Bu senede bayramımız buruk geçti.
Geçen yıl ilk defa evde bayram yaşadığımızda, gelecek yıla her şey normale dönecek diye düşünmüştük.
Olmadı, dönmedi!
Artık seneye Mevla Kerim…
Zaten son yıllarda evlatlarının yolunu gözleyen, anne ve babaların bayramı buruk geçmiyor muydu? Onlar epey yol gözlediler. Şimdi de böyle gözlemeye devam ediyorlar.
Bayram boyunca eski bayramları 40 yaş üstü olarak andık, durduk. Televizyonda, gazetelerde, sosyal medya da konuşuldu.
“AH O ESKİ BAYRAMLAR” diye.
Bayramları en son, adam akıllı yaşayan nesil de biz olduk diyebilirim.
Annelerimizin evin içinde yaşadığı o telaş. Günler öncesinden ev temizliğinin yapılması, alış- verişler, herkesin elinde açtığı börekler, baklavalar, bayram yemekleri, çeşit çeşit şekerler, şerbetler…
Bayram arifesin de nerdeyse kimse doğru düzgün uyumazdı. Bayram sabahı, babalarımız bayram namazına giderken, hepimiz ayakta olurduk.
Yastığımızın altına koyup uyuduğumuz bayramlıklarımızı, sanki bir yere yetişir gibi çıkarır, hızla giyinirdik…
Sonra bir taraftan bayram şekeri toplamaya gelen çocuklara kapı aç, şeker dağıt, bir taraftan gelen misafirleri ağırla. Derken bayram son günün de keyifli bir yorgunluk bırakırdı.
Bizim evimiz hiç boş kalmazdı. Babam büyük olduğu için şehir merkezinden tutunda, köyler de bulunan akrabalarımızın hepsi gelirdi. Sonra biz giderdik ziyaretlere, gelen giden olur diye de, evde nöbetçi ya abim yâda ablam kalırdı. Bayram da kapı kapanmazdı yani…
İlerleyen zamanlarda büyüdük ve bayramların bu kadar hengâmeli geçmesine burun kıvırır olduk.
Ne olacak demeye başladık…
Bayramlarda ziyaretler yavaş yavaş azalmaya başladı.
Köylerde ki akrabalarımız bir bayram geliyorsa, öbür bayram gelmediler. Yine aynı hazırlıklar sürdü ama eskisi gibi değil.
Milenyum çağına girince iyice bayramlar özelliklerini kaybetmeye başlamışlardı. Annelerimiz nerde o eski bayramlar demeye başladı.
Artık bayram tatlıları hazır alınmaya başladı. Küçükler el öpmekten kaçınır oldular.
Derken derken her sene bütün bayramları memleketimde geçirdiğim için, pandemiden birkaç yıl önce bayramların tamamen bittiğini gördüm.
İnsanlar bayram tatilini fırsata çevirip, tatillere gitmeye başladılar. Babaanne, anneanne eli öpmeğe surat astıkları için babaları ve anneleri çocuklarına geleneği yaşatmak yerine, tatil yerlerine götürmeye başladılar.
Şehirler boşaldı bayramlarda. Hayatında, bayram da tatil yeri bilmeyenler, birden entel dantel tatilci oldu. Büyüklerini de telefonla arayarak gönül aldılar akıllarınca…
O tatilci arkadaşlar, şimdi nerde o eski bayramlar diye feveran da etmeye başladılar üstelik!
Pandemi gelmeden önce sadece bayram değil, çoğu değerimizi yitirmiştik diyebilirim. Bu olayda geride kalan kırıntıları, silip süpürmeye çalışıyor. Yenidünya düzeni, geleneksel yaşamdan bizi hızla uzaklaştırıyor. Biz yıllar önce sorgusuz sualsiz buna teslim olmuştuk zaten.
Teknoloji, sanal dünya, yapay zekâ bunların hepsi geleneksel yaşamla paralel ilerleyebilir diye düşünüyorum. Geleneksel yaşamın son kalan izlerini derleyip, toplayıp gelecek nesillere aktarmak, yaşatmak yada yok etmek tamamen bizim elimizde.
‘Nerede o eski bayramlar’ derken, gençlerimiz ve çocuklarımız yüzümüze bakıyor. Anlatınca da onu yaşamak istiyorlar. Bir daha ki bayram çoluk çocuk el öpmeye gidelim!