Kahve, sevgilinin gözlerine, dostun sohbetine, günün yorgunluğuna içilir.
Bir kahve içelim mi? Seni özledim ya da sana kırgınım, konuşmamız gereken konular var demenin tatlı, kestirme yolu. Bu yazımla sizi Türk kahve kültürümüzün mihenk taşı olan değerlerimizi kahve tadında sunuyorum. Bir yudumda İstanbul'a mavi bir yolculuğa, bir yudum da Erzurum'un karlı soğuk akşamında içimizi ısıtacak sıcacık bir mekana ve Hollanda'da Türk kültürünü yaşatan çok özel ve lezzetli bir yolculukta bulacaksınız.
Kurukahveci Mehmet Efendi'yi hepimiz biliyoruz değil mi? 60'dan fazla ülke de biliyor kahvemizi. 150 yıldan beri kahve kültürümüzün kültür elçiliğini de üstlenmiş durumda yurt dışı bütün etkinlikler, festivaller, fuarlar da etkin bir rol oynuyor. ABD, Fransa, İngiltere, Rusya, Yeni Zelanda gibi 60 ülkeye satış yapıyor. Üstelik sadece öğütülmüş kahve ile değil fiktre kahve, espresso, çekirdek kahve ve kakao üretimi ile de bir birinden güzel lezzet, koku ve aromayla kahve pazarında ciddi bir pozisyona sahip, Kurukahveci Mehmet Efendi. 1871 yılından beri aile fertlerinin yüceltip, koruyarak günümüze kadar getirdiği, tarihimiz kokan bir değer.
Her köşe başında hınca hınç doldurduğumuz Avrupa markalı kahve firmaları da iyi ki varlar insana sabırla beklemeyi öğretiyorlar. Yakın zamanda bir dostla sözleştik, kahve içip sohbet edeceğiz bulunduğumuz lokasyona yakın bir yer tercih ettik bir saat sonra benim doktor randevum var o da ofisine gitmek zorunda. Arkadaşım centilmen sırada beklemeyi göze alıyor. Bu arada 20 dakika kadar sosyalde beğenmediğim durum, okumadığım makale kalmıyor. En sonunda kendi yazıma odaklanıyorum en can alıcı nokta da, neredeyse 35 dakika sonra arkadaşım kahvelerimiz ve bir tatlıyla geliyor üstünde ismimin yazıldığı karton bardağı minnetle alıyorum. Kahvelerimizi içiyoruz ben içmeye çalışıyorum çünkü bu kağıt (bazende plastik) bardakta aldığım kahvenin tadını her yudumda bulmaya çalışıyorum, maalesef.... Vakitte kalmıyor asıl konuşmak istediklerimiz de erteleniyor. Zaten neredeyse birlikte oturuyormuş gibi birbirine çok yakın olan masalarda insanların konuşmalarını duymakta rahatsız ediyor. Günün molası böylece bitiyor.
Çok merak ediyorum sadece ben mi bu karton bardakla kahve içemiyorum?
Siz, gerçekten lezzet alabiliyor musunuz? Ben yüzde elli bir değer kaybıyla içtiğimi düşünüyorum.
"Yiğidi yer, hakkını da ver" demişler. Bu kahvelerin 40 çeşit aroması var. ve güne başlarken en önemli rutinimiz kahve içmek. Kahve müptelası kişiler için bu mekanlar önemli detay. Mola vermek için ideal, gün için de 10 hatta 15 fincan kahve içiyorsanız yumuşak aromalı kahve tabiki tercih nedeni ve o koşturmaca arasında dinlenme kahve içme zamanı bulduysanız bardağın şekli, yapısı önemli olsada kimse umursamıyor. Ben umursuyorum ve bu yazıyı sizin için, kendi kültürümüz için hazırlamaya karar veriyorum. Biz sadece uzun seyahatlerde, dışarda, piknikte kağıt bardakla kahve içeriz hatırlıyor musunuz?
Bu arada hatırlatmakta fayda görüyorum Mustafa Kemal ATATÜRK de hergün en az 15, bazen 20 fincan Türk kahvesi içiyormuş. En sevdiğimiz resimlerinde elinde Türk kahvesi var.
KURUKAHVECİ HAFIZ AHMET 'de hiç kahve içtiniz mi?
Özellikle büyük harflerle yazıyorum. Bu ismi tanımamız, bilmemiz ve unutmamamız gerekiyor.
Erzurum'da aceleyle önünden geçtim 2 adım sonra durdum; buram buram kahve kokusu ve kendimi en sevdiğim yazarlar, şairlerin duvarda ki resimlerine bakarken buldum. Muhteşem bir dekorasyon, titizlikle seçilmiş antik aksesuarlar, çalan müzikle mest olacağınız; tarih, aşk, özlem, sevgi kokan bir kahve, özenle seçilmiş fincan da, yanında lokum ve masada taze mevsim çiçekleriyle, güler yüzlü genç hanımefendinin ve beyefendilerin ikram ettiği kahvenin tabii ki kırk yıl hatırı kalır. İşte bizim, Türk kahve kültürümüzün tarihi durağı; KURUKAHVECİ HAFIZ AHMET!
2010 yılında İstanbul Üsküdar'da sanat ve tarih kokan iki şube ile kahve kültürümüzü besteler gibi ikram eden özel bir mekan. 2 şubesi de Erzurum'da olan; telvesi gibi kendi de tarih kokan KURUKAHVECİ HAFIZ AHMET"in işletme sahibi Abdussamed KURUKAHVECİ ile görüştük. 2023'te franchiaz sistemiyle şubeleşme hedeflerinden söz ederek: "Öncelik müdavimlerimiz olacaktır ve ilk etapta Ankara, Antalya, Bursa, Balıkesir, Trabzon ve Sakarya'da şubeler açmayı planladıklarını kısmet olursa 2023'ün ilk çekirdeğinde hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirtti." Umuyorum her şehrimizde Kurukahveci Hafız Ahmet'e misafir oluruz.
