Geçen hafta haber merkezi olarak prensip kararı aldık. Aksu Belediyesiyle ilgili olumsuzluk içeren hiçbir habere yer vermeyeceğiz, diye…
Hatta o kadar ileri gittik ki, toplantı esnasında ekip arkadaşlarımızın, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından istifası istenen AK Partili Belediye başkanlarını hatırlatarak, “Aynı karar Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’le ilgili alınırsa, kararımız değişmeyecek mi?” şekinde sormuş oldukları soruya bile verdiğimiz yanıt, “kesinlikle değişmeyecek” yönündeydi.
Ama gelin görün ki, evdeki hesap, her zaman çarşı hesabına uymuyor.
Nedenine gelince…
Bilindiği üzere geçen hafta, ‘Alkışlanacak başarı’ başlıklı bir köşe yazısını yazmıştım. Bu yazıda, iki AK Partili belediyenin 2016 yılında hedefledikleri tahmini bütçelerini tutturma oranlarını ele almıştım. Bu belediyelerden biri olan Kepez Belediyesi’nin bütçesini tutturmakla kalmayıp, 30 milyon lira bütçe fazlası verdiğini ifade etmiştim.
Aksu Belediyesi’nin ise belirlediği 67 milyon TL’ bütçeden, yüzde 44 açık verdiğini, yani tamı tamına 30 milyon TL açık verdiğinin altını çizmiştim.
İşte bu yazıma, Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin, sosyal medya aracılığıyla, “Biz kimseyle yarışmıyoruz. Yeni bir ilçeyiz, Kepez’in gelirleri çok fazla” şeklinde evlere şenlik bir yanıt verince, doğal olarak bana da, “O yazıda yarışımı çıkardın” deme hakkı doğdu.
Şimdi Sayın Şahin’in anlaması için bir kez daha anlatacağım.
Evet, Sayın başkan öncelikle şunu belirtmek isterim; Bizim, kimseyi yarış maratonuna sokma gibi düşüncemiz yok. Bir bakkal dükkânını düşünün, aldığı ve sattığı ürün bellidir. Aynı zamanda kar marjları ile beraber giderleri de bellidir. Ayakta kalabilmek için bir hesap yapmak zorunda. Yani sınırlı bütçe ile hareket ettiğinden dolayı bir yıl boyunca gelir ve giderlerini muhasebeleştirmek zorunda. Kimse o bakkal dükkânından milyon dolarlık bir bütçe beklemez. Ama ayakta kalabilme adına, kıt bütçesi içerisinde olan gelir ve gider hesaplarını denkleştirmek zorunda.
Hal böyle olunca da, bizler o yazıda, ‘Kepez Belediyesi’nin tahmini bütçesi 300 milyon TL. Neden sizin bütçeniz 310 milyon TL değil?’ ibaresini kullanmadık ki.
Anlatmak istediğim bakkal dükkanı misali; Emlak ve vergi gelirleriniz ile İller Bankası gelirleriniz belli. Artı olarak, farklı kalem gelirlerini de işin içerisine katarak, sizin onayınızla 2016 yılı tahmini bütçeyi 67 milyon TL olarak öngörülmüş. Ama gelinen süreçte bunun 37 milyon TL’sini tutturabilmişsiniz. Yani tahmini bütçeden yüzde 44 açık vermişsiniz. Rakamsal olarak verilen açık 30 milyon TL. Bunun yarış veya farklı bir şeyle izahı olamaz.
Geçen hafta hesap uzmanının bu tabloya verdiği yanıt gibi, bu fark herhangi bir özel sektörde olmuş olsaydı, o özel sektör iflas etmiş olurdu. Hemen başındaki Genel müdür ile muhasebe müdürü işten kovulurdu. Yeni bir düzenlemeye gidilirdi.
