Bilindiği üzere Çin’de çıkan ve dünyayı sarsan Koronavirüs ülkemizi de etkisi altına aldı.  Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de virüse karşı önlemler alınmaya çalışılıyor. Bu kapsamda birçok planlar iptal edildi. Başta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca olmak üzere, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyeleriyle beraber çok sayıda bilim insanı,  ciddi uyarılarda bulunuyor. Evden çıkmayın, tokalaşmayın, sarılmayın, ellerinizi sık sık yıkayın.
Haliyle çoğumuz bu uyarılara kulak vererek, evlerimize kapandık. Televizyonlarımızın başına geçerek, uzmanlar tarafından gelebilecek her türlü bilgiye kulak kabartmaya çalıştık. Ama bu hal iyicene psikolojimizin bozulmasına neden oldu. Çünkü her kafadan ayrı ayrı sesler çıkıyor. Kimisi bu durumun bir panik havası oluşturulmaya yönelik olduğunun altını çizerken, bazı bilim adamları virüsün ağızda 3-4 gün kaldığını, bol bol su içmemizi ve bunun yanı sıra tuzlu veya sirkeli suyla bol bol gargara yapmamızı önerirken, başka pencereden bakan diğer bilim adamlarıysa bu önerilerin gerçeği yansıtmadığını altını ısrarla çiziyor. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkeleriyle, bizim ülkemizden gelen ölüm haberlerinin, her TV kanalında öncelikli haber olarak verilmesi bizler üzerindeki korkuyu giderek artırmaya neden oluyor. Oysaki bu virüse yakalananlarda ölüm oranı yüzde 3’lerde dolaşırken, kurtulan vaka sayısı yüzde 97’lerde. Ama ne hikmetse bu yüzde 97’lik kısmı hiç kimse dillendirmiyor.
Yine aynı bilim adamları normal grip vakalarındaki ölüm sayılarının, yeni tip koronavirüs vakalarındaki ölüm sayılarından daha fazla olduğuna dikkat çekmelerine rağmen, virüse yakalanan vakalarda ki yüzde 3’lük ölüm oranının ısrarla empoze edilmesi,  Stratejist Abdullah Çiftçi’nin Koronavirüs'ün "Dijital Dünyaya Entegre" için "sosyal öncü bir deney" olduğu yönündeki açıklamalarının doğruluğunu gözler önüne seriyor.
Abdullah Çiftçi ne diyor?
Koronavirüs'ün "Dijital Dünyaya Entegre" için "sosyal öncü bir deney" olduğunu iddia eden Stratejist Abdullah Çiftçi, “Korona virüs nedeniyle dünyada ciddi bir panik ve korku var. Dünya, Blockchain tabanlı dijital topluma geçme evresinde. İnsanların davranışları ve alışkanlıkları değişiyor. İnsanlar evlerine kapanıyor, el sıkışırken çekiniyor, ayaklarını tokuşturarak selamlaşanlar var. Para kullanımı ortadan kalkıyor. Yani, bir akıl dünyayı yeniden dizayn ediyor diyebiliriz” ifadelerini kullanıyor.
Çıktığı TV programlarında açıklamalarda bulunan Stratejist Abdullah Çiftçi, “ Dünyada şuanda çok ciddi bir panik ve korku var. İnsanların davranışları ve alışkanlıkları değişiyor. İnsanlar evlerine kapanıyor, artık el sıkışırken çekiniyor, ayaklarını tokuşturarak selamlaşanlar var. Mesela Fransa Cumhurbaşkanı Macron, yaşlılara dokunmayın diyor. Yani sosyoloji de değişiyor. Olayların hepsinin cevabını soru sorarak alırız. Benim bu konuda 2016 yılında paylaştığım bazı bilgiler vardı. Eğer dijital topluma geçilecekse, bu ancak salgınla olur demiştim o dönemde. Şuan dünya, Blockchain tabanlı dijital topluma geçme evresinde. Bugünkü 21. Yüzyıl toplumu, yani 4. Sanayi Devrimi toplumu, tarihten bugüne kadar gelen alışkanlıkları, kültürü, dini, dili, alfabeyi, yaşam şeklini ve insan fıtratını değiştirebilecek nitelikte. Yani, bir akıl dünyayı yeniden dizayn ediyor diyebiliriz”
 
“İNANÇSIZ BİR DÜNYA ORTAYA ÇIKARILIYOR”
 
