı bir yuvadaki yavruların kum altından çıkması ve denizle buluşmasını sağladı. EKAD, deniz kaplumbağalarıyla ilgili hem bilimsel çalışmalar, hem yuvalama alanlarının belirlenmesi, korunması ve yavruların denizle buluşması, hem de bölge halkının, turizm tesislerinin ve tatilcilerin bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetler yürütüyor. EKAD'ı carettalar konusunda ilgili bakanlıklar ve çeşitli kuruluşlar da destekliyor.
YUVA SAYISI 5 KAT ARTTI, 2 BİNİ GEÇTİ
Akdeniz'in en büyük caretta caretta yuvalama alanı olan Belek sahillerinde 1999'daki ilk çalışmalarında 400 yuva tespit ettiklerini açıklayan EKAD Başkanı Hacettepe Üniversitesi'nden Dr. Ali Fuat Canbolat, 2016 yılında bu sayının 2 bin 600'e çıktığını, bu yıl ise 2 bin 100'ün üzerinde yuva oluştuğunu söyledi. Aksu çayından başlayıp Manavgat Sarısu çayına kadar olan 30 kilometrelik alanda oteller, konutlar, günübirlik alanlar gibi Türkiye kıyılarında görülebilecek her çeşit faaliyetin mevcut olduğuna dikkati çeken Canbolat, 1999'a göre yuva sayısında 5 kat artış olduğunu, ancak bunun 'kaplumbağaları çok güzel koruduk ve bu noktayla getirdik' anlamı taşımadığını vurguladı.
POPÜLASYON DA PROBLEMLER DE ARTTI
20 yıllık süreçte hem turizm tesislerinin, hem de problemlerin arttığına işaret eden Dr. Canbolat, “Ama kaplumbağa sayısı da arttı. Bizim tabi ki katkımız var, esas amacımız zaten insan faaliyetlerinden kaynaklı kaplumbağalara gelebilecek olası zararları önlemek. Yuva artışı sadece Belek'te değil, diğer kumsallarda da var. Biz 'bu bölgeyi çok güzel koruduk ve yuvalama sayılarını artırdık' gibi bir iddia içinde değiliz. Akademik açıdan bakıldığında ve küresel ısınma dikkate alındığında Kuzey Afrika popülasyonlarının bizim kıyılarımıza doğru gelmeye başladığını görüyoruz. O nedenle, 'kaplumbağa sayıları tüm Türkiye'de arttı' diye düşünüp problemleri bir tarafa atmamak lazım. Çünkü problemler de artarak devam ediyor ve duyarlılığın korunmasında fayda var" diye konuştu.
EN BÜYÜK SORUN IŞIK
30 kilometrelik Belek kumsalında kaplumbağaların diğer kıyılarda yaşadığı tüm sorunların görüldüğünü belirten Dr. Canbolat, kumsalın yaklaşık 15-16 kilometresinde turizm tesisleri olduğunu kaydetti. Dr. Canbolat, “Orada en temel sorunumuz ışık kaynakları. Işık kaynaklarının olduğu yerlerde ergin bireyler yuva yapmayı pek tercih etmiyor. O nedenle turizm tesislerinin olduğu yerlerde kesinlikle ışık kaynaklarını azaltmamız lazım. Yavrular için de tersi bir durum. Otel ya da tesis bölgesindeki yuvalardan çıkan yavrular denize gitmek yerine tersine gidiyor ve onların da çoğunluğu ölümle sonuçlanıyor" dedi.
ŞEZLONG VE ŞEMSİYELER
Tesislerin önündeki diğer bir problemin kumsalın kullanımı olduğunu ifade eden Dr. Canbolat, “Şemsiye, şezlongların kumsal üzerindeki yerlerinin belirlenmesi önemli. Bunun da nedeni, deniz kaplumbağaları ilk 35 metrelik alanda yuva yapıyor. O alanı mümkün olduğu kadar boş bırakmamız gerekiyor. Bırakılan yumurtalar kuluçka sürecinde sıcaklıkla ilgili sıkıntılar yaşamasın, yavru başarısında düşüş olmasın diye. Tabi ki insanlar kumsalları kullansın, ama kumsalın ilk 35 metrelik alanını da kumsalın gerçek ev sahibi olan kaplumbağalara bıraksınlar" şeklinde konuştu.
SAHİLDEN KUM ALINIYOR, İŞ MAKİNELERİ VE TRAKTÖRLER GİRİYOR
Turizm tesislerinin olmadığı, köy halkının kullandığı Boğazkent, Denizkent kumsalında ise ciddi ölçüde kum alımı sorunu yaşandığını aktaran Dr. Canbolat, ayrıca kumsala ağır taşıtlarla, traktörlerle giriş yapıldığından şikayet etti. İş makineleri ve traktörlerin yuva üzerinden geçtiğinde kum sıkışmasına neden olduğunu belirten Dr. Canbolat, “Yavruların yüzeye çıkışını engelliyor. Günübirlik kullanım alanları ve belediyenin kullandığı alanlarda kum alımı yapılıyor. Kumsalı düzleme, temizleme ağır taşıtlarla yapılıyor. Kumsal temizlenmesin demiyoruz, ama düzgün bir temizleme yöntemi bulunması lazım. Kumsalın tahrip edilerek futbol sahası yapıldığını görüyoruz. Sonuçta belediyeye ait, kamusal alanlarda daha çok özen göstermemiz lazım" diye konuştu.
BİN YUMURTADAN 2-3'Ü ERGİNLİĞE ULAŞABİLİYOR
Bu yıl oluşan 2 bin 100 yuva sayısının fena olmadığını, genel ortalamaya bakıldığında 65 bin civarında yavrunun denize ulaşmasını beklediklerini kaydeden Dr. Canbolat, 65 bin yavrunun büyük bölümünün denizde öleceğini ve erişkinliğe ulaşamayacağını açıkladı. Yapılan çalışmalara göre bin yumurtadan 2 veya 3'ünün ergin bireye ulaşabildiğini dile getiren Dr. Canbolat, “65 bin dediğimiz zaman, 'inanılmaz bir rakam' gibi geliyor insanlara, ama bunların 50-100'ü hayatta kalabilecek, erginliğe ulaşabilecek. Çünkü denizlerde yavrular için ölüm oranları çok daha yüksek" diye konuştu.
35 gönüllünün görev aldığı EKAD ekibi, 15 Mayıs- 25 Eylül arasında Belek'te kurulan çadır kampta konaklıyor. Ekip her sabah saat 04.00'te uyanıp, 30 kilometrelik sahili tarıyor ve yuva tespiti yapıyor. Bugünlerde de tespit edilen yuvalarda yumurtalarından çıkan yavruların denize ulaşmasına aracılık ediyor. Yavru carettaların her sabah gün doğarken başlayan yeni hayat yolculuğu, renkli anlar oluşturuyor.
01 Eylül 2018 Cumartesi 12:44