19 Haziran 2017 tarihinde “Kemerağzı Pazar Yeri ikinci bir Dokuma vakası olur mu?” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Ne hikmetse bu köşe yazım, başta Aksu Belediye Başkan ı Halil Şahin olmak üzere birçok kişiyi kızdırmıştı.
Oysaki amacımız kızdırmak değil, dostane uyarıda bulunmaktı ve kasırga öncesi yaşanan sessizliğin pekte hayra alamet olmadığının haberini vermekti.
Bu haberi verirken de geçmişten yaşanan yanlışlardan örnekler vererek, sözde Aksu Belediyesi kazanacak diye, yasal olmayan bir sürece Başkan Halil Şahin’in birileri tarafından empoze edilmeye çalışıldığını ifade etmeye çalışmıştım.
Hatta “Gün gelecek, yargı kararını verecek, bir bakmışsınız ki yalnız kalmışsınız. Uzman akıl hocaları bir şekilde, tereyağından kıl çekermişçesine, kendilerini sıyıracaklar. Çünkü onlar sıyırma uzmanı. Bir an önce hipnozdan kurtulun, kendinize dönün” şeklinde acizane uyarıda bulunmuştum.
Ama nafile, bu uyarılarımız ve dostça serzenişlerimizin hiç birine kulak verilmedi, aksine burnunun dikine gidildi.
Ama gelinen süreçte bizler haklı çıktık.
Asfalt ihalesinde olduğu gibi, Antalya 2’inci İdare Mahkemesi Kemerağzı Pazar yeri ile ilgili kararını verdi. Aksu Belediyesi’nin izlediği yolun yasal olmadığına karar verdi. Bu karar Aksu Belediyesi’ne tebliğ edildi. Yani birçok tepkiye neden olan ve silahların konuşulduğu aynı zamanda ihale ediliş şekli yasal olmayan, Kemerağzı Pazar yeri ile ilgili Antalya 2’inci İdare Mahkemesi yıkım kararını verdi.
Şimdi ayıklayın pirincin taşını…
Oysaki yasalar tanınmış olsaydı, aynı zamanda hukuk adamlarıyla beraber hareket edilmiş olsaydı, bu ve buna benzer hiçbir süreçle karşı karşıya kalınmazdı.
Yazık değil mi?
Şimdi kim ödeyecek bu kadar esnafın mağduriyetini.
Yasal olmayan bir gelir sağlanacak diye, akıl hocalarının sesine kulak vermenin sonu bu olsa gerek.
Hani demiştik ya, “Akıl hocaları tereyağından kıl çekermişçesine kendilerini sıyıracaklar” diye…
Şimdiden o akıl hocaları, “Bizler bürokratız, siyasetçi değiliz. Siyasi irade ne derse, biz onu yapıyoruz” yaygarasını koparmaya çalışıyor.
Oysaki o alanın, yasal olmayan bir şekilde ihale edilmesine zemin hazırlayan sizin akıl hocalarınızdı. Aynen asfalt ihalesinde olduğu gibi.
Orada yanlış yönlendirilmelerden dolayı yasal olmayan bir yol izlenildi. Kazanılmış bir ihale, keyfi olarak iptal edildi. Pazarlık usulüyle ve yine yasal olmayan bir ihale gerçekleştirildi. Yüzde 30 hizmet artırımı yapıldı. Fiyat farkı ise yüzde yüzü buldu. Arada yaklaşık olarak 7 milyon TL buhar oldu. Yargı yoluna gidildi. Yargı Aksu Belediyesi’nin izlediği yolu yanlış buldu. Birinci ihalenin iptaliyle ilgili Aksu Belediyesi’nin ortaya koyduğu tüm gerekçeleri yasalara aykırı buldu ve bir üst mahkemeye itiraz yolunu kapatarak, “yürütmeyi durdurma” kararı verdi.
Şimdi akıl hocaları, insan aklıyla dalga geçercesine, ihalesi iptal olan firmanın davadan çekildiğini ifade edecekler. Anlaşma yoluna gidildiğini söyleyecekler.
Ama şunu unutmamak gerekiyor. Birinci firmanın davadan çekilmesi ve sizlerin anlaşma yoluna gitmeniz, İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmenin durdurma kararını yok saymaz. Kamunun zarara uğratıldığı gerçeğini yok saymaz. Aksu Belediyesi’yle ilgili yapılan suç duyurusu da bunun bir göstergesi.
Ayrıca ihalesi iptal olan firmayla anlaşmaya varıldıysa da, “Nasıl bir anlaşma yapıldı?” sorusu kafaları karıştırıyor.
Bir para alışverişi olduysa, “Nasıl bir ödeme yapıldı? Nereden temin edildi? Şu haliyle resmi yolla böyle bir ödemenin yapılması imkânsız. Geriye bir tek yol kalıyor, o da el altından verilmesi. Yani hangi tarafı tutarsanız elinizde kalıyor. Buhar olan 7 milyon TL’de işin cabası.
Bu yazdıklarımıza ve açıklamalarımıza, eminim Sevgili Başkan ve akıl hocaları yine kızacaklar. Varsın kızsınlar canları sağ olsun. Başta da dediğim gibi amacımız kimseyi kızdırmak değil, doğruları ifade etmek. Bu ülkede yasaların olduğu gerçeğini İfade etmek.