İnanç meselesinin de dijital toplum için önemli bir mesele olduğunu ifade eden Çiftçi, “İran’ın Kum kenti neden önemlidir? Şia’nın merkezidir. Peki Vatikan neresi? İtalya, Katolikliğin merkezi. Mekke neresi? İslam’ın merkezi. Buralara baktığınızda hayatın durduğunu görebiliyorsunuz. Mekke’de insan seli yok, Kum’da in cin top oynuyor, İtalya’da herkes eve kapandı. Sanki tüm dünyada önüne gelen her elli kişiden kırk dokuzunu öldüren bir salgın varmış gibi. Bu algı tuhaf değil mi sizce de? Papa ayinleri online yapıyor, İran’da Cuma namazları kılınmıyor, bu durum birçok ülkede de bu vaziyette. ABD’de çıkan son haberlerde bir papazın kilisede 500 kişiyle el sıkıştığı söylendi. Yani kiliseler boşaltılacak. Bu dalgayı Budistlerde ve Hindularda da göreceğiz. Yani teknoloji aracılığıyla tüm sosyoloji değişiyor. Birileri bize diyor ki; 20. Yüzyıldaki inanç, kültür, değer ve alışkanlıklarınızı değiştireceğim”
 
“ULUS DEVLETLER ÜZERİNDE OPERASYON YAPILIYOR”
 
Küreselcilerin tüm ulus devletler üzerinde operasyon yapığını belirten Çiftçi, “Bizim televizyon kanallarımızda olayın önce tıbbi yönü konuşuldu. Tıpçılar çıktı, virüs yarasadan çıktı dediler. Virüsün yayılma şekli ve önlemlerden bahsettiler. Hepsi bu mu? Dünyayı ekonomik, ticari, siyasi, sosyolojik ve teknolojik olarak etkileyen bir konuya bu kadar sığ bakılmaz. ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere gibi devletler dünyanın farklı coğrafyalarında "maden, petrol, doğalgaz" hammadde sömürüsü, ticareti için askeri, siyasi mücadele ediyor. Küreselcilerin mücadelesi ise tüm ulus devletler üzerinde, dünya çapında. Dünya çapında bir eylem/olay var ise arkasında küreselciler vardır. Küreselciler, tüm dünya devletlerine ve insanına yönelik operasyon yapıyor. İnsan fıtratını değiştirme, devletlerin yönetim şeklini değiştirme, insanın yaşam şeklini değiştirme, sosyoloji ve psikolojiyi yönetme işini yaparlar. Peki, nasıl yaparlar? Bir şirket, 50’den fazla ülkede faaliyet gösteriyorsa küreselcidir. Global büyük markalar bulundukları ülkelerde sadece ticaret için değil küreselcilerin hedefleri doğrultusunda sosyolojik ve psikolojik dönüşümü sağlamaya uygun "reklamları" ile projeye katkı verir. Türkiye'deki yabancı büyük markaların, kritik anlarda verdiklerini reklamlara bu gözle bakılırsa daha iyi anlaşılır. Ticaret için gelenler aynı zamanda istihbarat aparatı ve algı yönetimine hizmet te veriyorlar”
 
“KORONAVİRÜS, DİJİTAL DÜNYAYA ENTEGRE İÇİN SOSYAL ÖNCÜ BİR DENEY"
 
Koronavirüs'ün "Dijital Dünyaya Entegre" için "sosyal öncü bir deney" olduğunu söyleyen Çiftçi, “Türkiye'de ilk anda Koronavirüs olayı "ABD 10 dolar ile Çin'e diz çöktürdü şeklinde algılattırıldı". Virüs ABD'yi de vurursa bu tez çöker ki, virüs ABD'yi de vurmaya başladı. Trump, işi hafife alıyor ama virüs Trump'u seçimlerde götürebilir. Virüsün önce Çin'de çıkması, arkasından İtalya ve sonra da İran'da çıkması bu işi ABD yaptı algısını oluşturdu. Belki de virüsü ortaya çıkartanlar insanların mantığı ile oynadı. Düşünceyi yönlendirdi. Sonra Çin fena intikam alacak yazıları çıktı ki saçma sapan bir yaklaşım. Koronavirüs'ün "Dijital Dünyaya Entegre" için "sosyal öncü bir deney" olduğunu düşünüyorum. Neden derseniz dünya çapında bir olayı bir ulus devletin yapma şansı zayıf. Ayrıca sonuçlar ve Dünya Sağlık Örgütü'nün aldığı/alacağı kararlar bu düşüncemi destekler nitelikte. Küreselciler, dünyaya; Uzaylı geldi (sahtesi) dünya hükümetleri birleşin. Dünyaya meteor çağırıyor birleşin. İklim felaket, dünya elden gidiyor birleşin. Cinsiyet Eşitliği/Nötr insan için çalışın. Biyolojik tehdit var birleşin mesajları veriyor. Neden? Ulus Devletler çözemediği problemlerin Birleşmiş Milletlere taşıyor. BM çözüm bulamıyor. Ama "Dünya Hükümeti" statüsünü elde etmek içinde tüm ulus devletlere ayar verici, yetersiz kalıcı projeler yine BM'nin arka sokaklarında üretiliyor”
“PARASIZ TOPLUM İNŞAA EDİLİYOR”
 
