Bazen başımızı iki elimizin arasına alırız. Biliriz ki zor kararlar vermek zorundayız o anlarda.
Genellikle şu sorularla boğuşuruz böyle bir durumda kalınca. Durduğum yer doğru yer mi? Duruşum doğru mu? Burada mutlu muyum? Diğer insanlar benim burada olmamdan nasıl etkileniyor? Ben nasıl etkileniyorum?
Bu sorular etrafında dalmışken derinlere, verdiğiniz yanıtlara göre yeni sorular oluşur kendiliğinden. Verdiğiniz yanıtların doğruluğunu da tartışır beyniniz ve kalbiniz.
Durduğum yer doğru yer mi? Sorusuna evet ya da hayır diye bir yanıtınız olsa kolaylaşır işiniz. Varsayalım bu soruya evet dediniz. Bu defa hangi nedenlerle sorusu gelir gündeme. Kendinize göre mantık ve duygu süzgecinden geçirerek, kimi zaman Polyannacılık oynayarak nedenlerinizi sıralarsınız. Asıl zor olan vereceğiniz hayır yanıtı olsa gerek. Bu hayırı evete döndürebilmek için çareler aramaya koyulursunuz. Burada duruyorsam ve doğru yer değilse burası, neler yapabilirim? Gitmeli miyim? Kalmak mı istiyorum aslında? Tek çözüm gitmek veya kalmak mı? Kalırsam nasıl mücadele etmeliyim? Sorular sorular...
Belki durduğum yer değil, benim duruşumdur hatalı olan. Duruşumun böyle olmasının nedenleri nelerdir? Bu bir tercih midir? Yoksa zorunlu mu hissediyorum kendimi? Varsa hatalarım düzeltmek için neler yapabilirim? Duruşunuzun doğruluğuna içtenlikle, evet diyebiliyorsanız bir rahatlama hisseder, genellikle sessizce bir ohhh çekersiniz.
Bana göre en önemli soru, burada mutlu muyum? Bu soruya yanıt vermeden iyi düşünmek, yok yok mutluluk düşünce değil duygu ise, o zaman doğru hissetmek, soruyu beynimize değil kalbimize sormak gerekir. Yüreğimizin sesini dinlemek zor gelse de insan olmanın gereğidir der o ses. Alacağımız yanıttan korkmamak mümkünse eğer, soralım hadi.
Diğer insanlar benim burada durmamdan nasıl etkileniyor? Bu sorunun yanıtını sizin vermeniz her ne kadar doğru değilse de, güvenirsiniz içinizden gelen o sese. Yanıtınız olumlu ise gülümseme hakkınızı kullanırsınız. Neden gülümsediğinizi varsın kimse anlamasın. Ya bir de olumsuz ise...
İşte o zaman asıl soru gelir yerleşir. Gitmeli miyim, yoksa kalmam mı gerekir? Durun buna hemen yanıt vermeyin.
Önce bir bakalım kendimizde neleri değiştirebiliriz? İlkelerimizden ödün vermeden. Ooffff acaba ilkelerimiz ne kadar doğru? O zaman değişime gönüllü olup olmadığımızı anlamaya çalışalım. Gönüllü isek çevremizdeki insanları, dolayısıyla bizi mutsuz eden alışkanlıklarımızdan vazgeçmek kolaylaşır. Ama bize içtenlikle hatalarımızı gösterecek dostlar gerekir.
Her şeye rağmen yanıtlarımız daha çok hayır, olmuyor, çözümsüzüm vb ise... Zor da olsa seçiminiz, o sese kulak verin. Boğazınıza bir yumru oturacak belki. Ama sorumuz yanıt bekler. GİTMEK Mİ ZOR, KALMAK MI?
Hiç bir zaman mutsuz olduğum yerde kalmayı tercih etmedim.zaman malesef elimizden akıp giden en önemli şeyse gitmek en güzeli...