"Ooo portakalı soydum..." bu tekerlemeyi pek çoğumuz biliyoruz. Çocuklar bir konuda karar veremediklerinde, oyunda ebe seçerken genellikle tekerleme ve sayışmalara baş vururlar. Herkes de şansına razı olur.
Konumuz çocuklar evet, ama bu defa kararsızlık yaşayan biz yetişkinleriz. Çocukların geleceği, hatta üzülerek söylüyorum, sağlığı ve güvenliği ile ilgili kararsızlık yaşıyoruz. Okulları açalım mı, açmayalım mı?
Öncelikle belirtmek isterim ki, bir eğitimci olarak, eğitimin yüz yüze yapılmasından yanayım. Geçtiğimiz dönemde iyi niyetten şüphe duymamakla birlikte "uzaktan eğitim" yöntemi başarısızlıkla sonuçlandı. Bu nedenle eğitimin yüz yüze olması gereği ve önemi, hem eğitimciler hem veliler hem de öğrenciler tarafından anlaşılmıştır diye düşünüyorum.
Ancak, ortada ciddi bir tehlikenin olduğunu görmezden gelerek, bu iş uzaktan olmuyor, haydi okulları açalım, diyecek de değilim. Tehlikeyi görüyorum.
Tehlikeye karşı doğru önlemlerin alınabilmesi, ancak o tehlike hakkında doğru bilgilenmekle mümkündür. Toplum olarak "Covid 19" nedir, tehlikeleri nelerdir, nasıl korunuruz, olası enfekte durumunda neler yapmalıyız... daha pek çok sorunun doğru yanıtlarını biliyor muyuz? "Maske, mesafe, hijyen" korunmak için yeterli midir? Yoksa bu cümle topu taca atmak, yönetici olarak yerine getiremediğimiz sorumluluklarımızı unutturma, yükü toplumun sırtına yıkma çabası mıdır?
Sağlık Bakanlığının, özellikle sağlık emekçilerinin iyi niyetli çabalarını takdir etmekle birlikte, her gün açıklanan verilerin doğruluğu hakkında ciddi şüphe ve endişe yaşanmaktadır. Ama tehlikeyi doğru anlamazsak, doğru tedbir almamız mümkün değil ki. Eğer şüpheler haklıysa lütfen bizleri doğru bilgilendiriniz.
Geçtiğimiz günlerde delinin birisi kuyuya bir taş atmış. "Öğretmenler yattığı yerden maaş almaya alıştığı için, coronayı bahane ederek, okulların açılmasını istemiyorlar." Bu cümleye bakınca hemen şu söz geldi aklıma. "Önce lafa bakarım laf mı diye, sonra söyleyene bakarım, adam mı diye" Bir kere lafı laf değil. Adını da buraya yazmaya değer görmediğimize göre söyleyen de... Siz önce öğretmenlerin okullar açıkken gercekten hakettiklerini ödüyor musunuz ki, "yan gelip yatarken" para ödeyesiniz. Neyse bu şahsa eğitim emekçilerinin sendikaları gerekli cevapları zaten verdiler.
Biz eğitimciler başta da söylediğim gibi yüz yüze eğitimden yanayız. Eminim öğrenciler de okullarını özlediler. Veliler de dört gözle okulların açılmasını bekliyorlar. Tabi ki uygun ortamın sağlanması koşuluyla. Okullarda uyulması gereken kriterler net olarak belirtilmeli, her türlü olası senaryolara karşı uygulanacak eylem planları açıklanmalıdır. Belirtilen kriterlere uyulmadığı, gerekli hazırlıkların yapılmadığı, tedbirlerin alınmadığı durumlarda, sorumlulara karşı (Bu bakan da olsa) ciddi yaptırımlar uygulanacağının inandırıcı bir şekilde ortaya konulması gerekir.
Sayın yetkililer sizce okulların açılması için gerekli koşullar sağlandı mı? Açtığınız takdirde en kötü senaryolara karşı eylem planlarınız hazır mı? Bunları kamuoyuna açıklamayı düşünüyor musunuz? Yoksa o adını anmaya değer görmediğimiz şahıs gibi, kararları "tamamen duygusal" olarak alacak, topu taca atmaya, yükü öğretmenlere ve topluma yüklemeye devam mı edeceksiniz?
Buradan kuzularıma da seslenmek isterim. "Biz öğretmenler sizleri çok seviyoruz. Gerçekten çok özledik. En sağlıklı koşullarda, size ve okullarımıza kavuşmayı çok istiyoruz." Ama okulların açılması ile ilgili kararın sayışma ve tekerlemeyle veya "tamamen duygusal" nedenlerle verilmesini istemiyoruz.