ANTALYA (İHA) -
Antalya Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, Akdeniz havzasının küresel ısınmadan en fazla etkilenecek bölgelerin başında geldiğini belirtirken, “Havalar daha da ısınacak, yağışlar azalacak ve düzensizleşecek. Kuraklığın etkileri giderek artacak ve daha fazla kaynağa etki edecek” dedi.
Tarımda su tasarrufunun önemi
Dünyada 1.4 milyar kilometreküp su bulunduğunu, bunun yüzde 97.5’ini tuzlu suyun, yüzde 2.5’ini temiz suyun oluşturduğunu belirten Büyüktaş, temiz su kaynaklarının ise tamamının kullanılamadığına dikkat çekti. Türkiye’de metrekareye düşen yıllık ortalama yağış miktarı 643 milimetre iken küresel ısınmaya bağlı yağış miktarının azaldığını son 20 yılda ortalama yağışın 574 milimetreye düştüğüne dikkat çeken Büyüktaş, bunun yılda ortalama 450 milyar metreküp su potansiyeline eşit olduğunu anlattı. Büyüktaş, kullanabileceğimiz 112 milyar metreküp suyun yüzde 74’ünü tarımsal sulamada, yüzde 13’ünün sanayide, yüzde 13’ünün içme ve kullanım suyu olarak kullandığımızı kaydederken, “Suyun 4’te 3’ü tarımda kullanılıyor. O nedenle tarımsal su yönetimi çok önemli. Tasarruf edeceksek bu büyük parçadan, tarımdan başlamalıyız” dedi.
Su fakirliğinde sınırdayız
Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 1400 metreküp olduğunu belirten Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, “Kişi başı düşen su miktarı 1000 metreküpün altındaysa o ülke ‘su fakiri’ olarak adlandırılıyor. Bu su fakirliği konusunda sınırdayız” dedi. Türkiye nüfusunun 2030’da 100 milyona ulaşacağı, kişi başı su miktarının da 1100 metreküp olacağının tahmin edildiğini belirten Dursun Büyüktaş, “Biz su fakiri ülke olmaya adayız” diye konuştu. Büyüktaş, Suriye’de 1200 metreküp olan kişi başı su miktarının Batı Avrupa’da 5 bin metreküp olduğunu, dünya ortalamasının ise 7 bin 600 metreküp olduğuna dikkat çekti. Dursun Büyüktaş, Antalya’nın toplam su potansiyelinin 15 milyar metreküpü yer üstü, 788 milyon metreküpü yeraltı olmak üzere yaklaşık 16 milyar metreküp olduğunu kaydetti.
78 milyon hektar yüzölçüme sahip Türkiye’nin 26 milyon hektarının sulanabilir tarım arazisi olduğunu kaydeden Büyüktaş, ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarının ise 8.5 milyon hektar olduğuna dikkat çekti. Tarımsal sulamanın yüzde 68’inin yüzey sulama ile yüzde 32’sinin ise basınçlı sulama ile yapıldığını belirten Büyüktaş, vahşi sulama sistemleri ile suyun aşırı kullanıldığı, toprağın tuzluluk oranının da arttığına dikkat çekti. Büyüktaş, üreticinin sulama konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydederken, “Basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı. Sulama konusunda ucuz kredilerle üretici desteklemeli. Sulama oranlarının arttırılması için etkin üretim planlamasına gidilmeli. Üretici su kullanımı konusunda eğitilmeli” dedi.
Topraksız tarım mümkün , susuz tarım mümkün değil
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, suyun canlının varlığı için önemine dikkat çekerken, “Topraksız tarım mümkün ama susuz tarım mümkün değil” dedi.
Türkiye’deki su potansiyelinin yüzde 7.6’sının Antalya’da olduğunu belirten Çeltik, “Nüfusu en kalabalık 5’inci kentiz. Bitkisel üretimde önde gelen bir şehiriz ve turizm kentiyiz. Bir turistin günlük ortalama tükettiği su 600 litre. 10 dönüm muz serası günlük 70-80 ton su tüketiyor. 2 kişilik ailenin bir yılda tükettiği suyu muz serası bir günde tüketiyor. Neyi neye mal ettiğimizi iyi hesap etmemiz lazım. Geçmişte su zengini olabiliriz ama tarım, hayvancılık, turizm ve nüfusa bağlı olarak suyumuzun her geçen gün azalıyor” dedi.
Tarımın imar planı yapılmalı
Yeraltı sularının stratejik ve hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Bayram Ali Çeltik, yeraltı sularının tatlı suyun yüzde 22’sini karşıladığını belirtti. Çeltik, Antalya’nın içme suyunun yüzde 98’ini yeraltı suyundan sağladığına dikkat çekerken, son dönemde artan kaçak sondaj ve bilinçsiz su kullanımının yeraltı sularını tehdit eder hale geldiğini söyledi. Yeraltı su miktarına göre üretim planlaması yapılması gerektiğini kaydeden Çeltik, “Tarımın imar planını yapmalıyız” dedi.
Ortalama sıcaklığın 150 bin yılda 1 derece artarken, 150 yılda 1 derece artar hale geldiğine dikkat çeken Çeltik, “Sıcaklık bin kat artmış. Önümüzdeki 20-30 yılda sıcaklığın 1 derece artacağı söyleniyor. 1 derece sıcaklık üründe yüzde 80 kayıp demek. Önlemlerimizi buna göre almalıyız” dedi.