ATB'nin temmuz ayı meclis toplantısı, ATB Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci, ATB Başkan Yardımcısı Halil Bülbül, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda konuşan ATB Başkan Yardımcısı Halil Bülbül, yeni yönetim sistemi ve bakanlar kurulundan beklentinin yüksek olduğunu belirterek, özellikle tarım sektörü, Antalya ve ekonominin hafife alınmayacak sıkıntıları olduğuna dikkati çekti. Bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını söyleyen Bülbül, “Çünkü kaybedilecek zamanı da bitirmiş bulunmaktayız. Göreve geldiğimiz günden beri her fırsatta dile getirdiğimiz ve titizlikle uygulamaya çalıştığımız birlikte hareket etme düsturunun şimdi tam zamanı" dedi.

KREDİ, MEVDUATIN ÜSTÜNE ÇIKTI
Antalya'nın tasarrufçu bir il konumundayken maalesef son dönemde bu özelliğini kaybettiğini dile getiren Bülbül, “Biz uzun yıllar boyunca kredi-mevduat oranında başa baş, yani 1'e yakın veya daha düşük orana sahiptik. Oysa ki son açıklanan veriyle bir kez daha görüyoruz ki, mevduatımıza göre kredi kullanımımız Türkiye ortalamasının yüzde 60 üzerinde. Yani kullandığımız kredi, sahip olduğumuz mevduatın iki katına ulaşmıştır. Bu yüksek kredi oranına rağmen borcuna sadakatte ülke ortalamasının üzerinde bulunmamız, olumlu bir özelliğimiz" dedi.

ZEYTİNDE KARASU TEHLİKESİ
ATB olarak zeytin ve zeytinyağı konusunda yoğun çalışmalar yaptıklarından bahseden Halil Bülbül, köklü geçmişi olan Antalya zeytinciliğini korumak, geliştirmek, markalaştırmak, tanıtmak ve pazara sunma amacıyla çalışmaları sürdüreceklerini açıkladı. Bülbül, yöreye özgü Manavgat Beylik ve Antalya Tavşan Yüreği zeytin ve zeytinyağlarının dünyada kazandığı birincilikleri daha fazla gündeme getirmek ve çeşitlerdeki varlığı geliştirmek için de çalışacaklarını kaydetti.

Zeytin sektörünün sorunlarına dikkati çeken Bülbül, son 15 yılda zeytin ağaç sayısına paralel olarak zeytin ve zeytinyağı üretimi, dolayısıyla karasu ve prina miktarının da arttığını kaydetti. Bülbül, sektörün karasu için il ve ilçe belediyelerinin acilen kalıcı bir çözüm bulunmasını talep ettiğini dile getirdi. Zeytinyağı fabrikalarında, zeytin sıkma işlemi sırasında atık olarak ortaya çıkan hem su hem de toprakları kirleten ciddi bir tehdit olan ve Türkiye'de fabrikalardan doğaya yılda 150 bin ton zeytin karasuyu verildiği tahmin ediliyor.