Ülkemizde salgının seyrine baktığımızda alınması zorunlu tedbirler olduğu, bu tedbirlerde geç kalındığı çok açık. Neden bu haldeyiz, diye sorular akla geliyor elbette. Sorumlusu kimler? Herkes kafasına göre, hatta ne acı ki oy verdiği partiye, ekonomik çıkarına göre yanıt bulmaya çalışacak. O yüzden geçiyorum bu soruları.
Tam kapanma kararı verilirken akla gelebilecek ilk sorun ise, bu süre zarfında zaten geçimini zar zor sağlayan, günlük kazancıyla tencere kaynatmaya çalışan insanların, kazanmadığı halde vergi, sigorta primi vb gibi zaten ödemekte zorluk çekilen gider kalemleri olan insanların yaşayacakları zorluklar olması gerekir. Sosyal-hukuk devletinin alması zorunlu tedbirlerdir bunlar. Yani en azından bu umulur.
Ama baktığımızda tartışılan ise, alkol satışı yasağı. Bu yasak salgını önleme amaçlı mı, yoksa farklı nedenleri mi var? Bu soruya herkesin cevabı kendine göredir. Kimi anlamsız bulurken, kimine göre de ramazan ayında zaten günahtır, ha içmeyiversinler. Hatta zıkkım olsun diyen o kadar çoktur ki.
Sonuca varılmayacak bir konu. Ama kesin olan bir şey var ki, hükümetler insanların ahiretini kurtarmak için değil, dünyasını güzelleştirmek için seçilir. Ayrım gözetmeksizin herkesin hem de.
Bizdeki durumun ne olduğunu ise başınızı iki elinizin arasına alarak mı, şapkanızı önünüze koyarak düşüneceğiniz size kalmış. Ama lütfen azıcık düşünün. Azıcık vicdanınıza sorun. Hâlâ kaldıysa. Çünkü "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" Bizim bu duruma gelmemizde hiç mi suçumuz yok?