Genç yaşına rağmen başarı merdivenlerini adım adım çıkmasının en büyük sebebini, geçmiş yıllarda Türkiye’nin ve Dünya’nın en iyi firmalarında yaptığı yöneticiliğine bağlıyor. Tek başına kurduğu firmasını şu anda 12 kişilik bir ekiple yönetiyor. Ziyarete gittiğimizde ayağında ki çamurla seradan henüz çıktığını ifade ederek karşıladı bizi.
Kendisine sorular yönelttik ve birbirinden ilginç cevaplar aldık.
Ada Tarım’ın öyküsü nedir?
Ada Tarımı 2016 yılında tek başıma kurdum. Fide ve tohum üzerine çalışmalarımıza devam edeceğimizi düşünürken Monsanto’ nun tohum bayiliğini aldık. Fide kısmını bırakarak, tohum üzerine ağırlık verdik. Kurulduğumuz gün ziraat mühendisi olarak yalnız çalıştım. Zaman içinde her ihtiyaç duyduğumda ekip oluşturduk. 8 ziraat mühendisi, 4 muhasebe elemanı olmak üzere 12 kişilik bir ekibiz. Ayrıca Fransız dev firmasının distribütörlüğünü aldık. Bayer’in tohum distribütörlüğünü yapmaya başladık. İlerleyen yıllarda başka yatırımlarımız olacak.
Hizmet verdiğiniz alanlar nelerdir?
Tarımdan aldığımızı yine tarımsal yatırımlarla büyüyerek devam edeceğiz.
Genelde sattığımız ürünün fidelikten çıkıp, çiftçiye ulaştıktan sonra, hasat bitinceye kadar ziraat mühendisleri olarak teknik takibini yapıyoruz. Mühendis arkadaşlarımızda tek tek üreticilerimizi ararlar. Gübrelemesinden, ilacından, bakımından, sulamasına varana kadar çeşide hâkim olduğumuz için bütün bilgileri üreticilerimize aktarıyoruz. Ürünün son anına kadar çiftçimizin yanındayız.
Portföyünüz nedir? Hizmet ağınız nelere uzanıyor?
Biz ürün ürün çalıştığımız için mesela bir karpuz çeşidimiz var, bu üründe tüm Türkiye satıcısıyız. Bazı ürünlerde Akdeniz bölgesi, bazı ürünlerde de Antalya bölgesine çalışıyoruz. Gübre gurubumuzda tüm ülkeye hizmet veriyoruz. Ziraat mühendisi arkadaşlarımız 4 kişi burada, 4 kişi de Antalya dışında çalışıyorlar. Yurtdışında iki makinanın Türkiye distribütörlüğünü yaptığımız tohum atım makinemiz var. Irak, İran ve Türk cumhuriyetlerine satışımız var.
Üreticilerinizin geri dönüşümleri ne yönde?
Üreticiden geri dönüşler çok iyi. Şunu iddia ediyorum ki! Üreticinin tarihinde görüp göreceği en iyi tarım firmasıyız. Şöyle söyleyeyim, sattığımız ürünlerden birinde biz sırık domates olarak verdik üreticimize, üreticilerimizde gördük ki bizim verdiğimiz domatesin paketleme sırasında yaşanan sıkıntıdan dolayı, başka bir domates cinsi çıkınca üreticilerimize bu mağduriyeti nasıl gideririz diye düşündük. Kolay değil. 1258 üreticimizde vardı. İnsanlar verdiğimiz ürünü diktiler ve farklı bir ürün çıktı. Zaman kaybettiler. Önce Ada Tarım ekibi olarak, sonra Monsanto ve Ada Tarım ekibi olarak nasıl telafi ederiz diye düşündük, hesapladık. 1258 üretici için Bayer in belirlediği bir rakam yaklaşık 36 milyon lira tazminat ödedik. Ama önce çiftçilerle sözleşme yaptık. Sizin ne kadar domatesiniz var. O gün ki koşullar da IBAN numaralarına paraları yatırıldı. Tarım camiasında bir ilk yaşandı. Dönümde 20 bin lira ödeme yaptı.
Fidelikten alıp serasına diktiği an bizim güvencemizde. Onun için bizi tercih ediyorlar. 36 milyon liralık bir pardon dedik üreticilere. Üreticimiz şunu söyledi, -Siz bize seraya ot dik deyin,dikeriz diyen bir çiftçi gurubumuz var bizim. Bizden çıkan bütün problemlerin çözümü bize ait. Şikâyetçi olan hiç üreticimiz yok çok şükür.
Sahada çalışan biri olarak tarımın dünü, bugünü ve yarını konuşacak olursak tarım konusunda nasıl bir tabloyla karşılaşıyorsunuz?
