Yine yaklaşıyor… 23 Nisan.
Her yıl olduğu gibi, baharın coşkusuyla birlikte geliyor çocukların bayramı. Rengârenk süslemeler, neşeli marşlar, cıvıl cıvıl kostümler ve şiir sesleri sarıyor dört bir yanımızı.
Ve yine bir kez daha hatırlıyoruz: Bu ülkenin geleceği çocuklar…
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla millet egemenliğinin temelleri atıldı. Bu önemli gün, 1927 yılında Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin girişimiyle ilk kez “Çocuk Bayramı” olarak kutlandı. Atatürk’ün himayesinde gerçekleşen bu kutlamalar, çocuklara verilen önemin bir göstergesiydi. 1929 yılında ise 23 Nisan, Atatürk tarafından çocuklara armağan edilerek “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kutlanmaya başlandı.
Elbette hâlâ eksiklerimiz var.
Tarlada çalışan, okula gidemeyen, evde şiddete maruz kalan, sokakta büyümek zorunda kalan çocuklarımız var. Ama artık bu gerçeklerden haberdarız. Sessiz kalmıyor, görmezden gelmiyoruz. Her yıl daha fazla kişi “Bu çocuklar bizim” diyor.
Bir öğretmenin direnci, bir muhtarın sahip çıkışı, bir gazetecinin kalemi, bir annenin çığlığıyla değişiyor hikâyeler…
Aksu’da, köy okullarında gözlerinin içi gülen çocukları gördükçe umutlanıyorum. Bir toprağın çocuğu, bir gün sahnede öğretmen olabiliyor. Yeter ki biz inanalım, destek olalım, fırsat eşitliği sağlayalım.
Bu 23 Nisan’da yalnızca kutlamayalım…
Kucaklayalım çocukları, dinleyelim, anlayalım, hayatlarını güzelleştirmek için çaba gösterelim.
Çünkü her çocuk, şarkısını özgürce söyleyebildiğinde; ancak o zaman bu topraklar gerçek bir bayramla buluşur.
Ve ben inanıyorum; bu ülkenin çocukları için umut hep var.
Yeter ki biz, onların yanında olmayı hiç bırakmayalım.