Mehmet Akif Ordu kimdir?
1977 Antalya doğumlu evli üç çocuk babası olan Mehmet Akif Ordu ticaret ile uğraşıyor. Kardeşiyle beraber işlettiği Ordu Tarım Aksu’da tarım faaliyetlerini yürütüyor. Bunun yanında yıllardır Aksu siyasetinde de yer alan Ordu, şuanda da DSP Aksu ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi.
AK Parti’de Pınarlı Belde ve Aksu İlçe Başkanlığı görevlerini yürüttünüz. 2014 yerel seçimlerinde Aksu Belediye Başkanı aday adaylığına soyundunuz. Sonrası bir yol ayrılığı. Sizi yol ayrılığına iten etken nedir?
AK Parti ile benim ilk tanışmam 2006 yılının son dönemleriydi. O zaman Aksu ilçe olmadan önce 5 beldeden oluşuyordu. Rahmetli, nur içinde yatsın Hamza Taş döneminde bölgemiz insanlarının tavsiyesi üzerine Pınarlı bölgesine belde başkanı olarak atandım. Aksu siyasetine bu şekilde girdim. 2006-2008 yılları arasında Pınarlı Belde başkanlığı yaptım. Aksu İlçe olduktan sonra Ak Parti Aksu teşkilatının kurucuları arasında yer aldım. Halil Şahin’den sonra ikinci ilçe başkanı oldum. 2014 seçimlerine kadar başkanlık sürecim devam etti. 2014 seçimlerinde bazı fikir ayrılıklarımız oldu. Hem gidişattan hem de ilke ve değerler açısından yereldeki bazı şeylerin örtüşmediğini gördüm. Ben hep şunu söylüyorum. Siyaset yapmadaki gayemiz, hem halkımızın hizmetkârı olmak hem de Allah rızası için bir şey yapalım. Baki kalan bu kubbede bir hoş sedadır, anlayışıyla siyaset yapıyorum.
Fakat 2014 yılında gördüm ki, ortak akıl, istişare bazı şeyler bir kenara bırakıldı. O yıllarda başka partilerden de teklifler vardı. Fakat ben kenara çekilme taraftarı oldum. Çünkü o süreçte bazı şeyler yanlış anlaşılabilirdi. 2014 sonrası siyasi hayatıma ara verdim. Benim için bir nevi o kopuş hayal kırıklığı oldu. 2014’ten bu güne kadar gelen süreçte, bana göre Ak Parti etik ve ilkelerden uzaklaşmış bir çizgideydi. Bugün bu durum daha net ortaya çıktı.
Görev süresince hiç şüphesiz birçok şeyler yaşamışsınızdır. Bu yaşanmışlıklar içerisinde mutluluklar, sevinçler ve üzüntüler olmuştur. Geçmişe döndüğünüzde hafızanızda iyi anlamda kalan bir şeyler anlatacak olursanız, neleri söylersiniz?
Siyasetin şöyle güzel yanları da oluyor. Bence iki türlü siyasetçi vardır. Biri popülist siyaset yapan, tribüne oynamayı seven siyasetçi, bir de gerçekleri halka olduğu gibi anlatan ve vicdani sorumlulukla siyaset yapan, siyaset anlayışı vardır. Ben her zaman vicdanımın sesini dinleyerek siyaset yaptım. En güzel yanı toplumla iç içe oluyorsun. Siyaset sayesinde tanıştığım çok güzel dostlarım oldu.
Peki, pişmanlık duyduğunuz bir şey oldu mu?
Bugüne kadar hem siyasi hayatımda, hem de normal hayatımda yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Vicdan azabı çektiğiniz bir şey varsa öyle pişman olursunuz. İnsanız sonuçta yanıldığımız hata yaptığımız yerler tabi ki de oldu. Şahsım adıma ne doğruysa hep onları yapmaya çalıştım. Ve Rabbime şükürler olsun ki, pişmanlık duyduğum hiçbir şey olmadı.