Koronavirüs’le en iyi mücadeleyi Çin’in yapacağını söyleyen Çiftçi, “Avrupa ve ABD bu konuda Çin kadar başarılı olmaz. Neden derseniz Avrupa ve ABD'de kendi içlerinde bir demokrasi, hukuk vs. var. Çin'de totaliter bir rejim var ve kuralsız hareket edebilir. Çin'de kağıt paralarla virüs bulaşacağı açıklaması yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü "Temassız ödeme sistemleri" kullanılmasını tavsiye etti." Yani önce Elektronik para arkasından Kripto para sürecine insanları yönlendiriyor. Dijital dünyada nakit para geçmez. Nakitsiz bir dünya. Dijital dünyada en önemli şey para. Bu para da kripto para. Bu niye bu kadar önemli. Çünkü şuanda paramızın hacmini biliyorlar ama nereye harcadığımızı bilemiyorlar. Kripto para ile de elektronik para ile de insanın tüm harcama kayıtları bilinecek. Bu Çin’den başlayan bir süreç” dedi.
 
“DİJİTAL DÜNYANIN HACKLENEBİLİR İNSANINI ÜRETİYORLAR”
 
Çin'de vatandaşların "Bigdata" verileri ile bir "Dijital Kast Sistemi" geliştirildiğini ifade eden Çiftçi, “Kırmızı, Yeşil, Sarı ile vatandaşlar kodlandı. Sokaktaki yüz tanıma sisteminde Kırmızı olanlar anında karantinaya çekildi. Soru: İstenmeyen kişilerin safdışı bırakılması mümkün olur mu? Koronavirüs yüzde 81 oranında 60 yaş üstünü öldürüyor. Aşağıdan gelen dijital nesil ile dede/ninelerin bağını kesecek bir öncü deney mi? Genelde Babalar çok meşguldür, emekli olmuş dedeler/nineler torunlarla ilgilenir. Dede/nine demek, tarih/din/kültür demektir. Haber: Çin'de robotların çalıştığı lokantalar açık. Robotlar teslimat yapıyor. Robotlar hastaneleri temizliyor. 4.Sanayi Devrimi otonom üretimlerdir. Yani Robotlarla. Yani Koronavirüs bize robotların ne kadar önemli/yararlı olduğunu gösteriyor. Hong-Kong'da okullar Koronavirüs nedeniyle tatil edildi ve Online Eğitime geçildi. Dijital Dünyada eğitim online’dir. Fiziki eğitim olmayacak. Online Eğitimin önemini bize virüsle anlatıyorlar. İran'da da okullar tatil edildi. Eğitimciler online eğitime önem verecekler. Koronavirüs ile 5G arasında bir bağ olduğunu düşünüyorum. Bu konuda daha sonra detaylı analiz yapacağım. Virüsün ilk çıktığı yer Wuhan 5G için önemli bir şehir. Dijital Dünya'nın zemini 5G'dir. Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarını izleyin. Adım adım "Dijital araçlara" yönlendirme görüyoruz/göreceğiz. Yakında DSÖ başkanlığında Dünya Hükümetlerinin yetkilileri toplanacak ve onlara ödevleri not ettirilecek. Virüs tüm kıtalarda 150 civarında ülkeye yayılacak. Dünyada şu anda derialtına "Biyometri Çip" taktıran yaklaşık 150 bin kişi olduğu varsayılıyor. Normalde insan "Hacklanebilir insan" korkusu ile biyometrik çip taktırmaz. Ama virüsten ölüm korkusu olur ve biyometrik çip bunu engelliyor denirse taktırır mı? Koronavirüs sürecinin sonunda Dünya Sağlık Örgütü, tüm dünyaya her türlü mikro organizmalardan vücudu koruyan, uyaran bir "Biyometrik Çip" geliştirildi açıklaması yapabilir/yapacak. Sonuç: Dijital dünyanın hacklenebilir insanı hoş geldin” şeklinde açıklamalarda bulunuyor.
 
Evet, Çiftçi’nin açıklamaları bu şekilde. Başta da ifade ettiğim gibi birçok bilim insanı, normal grip vakalarında ortaya çıkan ölüm vakalarının, Koronavirüs vakalarında yaşanan ölüm vakalarından daha fazla olduğunu ifade ediyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Bilim İnsanı Canan Karatay, Amerika’da 2019 yılında 15 milyon insanının grip enfeksiyonuna kapıldığını, 3 aylık süre zarfında 150 bin insanın hastanelerde yattığını ve bu vakalardan 7 bine yakın kişinin de öldüğünü ifade etmişti.  Bu ifadenin kendisine ait olmadığının altını çizen Karatay, bu verilerin Amerika Birleşik Devletleri’nin Sağlık Örgütünden alındığını ifade etmiş ve bunu neden kimse dilendirmiyor şeklinde sitemde bulunmuştu.
Sizce bu detaylar karşısında ne anlamak gerekiyor.

Sorunun küresel olduğunun farkına vararak, mücadelemizi ulusal bir şekilde yapmalıyız. Korku ve panik havasına girmeden, önlemler alarak hayatımıza devam etmeliyiz. Hiç şüphesiz ki hiç bir virüs alacağımız önlemler kadar güçlü olamaz. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.