"Coronavirus" dünyada ki adıyla bu hastalığı Ocak Ayı'nda geçirdiğimi düşünüyorum.
Şöyle ki, uzmanların virüsle ilgili belirtileri ve yaşanan süreçleri üst üste koyduğumda evet, kesinlikle geçirdim diyebilirim.
İlk önce grip gibi başladı.
Boğazımda şiddetli bir ağrı. Uzmanlar boğaz ağrısı diyorlar ya. Boğazımda sopa vardı sanki. Su içemedim.
Ertesi gün ben yataktaydım.
Burun akıntısı sonrası nefes alırken bütün burun kanallarım ateş gibi yanıyordu. Üşütme, titreme, halsizlik, yorgunluk.
Grip olduğumu düşündüm ve bir iki güne geçer diye dedim. Geçmiş seneler de grip olduğum da bir günü bile evde zor geçirirken, günlerce evden dışarı çıkamadım. Bunun normal bir grip olmadığını anladım.
Yemek adını bile duymak istemiyordum.
Su içmek istemiyordum. Koku, tat hepsi gitti.
Odada yürürken bile ruhum bedenimden ayrılmış gibiydi. Doktora gittim ve ilk defa grip oldum diye serum aldım. Hiç fayda etmedi. Soğuk algınlığı, burun ve boğaz spreyi gibi ilaçlarla eve gönderdiler. İlaç içmekten imtina eden ben ilaç saati gelsin diye dua ediyordum.
Tam bir hafta yataktan adımımı dışarı atamadım. Eklemlerim o kadar ağrıyordu ki şimdi yazınca bile aynını yaşıyorum sanki.
Ailemi arayıp bir ara hepsinden helallik istemeyi bile düşündüm. Üzülmesinler diye sonra vazgeçtim. Kesinlikle abartmıyorum. Bu sefer ölüyorum diye düşündüm.
Annemle sesim ve halimin en iyi olduğu zamanlar konuştum. Çünkü kızıyorlar bana ince giyiniyorsun, üşütüyorsun diye.
O zamanlar (korona virüs ismi henüz konmamıştı) anneme Çin Gribi oldum sanırım diyordum. Çinlilerin gerçirdiği gribi geçiriyorum dedim.
Yeme- içme hiç biri yoktu. İnanılmaz bir şekilde çay içiyordum. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve gece yatmadan önce, dört kişinin içeceği çayı her öğün tek başıma içiyordum. Allah'ın bir lütfu çay bana ilaç oldu.
O zaman kitler yoktu tabi olsa eminim pozitif çıkardım.
Allah düşmanımın başına vermesin… Kelimelerle anlatırken bile zorlandım.
Aşısı çıkınca hemen vurulucam, tekrar aynını yaşamak istemem.
Emin olun kendi karantina mı uyguladım. Neredeyse iki hafta sokağa çıkamadım. Kimseyle görüşmedim.
Aralık - Ocak Ayı’nda Çin ve İran bu hastalığı yaşarken dünyanın umrunda değildi. Tabi ülkemizin de. Hepimiz bizden uzakta olduğu için etkilenmeyeceğiz sanıyorduk. Oysa bu olay, dünyada yaşayan her insanın üzerinde izler bırakıp gidecek ama en önemlisi de dünya artık küreselleşmenin verdiği bir hızla eskisi kadar büyük değil.
Dünya, artık küresel bir köy. Bir yerde başlayan bir hastalık bütün dünyayı kısa zamanda sarıyor.
Uzmanlar her yirmi yılda bir bu tür salgınların olacağını dile getiriyor. Gelecek için hem umutlu hemde endişeliyim!
Başımdan geçenleri sizinle paylaşmak istedim.
Sağlıcakla kalın