Aktif siyasete ara verdiğiniz dönemde neler yaptınız?
Kendi açımdan çok verimli bir zaman oldu. Hani bir laf vardır; Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp diye, bende bu düsturla yarım kalan eğitimim vardı, onu tamamladım. Kendime ve aileme daha çok zaman ayırdım. İnsan her yaşta yeni şeyler öğrenebilir. Bu yüzden daha çok kitap okuma, merak ettiğim konuları araştırma ve bilgi edinme fırsatım oldu. Kendime yeni hobi, uğraş alanları buldum. Kendimi yeniledim geliştirdim ve geliştirmeye halen devam etmekteyim. Anlayacağınız, o dönem için siyasetten uzaklaşmak bana çok iyi geldi. Kendi adıma en çok sevindiğim şeylerden biri de, beni üzen kıran insanlara karşı hiçbir zaman kin ve nefretle hareket etmedim. Bu süreçte kendime ve çevreme faydalı olmaya çalıştım.
Yeni hobileri açacak olursak, nedir bu uğraşlarınız?
Dedim ya, siyasetten uzaklaşınca kendime daha çok vakit ayırdım. O zamanlarda edindiğim en güzel şeylerden biride kendime ait bir hobi bahçesi oluşturmak oldu. Bu bahçenin içerisinde, Kazlar, tavuklar, horozlar, kediler, köpekler, birbirinden güzel çiçekler var. Doğa ile iç içe yaşayan biri olarak her gün onlara vakit ayırıp beslemek ve onların bakımıyla ilgilenmek benim inanılmaz hoşuma gidiyor. Adeta benim için hayat koşturmacasından bir kaçış noktası haline geldi. Bu sayede stresimi de atmış oluyorum. Hayvanlarımı çok seviyorum ve bu sevgiyi çocuklarıma da aşılıyorum.
Neden DSP?
Öncelikle şunu söyleyeyim, toplumumuzda olan sağcı, solcu gibi bizi ayrıştıran söylemlerin tümüne karşıyım. Bence siyasetin merkezinde insan olmalı, bu zamana kadarda biz insan odaklı siyaset yapmaya çalıştık. DSP çatısı altında seçime girdiğimiz kadroya baktığımızda, başkan adayımız geçmişte başkanlık yapmış biriydi. Diğer meclis üyesi aday arkadaşlarımız hepsi değişik parti ve görüşlerden gelmişlerdi. Bir nevi, insanların ortak ittifakı olabilecek bir kadro olarak gördük. Bir de benim anlayışımda şu vardır; bir şeyleri değiştirme hakkı, fırsatı insanlara veriliyorsa, ben bu görevden kaçarsam kendimde bir vebal hissederim. Bu vebale girmek istemedim. Biz yola insanlara hizmet etmek için çıkalım, nasip olursa olur. Olmuyorsa hayırlısıdır deriz diye yola çıktık. Bu şekilde yeniden siyasete girmiş olduk.
Sizin gözünüzden Aksu nasıl bir yer?
Aksu’muz bulunduğu konum olarak birçok şeyi içerisinde barındırıyor. Denize yakın, havalimanına yakın, merkeze yakın, tarımın, turizmin, tarihin ve ticaretin hepsinin bir arada olduğu çok güzel bir ilçe. Doğal güzellikleriyle yaşanılabilecek çok güzel bir yer.
Bu güzellikler içerisinde sizce Aksu hak ettiği hizmeti alıyor mu?
