Dilimizde "üzerinde kara bulutlar dolaşmak" diye bir deyim var. Sıkıntı ve felaketlerle geçen, uğursuz kabul edilen kötü günler yaşamak, olarak açıklanır kısaca.
Atasözleri ve deyimler uzun yıllar yaşanan deneyimler sonucu ortaya çıkmıştır. Öyle laf olsun diye söylenmemiştir hiçbiri.
Kara bulutlar, illa yaşanan kötü günleri değil, yaşanacak olan kötü günleri, alınacak kötü haberleri de temsil eder. Bize düşen ise kara bulutları zamanında farkedip gerekli tedbirleri almaktır.
Biz insanlar, görünen kara bulutların kendisi ve çok yakın çevresini etkileyecek olanları ile daha yakından ilgileniriz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" der gibi. Ülkenin üzerinde dolaşan kara bulutları görsek de üzerimizde vazife hissetmeyiz. Oysa o kara bulutlara karşı hep birlikte tedbir almaz, o yılanı bin yaşatırsak bize dokunmaması mümkün değildir.
"Klavuzu karga olanın burnu b....çıkmaz" sözü de mutlaka uzun yılların deneyiminden sonra ortaya çıkmış, bizlere eylemlerine ve söylemlerine itibar edilecek kimseleri doğru seçmemiz konusunda gayet net yol göstermektedir.
Son günlerde bazı haddini bilmezler, topluma "klavuzluk" etmeye soyunmuş, ucunun nereye gittiğini düşünmeden şebeklik yarışına girmişler. Yaptıkları, yapmaya çalıştıkları "klavuzluk" ile kişisel çıkar ya da makam derdinde oldukları alenidir. Ancak millet o soytarıları klavuz kabul etmeyecek ve "burnunu" b... sokmayacaktır. Sadece kendi ağızları, burunları, yürekleri b... bulandığıyla kalacaktır.
Milletimizin sağduyusundan emin olmakla birlikte, toplanan kara bulutları farketmelerini sağlamak adına üzerimize düşen uyarıyı yapmak zorundayız. Yarın çok geç olabilir.
Zira,
" Bulutlar geçiyor, haber yüklü, ağır"
Bu kara bulutlar ülkemizin üzerine çökmeden
"... Benim bağırasım gelir"
Aksi halde "...Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?"
Her dönem bir ağırlık var ülkemde zor günleri aşıp bahar gelsin ülkeme..
Her ana güZel kelamlarını döken yazarımızın ağzına sağlık.
İyiki yazıyorsunuz