Antalya’daki bağımlılıkla mücadele eden bir dernekte uyuşturucudan kurtulmaya çalışan 7 genç, eski yaşamalarına dönme savaşı veriyor. Doğal bir ortamda, evcil hayvanlarla birlikte yaşamın güzelliklerini tatmaya çalışan gençler, geçmişte yaşadıkları kaos dolu günleri İhlas Haber Ajansı’na (İHA) anlattı. Kolaylıkla temin edilebilen ve diğer uyuşturucu türlerine göre çok ucuz olmasıyla bilinen bonzainin verdiği zararların yanı sıra kişinin maddeyi bulamadığında girdiği düşünceler, çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı.
“Ben maddeye daha yakındım”
Ailesel sorunlar ve kötü arkadaş ortamı sonrası uyuşturucuyla tanıştığını belirten 27 senelik bağımlı 44 yaşındaki Bülent Oray, aile içi sıkıntılar nedeniyle uyuşturucu batağına düştüğünü belirtti. Bağımlılığın, ‘Ben artık bırakırım’ denilip bırakılmadığında anlaşıldığını söyleyen Oray, “Baktım ki ben bunu bırakamıyorum. İhtiyaç haline gelmiş. Zorluk başlıyor. İlk bira şarap gibi sulu şeylerle başladım. Daha sonra bali, tiner gibi şeylerle devam ettim. Her seferinde dozu arttırmanız gerekiyor. Size bir yerden sonra yetmiyor. Ben de bu dönemden sonra uyuşturucuya geçtim. Esrar içtim. Bu işin satışını yapan arkadaşım vardı. Ben maddeye daha yakındım. Yeni çıkan maddeyi ilk ben deniyordum. 2010 senesinde Türkiye’de yoktu, bonzaiyi internetten sipariş ediyorduk. Yurt dışından getiriliyordu. Bonzaiyle de o şekilde tanıştım. Sonra arkadaşım satmaya başladı, iyice içine bulaştım” ifadelerini kullandı.
“İçerisine fare zehri bile atıyorlar”
Bonzai kullandığı süre zarfında 4-5 kere ölüm tehlikesi atlattığını kaydeden Oray, bağımlılığın bir hayat olmadığını söyledi. Bağımlılığın insanı sabit bir yere kilitlediğini vurgulayan Oray sözlerine şöyle devam etti:
“Yerinizden kalkmak, hiçbir şey yapmak istemezsiniz. İnanın şu anki ortamda dozaj yükseltmenize gerek yok. Türkiye bunun en tehlikeli ülke olduğunu düşünüyorum. Kardeşlerimiz merdiven altı dediğimiz yerde yaptıkları için dozaj ayarlamayı nasıl yapabilirsiniz? Göz kararı yapılan bir maddeden bahsediyoruz. Fare zehri, florasan tozu, eroin bile atıyorlar. Her şeye karamsar bakıyorsunuz. Bu durumdan asla çıkamayacağım gibi bir şeye kapılıyorsunuz. Ben, ‘Beni bir köşede ölü bulacaklar’ düşüncesine kapılmıştım. Yani bu gerçekten zor, ölümü kabullenmek çok zor.”
“Annemin karnında olduğunu bileyim, onu oradan almak için elimden geleni yaparım”
Madde bağımlısının karşısındakine zarar verip vermeyeceği konusunda düşünceleri dile getiren Oray, “Kriz dediğimiz şey; insanın yüzde 20’si krizdir. Yüzde 80’i beynin oynadığı oyundur. Biz ilaçsız yardımcı oluyor. En yoğun eroinman bile 3 gün durabiliyor. Eklem ağrısı, bel ağrısı oluyor ama diğeri beynimizin ürettiği bir şey. Maddenin bu kadar acımasız olduğunu öğrendim. Madde annemin karnında olduğunu bileyim, onu oradan almak için elimden geleni yaparım. Kullandığınızda değil onun altını çizmek isterim. İhtiyaç duyduğumda, ulaşamadığımda, imkanımın olmadığında. Bir yerden sonra ihtiyaç oluyor ben istemiyorum, vücut istiyor. Önümde hiçbir şey duyamaz” dedi.
