Geçtiğimiz haftalarda bu köşede “Umut işçileri Kan ve Destek Arıyor” başlığı altında Antalya Kan Gönüllüleri Hasta ve Hasta Yakınları Derneği’nin "Konuk Evi Projesi" hayalini yazmıştım.
Bu yazıyı Antalya’daki bütün belediyeler ve birkaç iş insanları derneğine sosyal medya aracılığıyla iletmeye çalıştım.
Ben bu insanların sesini duyurmaya ve bu projenin hayata geçmesi için elimden gelenin fazlasını yapmaya söz verdim.
Bu dernekteki insanların konuk evi projesi yapımında herhangi bir maddi çıkarı yok, bir çıkar olduğunu düşünseydim bu konuyla asla ilgilenmezdim hatta otel konseptine benzeyen projeyi ben kendi irademle yayınladım. Kan Gönüllüleri Derneği Başkanı Emin Balin ısrarla “Çok para tutar prefabrike yapalım, prefabrike de bizim işimizi görür.” demişti. “Yeter ki bu insanlar sokakta kalmasın, derneğimizin çatısı altında ne gerekiyorsa yapalım.”
“Antalya bu projeye sahip çıkar, inanın bana.” diyen bendim.
Dernekte bulunduğum süre de birçok arayan oldu, özellikle hoparlörü açmalarını rica etmiştim. Hasta yakınlarına yardım etmek isteyen bir kişi bile para konuşmadı, yardım etmek isteyen herkes imkânı kadar bu çorbaya tuz katıyor. Birlikten kuvvet doğar, birlikte bu insanların sesini duyup Antalya’ya yakışanı yapalım.
Biz evimizde karnımız tok, ayaklarımızı uzatıp TV seyrederken dernekteki gönüllüler bu hasta yakınlarına koşuyor. Onkoloji'de yıllarca tedavi gören hastaların yakınları sokakta uyuyor. Bu insanlar evsiz değil, evlerinden, yaşadıkları şehirden uzakta; çaresiz!
"Hiç şüphesiz Antalya dünyanın en güzel şehri" demiş atamız, ben ona inanıyorum. Sadece manzarası, denizi mi güzel? Güneşi mi, sahili mi? Akdeniz akşamları mı güzel? Toros dağlarının eteğinde, olanca ihtişamıyla!
Antalya kışın biraz sessiz.
Bu insanlara sahip çıkamıyorsak bence dünyanın en güzel şehri yalnız ve kimsesiz...
Elimizde hiçbir imkânımız olmasa bile dernekteki gönüllülerin sesini duyup, iyi işler yapan insanlara destek olalım, derneğin sayfasını takip edip ilanlarını paylaşmakta çok önemli.
Muratpaşa Belediye Başkanımız Sayın Ümit Uysal'ın sosyal medyada bir videolu paylaşımını izledim. Yaşamak için başka bir ülkeye gitmek üzere olan bir aileyi havaalanında bilet check'in sırasında Antalya'da kalmaya ikna ediyordu. Çok şık ve samimi bir davranıştı. Yılda en az iki defa gelme sözü alarak vedalaştı.
Size belki çok ilginç gelecek, tepkimi abartılı da bulabilirsiniz. Fakat inanın hiç abartmıyorum bu insanlar onurlu kapı kapı dolaşıp bu projeye destek istemezler benimle yollarının kesişmesi tesadüf olamaz ya da sohbet sırasında masada duran projeye gözümün takılması da rastlantı değil. Bir süre sessiz kalıp bekledim, şayet bu yazımdan sonra da kimse ilgilenmez ise, el birliğiyle bu projenin hayata geçirilmesi için çaba göstermek benim için çok değerli bir uğraş olacak. Belki çok zor olacak ama üstesinden gelip, başaracağıma da inanıyorum.
Herkes çapı kadar söz söyler. Bir lokma canım var, kendi potansiyelimi biliyorum, sadece Allah’a inanıp, güveniyorum; ondan sözüm net!
Bu projede yalnız kalırsam yine de üstesinden gelip başaracağımı biliyorum. Proje bitiminde öyle tabelasına adım verilsin de istemem, duvarına bir söz bırakır imzamı atarım ve bu şehri terk ederim, söz veriyorum.
Bir Sibel Yılmaz Antalya'dan esti geçti dersiniz, bu bana yeter.
Facebook: Antalya Kan Gönüllüleri
İnstagram: @eminbalin, @Erkan Aydın
İnstagram:1sibel.ylmaz
Twitter: @sibely1lmaz
Facebook sayfamı bir takım saldırılara maruz kalarak içinde bulunduğum özel nedenlerle iptal etmek durumunda kaldım. Kaçmadım sadece huzur için biraz sessiz kalmak gerekti (!)
"Kimse harekete mani olamaz" irademize de kelepçe vurulamaz, o nedenle bu yazım okuyucularıma ve Kan Gönüllüleri'ne emanetimdir.
"Hayat güzel potansiyelimiz ve gücümüz var. Şimdiye gel, sadece ol!"
Mutlu yıllar...
Yüreğinde umut taşıyan herkesin ışığı sizsiniz.saygilar sevgiler.