Aksu’muz maalesef hak ettiği hizmetleri alamıyor. Öncelikle Aksu, 2008’den beri gelen bir birleşmiş belde olmanın ve hemşericilik bağının, ortak aidat duygusunun hissedilmediği bir bölge. Aksu’nun en öncelikli problemlerinden biri, imar problemi. Planların yapılması gerekiyor. Bunlar planlanırken de kısa vadeli değil, uzun vadeli planlar yapılması gerekiyor. Şehrin imar planının bütün olarak ele alınması gerekiyor. Yaşanılabilir, sosyal anlamda bir belediyecilik örneği şu ana kadar maalesef göremedik. Özellikle kültür, sanat faaliyetlerinde herhangi bir şey göremedik. Daha birçok sorun sayabilirim. Sözün özü, Bizim yöneticilerimizin ufkunun geniş olması gerekiyor. Bahane değil çözüm üretmesi, görevde kaldığı süre zarfında ben Aksu’ya daha iyi ne yapabilirimi kovalaması gerekiyor. Bu makamlara talip olan kişilerin öncelikle milletin derdiyle hemhal olması, derdiyle dertlenmesi gerekiyor. Bu aday olan insanlar liyakat ehlimi, vizyon sahibi mi bunlara bakmamız gerekiyor. Bunun yanında, vatandaşımızda artık takım tutar gibi parti tutmamalılar. Hangi partiden çıkarsa çıksın her adayın profillerine, CV’lerine bakmalılar. Buna göre kararlarını vermeliler. Şunun farkına varmalıyız. Seçilen adayların aldığı ve alacak oldukları kararlar bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini direk etkiliyor. Geldiğimiz noktada, karınca kararınca herkes bir şeyler yapmıştır, yapmaya da çalışıyordur. Ama diğer ilçelerle kıyaslandığı zaman maalesef aynı gelişimi ben Aksu’da göremiyorum.
Aksu ile ilgili hayalleriniz nelerdir?
Aksu ile ilgili çok güzel hayallerimiz var. Her şeyden önce Aksu’yu yaşanabilir bir kent haline dönüştürmek. Yaşanabilir bir kent nedir? Asli görevlerini yaparken bu yaptıklarını da lütuf gibi halka sunan bir idari yönetim tasarruf etmiyorum. Ben asfalt yaptım, ben park yaptım, ben köprü yaptım. Bunlar zaten bir belediye başkanının yapması gereken asli görevleridir. Belediye başkanları halkın hizmetkârlarıdır. Bunun yanında insanların yaşamını kolaylaştırmak için neler yapıyorsunuz, bu kente neler katıyorsunuz, ben bunlara bakarım. Halkın yaşamını kolaylaştıracak adımlar atılması gerekiyor. Yaşam alanları oluşturmak gerekiyor. 3-5 tane plastik alet koyuyorsun park yaptık diyorlar. Park öyle olmaz. Park yaptığın zaman, büyük bir alanda park yaparsın. İçerisinde yürüyüş alanları, kamelyalar olur. Yeşillendirirsin, havuz yaparsın. En basitinden park budur.
Aile reisi ve baba olarak kendinizi tanımlar mısınız?
Kesinlikle aileme elimden geldiğince fazla vakit ayırmaya çalışıyorum. Ben 2014’ten sonra zaten bu durumun açıklığını hissettim. O dönemlerde ailemle yeteri kadar zaman geçirememiştim. Artık planlarımı onlara birlikte mümkün olduğunca nasıl daha çok zaman geçirebilirim diye kuruyorum. Her gün akşam evimde ailemle aynı sofrada buluşmayı çok seviyorum. Çocuklarıma örnek bir baba olmak istiyorum.
Beni ailem merhametli ve vicdan sahibi biri olarak yetiştirdi. Ben de çocuklarımı öyle yetiştirmeye çabalıyorum. Topluma faydalı birer birey olmaları için çalışırken örnek bir baba olmak için uğraşıyorum. Eşimle beraber kendi yaşantımızda yaptıklarımızla onlara örnek olmaya çalışıyoruz. Tüm gayemiz Vatanına milletine hayırlı, vicdan sahibi birer evlat olsunlar. Bunun için uğraşıyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Toplum olarak bizim artık sorgulayan düşünen bir toplum olmamız gerekiyor. Geleceğini etkileyecek kişileri seçerken daha dikkatli karar vermelerini istiyorum. Yerel idarelerde, devletten daha çok şey istesinler ve bunların takipçisi olsunlar.