Henüz çok iyi kazanan üretici görmedim. Üretici tam ürününü para edeceği zaman biri çıkıyor ekrana, yalan yanlış bilmedikleri sözlerle tüketiciyi korkutarak fiyatları geri çektiriyorlar. İnsanlar kazansın diye uğraşıyoruz. Domates tam para ediyor, biri çıkıp diyor ki domates içinden filiz verdi. Bu domateste olan bir şey değil, bu elma da filiz verir. Bekleyince çekirdekler çimlenir. Antalya’da domatesi 1 TL ye satamazken İzmir’ de bakıyorum 5.99 indirimli hali. Siyasi de olabilir bilmiyorum. Biz domatesi 5 liraya satmayalım, biz zarar etmeden 2 liraya satalım. üretici 3 TL ye yesin bunu. Hem çiftçi para kazansın hem tüketici rahat alsın. Çiftçi hayatta kalmaya çalışıyor bırakın para kazanmayı.
Gençlerin çiftçiliğe bakış açısı nasıl?
Şu an hiçbir çiftçi ailesinin çocuğu, toprakta çalışmak istemiyor. Ön yargı var toplumda. Yurtdışında tarımda çalışan insanlar sosyal statü olarak çok iyi yerlerde. Ben, çiftçi ve eşi doktor bir aileyle tanıştım yurtdışında. Kocası çiftçi, kadın operatör. Kadın kocasının işini önemsiyor ve gurur duyuyor. -Ameliyata gidiyorum geliyorum sonra inekleri sağmaya gidiyoruz, demişti. Bizde çiftçimize hep farklı bakılıyor. Kıyafete göre insana saygı duyuluyor ülkemizde. ‘Köylü milletin efendisidir’ Atatürk’ün dediği gibi. Bu insanlar üretmezse biz tamamen yurtdışına bağımlı kalırız. Statü olarak toplumda yerleri saygın olmalı çiftçilerimizin. Bizim için çok değerli bunu insanlara iyi anlatmalıyız.
Tarımın ülke ekonomisine katkısı nedir sizce?
Tarım olmazsa yaşam olmaz. Altı üstü domates, biber, patlıcan değil. Yaşam için her şey bizde var. Her türlü meyve ve sebzeyi üretiyoruz. Dışarıya bağımlılığımız iyice azalıyor. Ülke olarak tarımdan başka ürettiğimiz bir şey yok. Mecburuz üretmeye.
Çiftçinin en büyük sorunu, ürettiği ürünü satabilmek için; fide, gübre, ilaç vs. alıyor, harcıyor bu harcamaları yaptıktan sonra ürün haline getirip satıyor.
Girdilerin çok pahalı olması, ilaç ve gübrenin inanılmaz bir şekilde fiyatlarının artmış olması iki katına varan maliyetler çıkıyor. Beş yıl öncede domates 1 liraydı, şimdi de 1 lira. Ama gübreyi 30 liraya alırken, şimdi 130 liraya alıyoruz. Fideyi 25-30 kuruşa alırken, şimdi 1,5 liraya alıyoruz.
Ben çok iyi biliyorum 2008 yılında 3 liraya domates satıyorduk. Şimdi 3 lirayı görse çiftçi kazanır. Etrafta bildiğim çok insan serasını, yerini satıp ancak borç ödeyebiliyor.
Kendi sattığı seralarda işçi olarak başlama durumundalar
Ekim alanları yüzde on civarında her yıl artardı. Şimdi, yayla bölgelerinde artış var, sahil kesiminde %5 bile yoktur. Çünkü, burada insanlar yatırım yapabilecek parayı kazanamıyorlar ki. Ben eskiden çok iyi biliyorum, bir dönümden çıkan ürünle bir dönüm daha sera yapardık. Şimdi bırakın bunu, bir aile artık geçinemiyor bu kazançla. İnsanlar serasını kesiyor ve dükkân yapıp kiraya veriyor. Daha çok kazanıyor.
Ada Tarım’ın mottosu nedir?
İnanmadığımız hiç bir şeyi birisine teklif etmeyiz. Kendimiz üretici olarak dikmeyeceğimiz hiç bir çeşidi de üreticimize vermeyiz. Dünyanın en kaliteli firmaları ile çalışıyoruz, ürünleri binlerce ürünün içinden seçerek getiriyoruz.
Üreticilere mesajlarınız
Çiftçilere şunu söylemek istiyorum. Bildikleri, doğru buldukları yerden alış veriş yapsınlar. Bilmedikleri çeşitleri dikmesinler. Özellikle deneme, ucuz yada bedava diye hiç hayatlarında görmedikleri ürünü dikip tamamen zarar etmesinler. Bildikleri, güvendikleri ürünleri kullanmaya devam etsinler.