Havva Vural ( Dohan)’ın avukatı, bana noter taktikli bir ihtarname göndermiş. Gönderdiği ihtarnamede, “Gazetenizin 4 Aralık 2020 tarihli 459 sayılı nüshasının 3’üncü sayfasında yayınlanan “Çöp olan paralar ile Koçyiğit ve Dohan gerçeği” başlıklı gerçek dışı yazı müvekkilimiz Havva Dohan (Vural)’ haksız ve doğru olmayan bilgilerle zan altında bırakmıştır” ifadesine yer vermiş.
Akabinde, “Müvekkilimizin belediye ile yapmış olduğu sözleşmelerin her birinin faturası mevcuttur” eklemesini yapan Avukat bey, cevap ve düzeltme metni kısmında ise, “Manşette yazılmış olan yazıda Havva Dohan’ın kapalı kapılar ardından Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit’le görüştüğü ve bu görüşme sayesinde Havva Vural’a ayrıcalık muamele yapıldığı yönünde yapılmış olan haber gerçek dışı haber niteliğindedir. Sayın Havva Vural’ın şeref ve haysiyetini zedeleyici aynı zamanda kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıyan, gerçek dışı bir haberdir. Benzer haberlerin devamı durumunda ilgililer hakkında yasal yollara başvuracağız” şeklinde bizleri suçlamış.
Öncelikle bu açıklamaları hayretler içerisinde okuduğumu belirtmek isterim. Bugüne kadar yazdığımız hiçbir haberde kişilerin, kişilik haklarını ayaklar altına alacak bir adımda bulunmadım. Belgeli delilli yazdığım haberlerde dahi, habere konu olan kişilere söz hakkı verdim. Daha da olmadı, insanız, hatta yapabiliriz düşüncesiyle, yine habere konu olan kişilerin yasal haklarının olduğunu, her platformda dile getirdim. Önce insan olmam hasebiyle, sonra mesleğime duyduğum saygıdan dolayı, meslek yaşantım buyunca bu kısaslara hep dikkat etmişimdir. Kaldı ki mevzu insan şerefi ve hassasiyetiyse, ilkelere bağlılığım misli misli artmıştır. O yüzden kimse aba altından sopa göstererek, benim en hassas olduğum konuda ayar vermeyi düşünmesin.
Gelelim Havva Hanım’a. Hanımefendiyi şahsen tanımam bilmem. Bir kere bile görmüşlüğüm yoktur. Tesadüfen yolda karşılaşsam, tanımadığımdan dolayı sıradan bir bireyden farkı yoktur. Kaç yaşındadır, hobileri ve fobileri nelerdir? Aile yaşantısı nasıldır? Sosyal yaşantısı hangi düzeydedir? Hangi sofralarda oturur kalkar? İkamet ettiği yer neresidir? Medeni durumu nedir? Bu ve buna benzer soruların cevabını, inanın bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum.
Şimdi haklı olarak bu kadar bilmezliğin içerisinde, Hava Dohan hanımefendinin adı nasıl gazete sayfasında yer aldığını soruyorsunuzdur?
İlk olarak Havva Dohan, eski Kaymakamlık Binası önünde yerleştirilen şerit ayırtıcı delinatörle ve okullar bölgesinde ki tepeye yerleştirilen led aydınlatmalı tabela ile gündeme geldi. Ayrıca, bu iddiayı ortaya atan bizler değiliz. İddianın sahibi İYİ Parti Meclis Ramazan Özen.