Bu tabloyu bırakın sizin gibi tahsili yüksek birine sormayı, sıradan birine sorulmuş olsaydı bile, sizin verdiğiniz, “Kimseyle yarışmıyoruz” yanıtını vermez, vereceği tek yanıt, “Felaket” olurdu.
Ayrıca siz eczacısınız, Eczacılık fakültesini kazanmak bir sayısal zeka gerektirir. Mezun olduğunuzdan dolayı bu zeka sizde mevcuttur. Tablo bu kadar açıkken, neye dayanarak böyle bir yanıtı verdiğinizi inanın ne ben, nede kamuoyu anlamış değil. Burada amacım sizi körü körüne eleştirmek değil. Dostane uyarılarda bulunmak.
Başka bir konu da, Antalya 2’inci İdare Mahkemesi’nin Kemerağzı Pazaryeri ihalesiyle ilgili verdiği karar. Kararda “Açıklık ve rekabet koşulları sağlanmadan yapılan kiralama ihalesinde ve bu ihalenin dayanağı belediye encümen kararında hukuki dayanak bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi. Bu ifadeleri kendi hukukçunuza sordunuz mu. Malum Belediye bünyesinde Hukuk servisi var. Böyle hukuksal terime de mantıklı yanıt verecek tek merci, hukuk servisidir. Neye dayanarak hala,” Pazar yerinde bir sorun yok” dersiniz?
Bakın ben hukuk adamı değilim. Ama uzmanlık gerektirecek bir yazı kaleme alındığında her zaman işin uzmanına sorarım, hatta birden fazla uzmandan görüş alırım.
Mahkeme kararı elime ulaşır ulaşmaz, yine işin uzmanı olan hukuk adamlarına sordum.
Bahsi geçen Pazar yeri alanı ile ilgili herhangi bir imar planının olmadığının altını çizen hukuk adamları, “ Bu alan boş bir arazi olarak verilmiş. Boş bir alana bir yapının inşa edilmesi için, gerekli izinlerin alınması gerekiyor. Bu izinlerin alınması içinde o alanın imar planının olması gerekiyor. Bunların hiçbiri olmadığı için, yapılan her çalışma kaçak statüsündedir. Kaçak olan bir alanı mahkeme kararına gerek kalmadan, Belediye Başkanı ve yönetimi yıkmakla sorumludur. Aksi taktirde suç işlemiş olur” yanıtını verdiler.
Eminim hukuk danışmanınıza sormuş olsaydınız, alacağınız yanıt bu olacaktı.
Şimdi ifadeler bu kadar açık ve net iken, söyleyin Allah aşkına biz neyi karıştırıyoruz.
Yapılan Asfalt ihalesi’nde olduğu gibi, kamuyu zarara uğrattığınızdan dolayı, yüce Türk Yargısının bir üst mahkeme yolu kapatarak verdiği “yürütmeyi durdurma kararını” haber olarak verdiğimiz için mi, ortalığı karıştıran oluyoruz?
Yoksa zoraki 50 bin TL bağış istediğiniz iş adamına, bağış vermediğinden dolayı gönderdiğiniz zabıtalar ve sonrası işadamının olayı Antalya milletvekilleri Sayın Samani ve Köse’ye kadar intikal etmesiyle ortaya çıkan haberimiz mi ortalığı karıştırıyor.
Evet, Sayın Başkan bir kez daha altını çiziyorum. Bizim ortalığı karıştırma gibi bir düşüncemiz yok. Biz kamu menfaatlerini her şeyin üstünde tutan bir kurumuz. Bize hoş olmayan yakıştırmalarda bulunacağınıza, kendinizi bir süzgeçten geçirin. Sizi bataklığa sürükleyen akıl hocalarınızı değil de, uzmanların ve yasaların sesine kulak verin. Bakın neler değişiyor.
Sayın yazar gazeticilik yapıyorsunuz galiba ???? Türkiyede yeni bir parti kuruldu ayın 25'de ancak tek bir kelime yok işiniz gücünüz tırı ve mırı......!!!!!