“Bu bir hastalık”
Tedavi olmaya karar vermeden önce madde kullanımının bir hastalık olduğunu bilmediğini ifade eden Oray, bağımlılığın bir hastalık olduğunu söyledi. Oray, “Bende büyük ışık uyandıran bağımlılığın aslında bir hastalık olduğunu öğrenmek oldu. Bir kenarda öleceğime inanmıştım. Ne yapsam olmuyordu. 1 sene içmediğim oldu ama ne oluyordu da ben tekrar geri dönüyordum? Bir şey yaşıyordum ve tekrar en başa dönüyordum” dedi.
4 senedir uyuşturucu kullanmadığını bildiren Oray, “Şu an kendime misyon edindim; diğer benim gibi muhtaç olan insanlara yardım edebilmek. Amacım güzel hem de bana iyi gelen bir şey. Kullanmayan insanlarla konuşacak bir şey bulamıyordum. Sürekli beni yargılıyordu. ‘Neden bırakmıyorsun, niye içiyorsun?’ gibi şeyler deniliyordu. Bilmiyorum, sorun da o zaten. Ben onu içmiyorum ki, o beni içiyor. Bunu bu işin içine girmeyen insana anlatmanız çok zor. Burada beni anlayan insanların yanındayım. Uzun süre olmasına rağmen hala boşluğa düşebiliyoruz, bu çok normal. Dediğim gibi 27 sene. Terazi gibi düşünürseniz 4-5 sene daha lazım. Terazi daha ortaya bile gelmedi” diye konuştu.
Şu an yeni bir oluşum içinde olduklarını dile getiren Oray, “İnşallah dernek kuracağız. Bu anlamda diğer kardeşlerimize yardıma devam etmek istiyoruz. Şu an aramızda yeni 3 kişi var. Yerimiz olsa daha iyi olacak.” şeklinde konuştu.
“Kendini canavar gibi hissediyorsun”
11 yaşında madde kullanmaya başladığını belirten 20 yaşındaki H.T ise., 15 yaşında tanıştığı bonzayi şu sözlerle özetledi:
“Arkadaş ortamında bana çok iyi bir şey gibi göstermeye çalıştılar. ‘Sürekli içersen sen de bizim gibi cesur olursun’ gibi sözlerle beni içlerine çekmeye çalıştılar. Bir tırnak kadar bonzai içtiğin zaman o anki hiçbir şeyi hatırlamıyorsun kendini bir uçurumda gibi hissediyorsun, hayatın değişiyor ve kendini canavar gibi hissedebiliyorsun. Korkacak hiçbir şeyin olmuyor. Kafanı öyle bir uyuşturuyor ki hiçbir şey hissetmiyorsun, kendini bile hissetmiyorsun. Çok güçlü gösteriyor ama bedenen güçlü değilsin. Bonzai içen birisi bir apartmana çıksın, aşağıdaki katın yüksekliğini anlamaz. Hiçbir şey olmayacakmış gibi bir ayağını ileri atar onun bile farkına varmaz basar düşer”
“Canını, malını seven uzak dursun”
Bağımlının bonzaiyi temin edemediğindeki ruh halinden de bahseden H.T., “Eğer kafasında kuruntu yapıp düşünürse en yakınını öldürebilir. Kafası yerinde olmayan bir insan her şeyi yapabilir. Hırsızlık da yapabilir annesinden babasından zarar görmüşse gidip onlara da zarar verebilir. Çocuklarına da zarar verebilir. O an bütün malını da satabilir. Sadece 10 liralık bonzai için kendini bütün hayatını yakabilir” dedi.
H.T., gençlere de seslenerek, “Canını malını seviyorsa uzak dursun. Onu öyle bir hale getirir ki, tek başına kalır. Bakın benim çevremde hiç kimse kalmadı. Beni annem doğurdu ama beni istemiyor" nasihatinde bulundu.