Evet, tam da bunu yaşıyoruz. Hem bu durumdan rahatsızlık duyuyoruz hemde aynını yapıyoruz. Üstelik iş dünyasında nerdeyse moda oldu bu durum.
Her gün bir yenisini duyuyoruz: "Söz verdim ama yapamadım." İş dünyasında büyümeyi artırmak, güven inşa etmek ve güçlü ilişkiler kurmak nihai hedef gibi görünse de bu sözü tutmama eğilimi gün geçtikçe daha da belirginleşiyor. Çoğu modern iş insanı muhtemelen "umut verici" açıklamayı bir tür "gündelik görüş ifadesi" olarak değerlendiriyor olmalı ki rüzgâr esmeden vaatlerin uçup gittiğini görüyoruz. Bu ortamda güvensizlik ve hayal kırıklığı her geçen gün artıyor.
Verilen sözleri tutmanın neden bu kadar zor olduğunu düşündüğümüzde bazen hızlı ilerleme arzusu, bazen de kısa vadeli kazanç arzusu ön plana çıkıyor. Özellikle rekabetin arttığı bu dönemde iş insanları kendilerini "işe yetişememe" gibi bir durumda bulabilirler. Ancak burada asıl mesele verilen sözlerin tutarlılığa ve güvene dayalı bir iş modelini baltalamasıdır.
Evet, hiç kimse bir gecede bir başarı hikayesi oluşturamaz; ancak güveni bir anda sarsmak mümkündür. Bu nedenle zafere giden yolda verilen her sözün ağırlığınca altın değerinde olması gerekir.
O zaman iş dünyasının "söz verdiğin zaman onu tutmalısın" anlayışına geri dönmesi gerekiyor. Hızlı kazançlar değil, kalıcı güvenilirlik hedefine dayalı bir strateji benimseyen herkes bu çağın en güçlü yatırımcısı olacaktır. Güven bir kere kırıldı mı tamiri zordur; Verilen her söz, iş dünyasında parçanın yerine oturmasına yardımcı olan küçük bir yapı taşıdır. Taşları sağlam koyarsak planımız sağlam olur; Aksi takdirde güven duvarları hızla yıkılır diye düşünüyorum.