Havalar soğuk. Bir türlü ısınmadı bu sene.
Bahar geldi, gelmedi.
İçimiz gibi, yaşadıklarımız gibi, soğuk hava.
2020 tüm olumsuzlukları ile ayakbastı dünyamıza. Öyle ki daha gelir gelmez dert, bela eksik olmadı önce depremle sarsıldık. Ardından çığ felaketi ve İdlib’de 33 askerimiz şehit oldu.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, şimdi de yavaş yavaş yayılarak dünyamızı ele geçiren adına küresel dediğimiz bu virüs. Hepimiz nasibimizi alıyoruz bundan. Dünyamız buna hazır değildi. İnsanlık hazır değildi. Çünkü yaşananlar dünyamızı evde, sınıfta bıraktı.
Evde kaldık!
Virüsle ilgili o kadar çok bilgi var ki. Hangisi doğru, hangisi yanıltıcı bilemiyoruz. Bu konuda yıllar önce yazılmış kitaplardan tutunda, çekilmiş filmlere şahit oluyoruz. Bilim adamları bunun grip benzeri bir virüs olduğunu ve iyileşme oranının yüzde 80 olduğunu ifade ederken dünya ölümlerle kırılıyor. Bunun bir biyolojik savaş olduğunu dile getirirken en sonunda iş, içilen yarasa çorbasına kalıyor.
Öyle ki! Bilgi, teknoloji, insansız hava-kara aracı üreten uzay çağı, bir canın nefesine soluk olamıyor. Yaşadığımız çaresizliğin adı yok. Toplum ve insan psikolojisi alt üst.
60 yaş ve üzeri ana- baba, teyze ve amcalarımız tek tek yaprak dökümü gibi ayrılıyorlar aramızdan. Giderken tarih, bilim, kültür, sanat birikimlerini de tecrübelerini de beraberlerinde götürüyorlar. Elini öptüğümüz, hayır dualarını aldığımız, yol- yordam öğrendiğimiz canlar tek tek veda ediyor hepimize. Uzaktan ve usulca…
Geriye ne mi kalıyor. Kocaman bir yalnızlık!
Bundan sonrası ne olur iyi- kötü tahmin etmeye çalışıyorum.
Teknoloji oyuncakları ile yalnızlaştırılmış insan, iyice yalnız hale gelecek belki de! Sosyal mesafe ile sosyal alanlarımız da daralacak. Apartman komşularımızı tanımıyorduk, bundan sonra hiç tanımak istemeyeceğiz. Hastaya, yaşlıya el uzatmak virüs kapmak anlamına gelecek, robotlar yaşamımıza daha fazla girecek. Yada biz robot gibi yaşayıp gideceğiz. Uzaktan ve kontrollü.
İş dünyasında hepimiz dükkân kapattık. Ekonominin ufku gözükmüyor bile. İşten çıkarılan işçiler, çaresizce işverenin gözünün içine bakıyor. İş durunca hayat duruyor. Evde kaynayan ocak duruyor, çocukların neşesi duruyor. Neyse ki! Halkımızdan destek istendi de onunla ayakta kalmaya çalışacağız. Bundan sonra işsizlik daha da artabilir diyor uzmanlar! Bu virüs, gösterdi ki dijital alanda iş yapanlar, üretim yapan firmalar ayakta kaldı. İnsan odaklı iş dünyası dibe vurdu. İş ve ekonomi dünyası bundan böyle ayakta kalmak için dijital çalışma sisteme doğru daha fazla yol alabilir.
Ya yaşantımızda bunlar olur yada bu virüs yayılacağı kadar yayılır, evrimini tamamlar ve her şey unutulur ve eski halimize döneriz.
Yenidünya bize şunu mu fısıldıyor; Az ye, az tüket, az insanla görüş, sağda solda zaman kaybetmek yerine çalışmaya, üretmeye ve okumaya yönel…