DÜRÜST OLMAK: Kişisel menfaatler için kamunun malını hoyratça kullanmamaktır.
DÜRÜST OLMAK: Herkesin parmakla gösterdiği, güvenilir ve sözüne itimat edilen kişi olmaktır.
DÜRÜST OLMAK: Kendisine verilen yetkiyi, yandaşlara peşkeş çekmek değildir.
DÜRÜST OLMAK: Birilerinin imkanlarıyla bir yere geldikten sonra, gücü kendinde görüp seni bir yerlere getiren güce sırtını dönmek ve iftiralar atmak değildir.
DÜRÜST OLMAK: Menfaat için kapattığın kapılardan tekrar içeri girmek adına, çeşitli taklalar atmak değildir.
DÜRÜST OLMAK: Kendinin yapmadığı bir iyiliği, ben yaptım deyip, meydanlara çıkmak değildir.
DÜRÜST OLMAK: 4 sene yan gelip yattıktan sonra, 5’inci sene meydanlara çıkıp slogan milliyetçiliği yapmak değildir.
DÜRÜST OLMAK: 65 bin kişinin hakkını bir yarış uğruna başta Hasan Ağalara, sonra nüfuzlu kişilere yedirtmek değildir. Yani anlayacağın, dürüst olmak adına anlatacak çok şey var.
Ama kısaca özetleyecek olursak
DÜRÜST OLMAK: Sözü ve özü bir olmaktır.
DÜRÜST OLMAK: Bugün Ak dediğine yarın Kara dememektir.
Peki, bugüne kadar bu dürüstlüğü sergileme adına neler yaptın?
Onun kararını da elbet birileri 30 Mart akşamı verecek.
Ama o gün geldiğinde senin için birçok şeyin sonu olacak.
İktidarını kaybedeceksin. Dün etrafında deli divane olanların hiç biri olmayacak.
Git gide yalnızlaşacaksın.
İşte bu son, en kötü sondur.
İnanmıyorsan bu sonu yaşayan, senden önceki devlere sorabilirsin.
Bu söylemlerimizin ne kadar doğru olduğunu o zaman göreceksin.
Ama iş işten geçecek.
O zaman anlayacaksın…
Atalarımızın deyimiyle, “Dostun acı söylediğini”.
