Okullar tatile girdi. Karne töreni için gittiğimiz bir okulda öğrencilerin yarısı Suriyeli çocuklar. Küçük yaşlarına rağmen çoğunun başı kapalı. 8-9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerini söylüyorlar. Hemen hepsi daha bebekken geldikleri için Türkçeyi anadili gibi konuşuyorlar.
Çocuk yaşlarına rağmen hepsi buruk, biraz da boyunları bükük. Bugün ülkelerin de barış ilan edilse bir gün dahi kalmak istemeyecekler. O çocuk gözlerinde bunu gördüm.
O kadar ittik, kaktık ki onları. Hor gördük, kendimiz bir şeymiş gibi aşağıladık. Çoğumuz istemedi onları. Gidin ülkenize, ne işiniz var burada dedi!
Tamam, içlerinde aykırı olanlar var ama hepsi öyle mi?
Elbette ki değil.
Geçen Suriyeli bir inşaat ustasıyla ayaküstü iki kelam ettik. Gayet işini düzgün yapan efendi bir adam. Bu şehre emin olun kattığı değer çok fazla. İşinde, gücünde, çalışan ailesini geçindiren bir baba. ‘Ülkemde barış ilan edildiği gün hemen döneceğim’ dedi.
Tarım alanında kime gitsen Suriyeli aile çalıştırıyor. İşverenler memnun olduğu kadar, ülkelerine dönecekler diye de endişeli.
Bunu neden yazdım. Tanımadan, anlamadan insanlara düşman olduğumuzun farkına vardım. Onun için yazdım.
Bu insanlar, baba, anne veya çocuk onun için yazdım.
Senin, benim gibi bir insan onun için yazdım!
Bırakın dışardan geleni ötelemeyi, aynı ülkenin insanları olarak memleket ayrımı yapıp birbirimizi saçma bir şekilde üzüyoruz. Onun için yazdım!
Güzel ve anlamlı yazınız için teşekkürler. Bizde suriyeli eleman çalıştırıyoruz çalışkan ve dürüstler.