Özen’in konuyla ilgili yaptığı açıklama, gazetemizde yer aldı. Aynı alana 2 kere delinatör yerleştirildiğini ifade eden Özen, fahiş fiyatlarla kabarık faturaların kesildiğini ileri sürmüştü. Ayrıca bu açıklamanın içerisine Let aydınlatmalı tabelayı eklemişti. Kentin yönetimine talip olan ve ayrıca o kadroda yer alan birinin yaptığı açıklama, dünyanın neresine giderseniz gidin bir haber değeri vardır. Bu açıklamanın üzerinden nerdeyse 3 yıla yakın bir zaman dilimi geçmesine rağmen, ne Havva Hanım’dan, nede kendisine Avukat olarak tayin ettiği kişiden bir açıklama gelmedi. Ayrıca biz, Özen’in işaret ettiği Havva Hanım’ın, bu işleri firması aracılığıyla yaptığını teyit ettikten sonra haberleştirdik. İşin fahiş fiyatlarla yapılıp faturalandırıldığını ben bilecek değilim. İddia sahibi ortada. Yalan bir beyan varsa neden iddiaya muhatap olan kişi, yani Havva Dohan Hanım, bugüne kadar her hangi bir suç duyurusunda bulunmadı? Bunu sormak ta benim en doğal hakkım olsa gerek.
Gelelim kapalı kapılar ardında Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit ile yapılan görüşmeye. Bu iddiayı yine ortaya atan ben değilim. Aksu eski Belediye Başkanı İsa Yıldırım, yaklaşık olarak 2 yıl önce kendi sosyal medya sayfasında Havva Dohan’ın Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit’in makam odasında, kapı kilitlenmiş şekilde, saatlerce içeride kaldıklarını dile getirmişti. Sert eleştirilerde bulunan Yıldırım, hizmet almak için gelen vatandaşın kap önünde saatlerde bekletildiğini de ileri sürmüştü.
Deminde ifade ettiğim gibi ifadeler Yıldırım’ın kamuoyuna açık olan sosyal medya sayfasında yayınlanmıştı. Yani 2-3 kişinin kendi arasında dedikodu mahiyetli yapılan konuşmalar değil. Kaldı ki iddiada bulunan kişi eski bir belediye başkanı. Tüm bana rağmen paylaşımdan sonra Yıldırım’ı aradım, ciddi bir iddiayı ortaya attığının altını çizerek, bununla ilgili belgesinin olup olmadığını sordum. Kendisi de Belediye’nin kamera kayıtlarının ortada olduğunu, ayrıca bekleyen vatandaşların beyanları ile olaydan rahatsızlıkları olan personelin olduğunu dile getirmişti. Bu paylaşımı bilinçli olarak ortaya attığına da vurgu yapan Yıldırım, “İstiyorum ki bununla ilgili bir dava açılsın. Çarşaf çarşaf belgeleri ortaya koyarım” demişti. Yine açıklamalarla sınırlı kalmamış, belediye kulislerini aralamış, yaptığımız görüşmelerde Yıldırım’ın beyanları doğrulayan detaylarla karşılaştığımız için kulis köşesinde bu paylaşıma yer vermiştik. Yine haklı olarak sormak isterim 2 yıldır, neden bununla ilgili bir adım atılmadı. Çünkü; ortaya atılan iddialar yenilir yutulur cinsten değil.
Detaylar bu şekildeyken, peki bizler köşe yazımızda neler yazmışız. Yani, “Çöp olan paralar ile Koçyiğit ve Dohan gerçeği” başlıklı köşe yazısında Hava Hanım’la ilgili hangi konulara dikkat çekmişiz.
Dohan’ın, Aksu Belediyesi’yle iş yapan bir iş insanı olduğunu ifade etmişsiz. Bunu Avukat Bey’de bize gönderdiği noter tasdikli düzeltme metninde onaylıyor. Diğer detaylar ise, Özen ve Yıldırım’ın ileri sürdükleri iddialarla ilgili hatırlatmalar. Ayrıca bu iddialarla ilgili Havva Hanım tarafından bu güne kadar herhangi bir açıklamanın yapılmadığının altını çizmişiz. Yani kendimizin dile getirdiği hiçbir iddia yok. Ortada bir suç varsa iddia sahipleri ortada. Neden iddia sahipleriyle ilgili bugüne kadar bir adım atılmıyor. Yoksa bilmediğimiz bir durum mu var. İddia da bulunmak serbestte, ortaya atılan bir iddiayı gazetecinin yazması mı suç?