Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya), (DHA)-
Yılda yaklaşık 3 milyar dolarlık turizm geliri ve 250 bin yatakla Türkiye'nin en büyük turizm destinasyonu olan Antalya'nın Manavgat ilçesinde, tarım sektöründe yapılan alternatif ürün yetiştirme çalışmaları artarak devam ediyor. Birkaç sene önce ilçede başlayan muz yetiştiriciliği, yeni projelerle birlikte 5 bin 600 dekara çıkarken, arkadaş olan girişimciler Duran Kara ve Hilmi Taşar ise safran ve salep bitkisi üretimini denedi. Yaklaşık 300 metrekare alanda yaptıkları deneme üretiminden olumlu sonuç alan Kara ve Taşar, gelecek yıllarda kalitesine göre kilogram fiyatı 30 bin ile 45 bin lira arasında değişen ve UNESCO tarafından dünya miras listesine alınan safranın Manavgat'ta daha geniş alanda üretileceğine inanıyor.
'MANAVGAT BİRÇOK BİTKİNİN YETİŞTİRİLMESİNE MÜSAİT'
Manavgat'ta muhasebecilik yapan aynı zamanda kafe tarzı 2 işletmesi bulunan Duran Kara, arkadaşı Hilmi Taşar'la birlikte boş kalan arazilerinde katma değeri yüksek bitkiler üretmek amacıyla araştırma yaptıklarını söyledi. Manavgat'ın iklim ve coğrafi şartlar bakımından birçok bitkinin yetiştirilmesine müsait olduğunu anlatan Duran Kara, son dönemde ilçede alternatif ürün olarak muz yetiştiriciliğinin öne çıktığını, hatta bunun için İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin birçok yerinden yatırımcının Manavgat'a gelerek yatırım yaptığını söyledi.
'DENEME AMACIYLA KÜLTÜR SALEP BİTKİSİ SOĞANI DİKTİK'
Kendilerinin ise daha çok yüksek yatırım maliyeti istemeyen ve kırsal kesimde herkesin ekimini yapabileceği ürün arayışına girdiklerini anlatan Duran Kara, "Bunun için kültür salep bitkisi ve safran bitkisini denemek istedik. Geçen yıl önce çok az bir alanda deneme amacıyla 4 ayrı kültür salep bitkisi soğanı diktik. Belki acemiliğimizden, belki de bitkinin toprağı sevmemesinden sadece 2 farklı türünü yetiştirebildik. Bu ürünlerden bire üç, bire dört ürün elde ettik. Diğerleri olmadı. Bu sene o 2 çeşit bitkinin üzerine odaklanıp, daha geniş alanda dikim yaptık. Geçen seneye göre daha verimli oldu, gelecek yıl 1 dönüm ekeceğiz" dedi. Kara, salep bitkisinin doğada yabani olarak yetiştiğini, koparılmasının yasak olduğunu ve 50 bin liraya kadar ceza verilebildiğini aktardı.
'10 GÜN SONRA SAFRANLARIN ÇİÇEK AÇTIĞINI GÖRDÜM'
Safran bitkisinin çok değerli bir bitki ve katma değerinin çok yüksek olduğunu anlatan Duran Kara, bölgede yetişip, yetişmeyeceğinden tam emin olamadıklarını, bu nedenle uzun süreli araştırma yaptıklarını aktardı. Safranın eskiden Ege, Adana, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirildiğini, şimdi ise sadece Safranbolu'da, dünyada ise İran, İtalya ve İspanya'da yetiştirildiğini kaydeden Duran Kara, çeşitli zorluklarla 10 kilo kadar safran soğanı bularak diktiğini söyledi. Safran ekilecek toprağın hazırlanmasının uzun sürdüğünü belirten Duran Kara, "Burada az bir alana soğanları diktim. Ben bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum. 10 gün sonra gelip baktığımda safranların çiçek açtığını gördüm. Hemen fotoğraflarını çekerek, safran yetiştiren arkadaşlarıma gönderdim. Onların bana söylediği, ürünün kaliteli olduğuydu. Bunun çiçeklerini toplayacağız" diye konuştu.
KİLOSU 45 BİN LİRA
Her iki ürünün de fiyatının çok yüksek olduğunu, özellikle safranın kilogram fiyatının kalitesine göre 30 bin lira ile 45 bin lira arasında değiştiğini anlatan Duran Kara, Manavgat'ta alternatif bir ürün yetiştirmek için bugüne kadar yaptığı çalışmanın sadece deneme yanılma yoluyla olduğunu, safran bitkisinin yetiştiğini gördükten sonra Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi görevlilerinden destek isteyerek, daha profesyonel üretim yapacağını aktardı.
SAFRAN NEDİR?
Safran (Crocus sativus), sonbaharda çiçek açan, 20-30 santim boyunda, soğanlı bir kültür bitkisi ve bu bitkiden elde edilen baharat. Ağırlığına göre dünyanın en pahalı baharatı olan safranın anavatanı güneybatı Asya'dır. Safran bitkisi daha çok İspanya, İtalya ve İran'da yetiştirilir. Türkiye'de ise safran Safranbolu'da üretilmektedir. Yarım kilogram safran 80 bin çiçekten, yani bir futbol sahası büyüklükteki araziden, 20 gün gece gündüz çalışılarak üretilir. Safran, antikarsinojenik (kanser bastırıcı), antimutajenik (mutasyon-önleyici), immün modüle edici ve antioksidan benzeri özellikleri olduğu için kimya sektöründe geniş bir kullanım alanı vardır.