Değişim her zaman için iyidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) "iki günü eşit olan zarardadır" demiş. Bu düsturla hareket eden insanlar, her zaman için bir arayış içerisinde. Her an, ne yapabilirim düşüncesini kendisine ilke edinmiş. Normal yaşantıdan tutunda, iş hayatından ahiret hayatına kadar birçok hazırlıkları yapar. Kendisini eleştirir, eleştiriye açık olur, çağın gereksinimine göre hareket eder.
Bu yazıyı “AK Parti’de değişim rüzgarları esecek mi?” cümlesinden esinlenerek, yazdığımıza göre, o halde, AK Parti’den de örnekler vererek bu konuyu biraz daha açabiliriz. Bilindiği üzere, AK Parti 14 Ağustos 2001 yılında kuruldu. 1 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 2002 genel seçimleri yapıldı. AK Parti 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi. Ama Erdoğan, siyasi yasağı bulunduğu için seçimlere giremeyerek milletvekili seçilemedi. O dönem Erdoğan için muhtar bile seçilmez deniliyordu. CHP’nin de desteği alınarak, yapılan anayasa değişikliği Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetine tekrar adım atmasına neden oldu.
Birçok engellemeler, yılmadan yapılan mücadeleler karşısında aşılmış oldu. Ve gelinen süreçte 19 yıldır AK Parti Türk siyaset hayatında iktidar olarak yerini koruyor. Kurulduğu günden beride bir gazeteci sıfatıyla AK Parti’yi takip ediyorum. Bir çok gazeteciden daha iyi bir şekilde AK Parti Antalya Teşkilatı kulislerini aralarım. Ve gelinen süreçte AK Parti Antalya’da büyük ölçüde kan kaybettiği kanısındayım. Eski teşkilat yapısından eser kalmadığını her platformda ifade ederim. Şu an da teşkilat mensubu olarak görev yapan her bir yöneticinin de, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın isminden dolayı, kimliklerinin var olduğunu, birçok vatandaş gibi bende ifade ederim. Yani hiçbir teşkilat mensubunun partiye bireysel bir katkısı yok.
Deminde ifade ettiğim gibi parti kurulduğu günden beri, AK Partiyi bir gazeteci olarak takip edenlerdenim. Son 5 yıl öncesine kadar teşkilat yönetimlerinde apayrı bir heyecan vardı. Toplantı salonları hınca hınç dolup taşardı. Teşkilat toplantılarına, tüm yönetim kurulu üyelerin hepsi, hemen hemen katılırdı. Bu sadece Ana kademe yönetimi için değil, Kadın Kolları ve Gençlik Kolları teşkilatları da aynı özveriyle toplanırdı. Samimi bir hava oluşurdu.
Ya şimdi öyle mi? Maalesef. 3 beş kişiyle gerçekleşen yönetim kurulu toplantıları. Her biri bireysel menfaat peşinde olan yöneticiler. Vatandaşa üst perdeden bakanlar cabası. Samimiyet sıfır. İletişimsizlik hat safhada. Tabelası olan, ancak kapısı kapalı olan ilçe teşkilatları.
Bu teşkilatlardan bir tanesi de Aksu İlçe Teşkilatı. 2 sene öncesine kadar onlarca kadının hareket ağı içerinde olduğu Kadın Kolları’nda, görev alacak bir kadının olmamasını düşünün. Nereye gitti bu kadınlar. Ne değişti. Ya gençlik kollarına ne demeli. Aynı tas, aynı hamam. Orta da bir genç yok. Ana kademe desen aynı şekil. Ulaşım ağı kapalı bir İlçe Başkanı. Varlığı, yokluğu fark etmiyor. 25- 30 kişiye yakın olan yönetim kadrosunun üçü, beşi ancak bir araya gelebiliyor.
Bu içler acısı durum, sırf Aksu’yla sınırlı değil. Antalya İl Kadın Kolları Başkan’ı geçtiğimiz hafta görevinden istifa etti. “Artık istifamı etti, istifa mı ettirildi?” bu da ayrı bir muamma. Önceki Kadın Kolları Başkanlarına bakacak olursak, bir Ayşe Güliz Yılman döneminde, her gün kadınlar 20 kişilik bir araca bindirilir, mahalle mahalle gezer, vatandaşlarla iletişim halinde olurlardı. Sorun dinler, çözüm önerileri oluşturulurdu. Sonraki dönemlerde durum aynıydı. Parti içerisinde onlarca canla başla çalışan kadını bir arada görebiliyordunuz. Duyduğuma göre son dönemlerde gerçekleşen Kadın Kolları yönetim kurulu toplantılarında 5 yönetici bir araya gelemiyormuş.
Umarım bu serzenişler, canla başla çalışacak yöneticilerin görev alacağı bir değişime neden olur. Aksi halde az ötesi uçurum. Geçtiğimiz günlerde, MAK danışmanlık şirketinin30 büyükşehir ve 15 il ile ilçede gerçekleştirdiği ve kamuoyuna paylaştığı bir anketken yola çıkarak AK Parti seçmeninin yüzde 35’inin karasız olduğunu dile getirmiştim. Bu tablo küçümsenecek bir rakam değil.