Abdussamet KURUKAHVECİ, genç bir gönül adamı, tanımaktan onur duydum. Yaptığı işe değer katan, özel biri. Yaptığı iş onun için bir sanat icra etmek gibi. Abdussamed KURUKAHVECİ kahve yapımını anlattı ve şiir yazıldı. Hafızalarımızdan gitmeyecek bu nağmeleri sizinle paylaşmak mutluluk verici:
"Kahve gönül işi,
bizim için sanat, şiir gibi...
Bu sebeple biraz seçiciyiz.
Kahve kavurma işi sanat icra etmek demek.
Nakış nakış işlenmeli,
Şiir gibi yazılmalı nağmeler.
Her çekirdekten ayrı bir nota,
Ayrı bir harf.
Nasıl ki şiir harfler birleşince tamamlanıyor,
Kahve de kavruldukça,
Renk değişince...
Kahve koklayarak, dinleyerek ve bakarak kavrulur.
İşte o nedenle her kurukahvecinin ayrı bir lezzeti var. Biz kahveyi kavururken dinliyoruz, ara ara kokluyoruz. Rengine bakıyoruz. Bunlar olunca şiir de yazılır, beste de yapılır, resimde yapılır işin özü hissetmek, hissettirmek." Biz de yolunuz açık olsun diyoruz. Türk kahvesi böylesi değerli ellerde her daim tütecek.
Benim istediğim kendi kültürümüze, kendi "Türk Kahvemize " sahip çıkmak.
Gençlerimizin farkında olması. Sadece ticari olarak açılan insan gücünün olmadığı, işletmeler de olacak tabi kıvamı, lezzeti, aroma çeşitliliği; bütün Avrupa'da bilinen markalar olsun ülkemizde ama biz kendi Türk kahvemize de sahip çıkalım.
Avrupalı zaten herşey dahil sistemle geliyor, otelinden çıkınca neden bizim kültürümüzün bir parçası olan Kurukahveci Hafız Ahmet gibi yerler her şehrimizde olmasın?
Bu yazıyı hazırlarken Hollanda' ya kadar gittik. Hollanda'da 16 milyon insan yaşıyor ama yılda tüketilen kahve oranı Türkiye'de tükettiğimizden 7 kat fazla. 15 yılı aşkın bir süre endüstriyel kahve alanında oldukça bilinen markalar da imzası olan iş insanı Serdar GÜR'le Hollanda Roterdam şehrinde buluştuk. Eğer Roterdam şehrine ayak basarsanız şu tabelaya mutlaka dikkatinizi çekmek istiyorum "BAŞKENT RESTAURANT REAL TURKISH FOOD since 1991"Sahibi tam Anadolu kadını 50 ye yakın çalışan var aile işletmesi. Restaurantta, eşsiz lezzette Türk yemeğinizi yedikten sonra ikram edilen Türk kahvesinden içmelisiniz. Gerçekten kahveden anlıyorlar ve sunum da çok şık. Biz de burada buluştuk sayın Gür'le. Çünkü Serdar GÜR aynı zamanda bu Restaurantta işletme müdürü.
Serdar GÜR kahvenin fincana kadar nasıl geldiğini kısaca şöyle ifade etti:" Tüketici, kahvenin fincandaki halini görür, fakat o kahve o fincana düsene kadar cok degerli, uzun ve zorluklarla dolu bir sürecten geçiyor. Tarlalara ilk ekimle baslayan, akabinde rüzgari ve yağmuru hesaplayarak gecen bir süreç, kahve çekirdeklerini toplamayla devam eder, tamda bu kadar mıydı? Derken, asil süreç orda başlar, hassas bir gurme tarafindan o formülün bir araya getirilmesi ise isin en zor kısmı. Çünkü onemli olan her zaman doğru karışımı yakalayabilmek. Bunun için ise yıllar yılı akan bir tecrübe gerekli. Her doğru ve başarılı bir karışım ortalama sekiz farklı tarladan edinilen çekirdeklerin karışımı ile elde edinilir.
Sonraki süreç ise çekirdeklerin doğru ve hassas bir şekilde kavrulmaları, dinlenmesi. Tadımlar ise sonraki süreç. kalan diger yarısı ise baska bir yazı da artık (!)
Her Sabah hayat burda bir fincan kahve ile başlar ve aksam yemeğinden sonra da bir fincan kahve ile sonlanır.
Kahve Avrupa için önemli bir kültür, Hayatın içinde olmazsa olmaz. Dışarıda herkesin elinde karton bardak ama kahve içmek için gittiğiniz her mekanda kahve fincanda içilir." dedi. Kahvenin aroması, tadı bu karton bardakta değişir mi, kıvam aynı kalır mı? Soruma ise kısaca şöyle yanıt verdi "Tabii ki değişir, sonuçta karton(!)"
Benim vurgulamak istediğim kendi kültürümüze, değerlerimize sahip çıkmak, korumak.
Yazımı Abdussamed KURUKAHVECİ'nin bu sözleriyle noktalıyorum.
" Kahve, aşk demektir. Kokusunu özlersin, sabretmeyi öğretir. Kıymet verirsin sanat olur. Emek verdikçe değerli olur; şiir olur, unutulmaz bir beste olur tadı" Afiyet olsun....
Daha güzel anlatılamaz di