Hatırlıyor musunuz? İstanbul Kadıköy'de 27 Şubat 2009 günü çöp konteynırında bir kadına ait bacakların bulunmasından sonra Münevver Karabulut cinayeti gündeme geldi. Psikolojisi bozuk bir erkek arkadaş, 18 yaşında ki bu kızı parça parça etmişti.
Özgecan Arslan, 19 yaşında 11 Şubat 2015 yılında evine dönmek üzere bindiği minibüste vahşice katledildi.
Şule Çet, geçtiğimiz yıl Ankara'daki bir plazanın 20'nci katından önce tecavüz edildi, sonra aşağı atıldı. 20 yaşında üniversite öğrencisi.
Şimdi Ceren Özdemir, 20 yaşında evine gidiyor her şeyden habersiz sonra bir ruh hastası onu kurban seçiyor. Defalarca bıçaklıyor.
Daha ismini yazamadığım kız çocukları ve işin daha kötüsü bebekler var.
Bunlar hep yaşanıyor ve cezai adımlar yavaş atılıyor olmalı ki, sık sık yaşanıyor ülkemizde maalesef…
Dünya’da kadına seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934 yılında verildi. İlk defa ülkemizde Büyük Önder Mustafa Kemal’in engin görüşü kadınlar üzerinde de yerini almış yıllar önce.
Günümüze bakıyoruz, bu kadın haklarının üzerine konularak gidilmesi gerekirken geriye doğru gidiyormuşuz gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Kadınlar olarak istediğimiz tek şey bu tür olaylar bir daha yaşanmadan devletimizin ve hükümetimizin artık ciddi anlamda yasalar ve kanunlar ortaya koyması ve gözünü kırpmadan uygulaması.
Kadınlar yaşasın ki, toplum yaşasın.
Makamlar kimsenin babasının mirası değil…
Geçen hafta Güngören Belediyesinde absürt bir olaya yaşandı. AKP’li Güngören Belediyesi’nin Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi’nin belediyede çalışan bir şoföre verdiği “tuvalet önünde oturma” cezası gündeme bomba gibi düştü.
Belediye de ekmeği için çalışan bir garibana kendisine selam vermedi diye tutuyor tuvaletin önünde oturtuyor, o da yetmezmiş gibi ‘gelene geçene selam vereceksin’ diyor.
Garibim belediye çalışanı ne yapsın, itiraz etse ekmeğinden olacak. Aldığı maaşla evini geçindiriyor, çocuklarını okutuyor. Sesini çıkarmadan gidip oturuyor ve verilen emri yerine getiriyor.
Daha sonra bu sosyal medya paylaşımlarına düşünce, Başkan Yardımcısı istifa ettiriliyor. “ Şaka yaptım” demiş. Doğru o makamlar iş değil, böyle şaka yapılacak yerler sanırım.
Başkan yardımcısının eğitim durumunu okudum, bayağı aklı başında eğitimler almış, yöneticilikler yapmış üstelik evli ve iki çocuk babası bir adam.
Bu sadece bir örnek ve gün yüzüne çıkmış bir örnek. Neler neler yaşanıyor ülkemizde makamlarda bana oy vermedi denilen çalışanlar hemen çöpe, temizliğe veriliyor. Mobbingler uygulanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz milletin efendisi değil, hizmetçisi olacağız diyor. Kendi nefsinin peşine düşen sadece kendi ajandasına kariyerine odaklanan kişilerden dava adamı olmaz.
Gurur abidesi olanlardan dava adamı olmaz. Bize Yunus’un ifadesiyle ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm diye bu anlayıştaki insanlar lazım.
Hele hele bulunduğu makamının gücüne güvenerek vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada işi olmaz.
Yolsuzluğu çalıp çırpmayı hiç saymıyorum bile. Bu tip insanların kapımızdan bile girmesi bizim için züldür.
Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. Unutmayın kibir en büyük isyandır.
İnsan gönlünü kıranların biz de partideki, görevleriyle ilgili kalemini kırarız.
Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. Unutmayın kibir en büyük isyandır.
İnsan gönlünü kıranların biz de partideki görevleriyle ilgili kalemini kırarız” diyor.
Bakıyorsun belediyeler de üstelik seçilerek gelen başkanlar ve ekipleri astığımız astık, kestiğimiz kestik şeklinde hareket ediyorlar.
Bir yada en fazla iki dönem sonra gidecek olduklarını unutuyorlar. Her şeyi tamamen millete ait yerlerde bulunduklarını unutuyorlar.
Ama milletimiz balık hafızalı değil, yapılan bu haksızlıklara sandıkta cevabını vermesini biliyor diye düşünüyorum.
Makamlar kimsenin babasından miras değil, vicdanında birazcık Allah korkusu olan yöneticiler bu tür hareketler içinde bulunmazlar ve bir tek lirayı ceplerine indirmezler. Yaşarken burunların fitil fitil geliyor, görüyoruz.
