Günlerdir CHP Belediye başkanlarının birinci derece yakınlarının, belediyelerde ve şirketlerinde çalıştırıldığı, kamuoyunu meşgul ediyor. Bununla ilgili kamuoyunda tepkiler giderek büyüyor.
Bu konudaki tepkileri 'haklı tepki ‘olarak niteleyen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP olarak bu konuda tavizsiz olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. CHP'nin bu konuda yanlış yapan bir belediye başkanı ki yanlıştır savunmadık, savunmayacağız, arkasında durmayacağız, hatadan döndüler" şeklinde açıklamalarda bulunmuş. Bu yanlışlığın önüne geçilmesi için yasa teklifi hazırlayacaklarını ifade etmişti. Ardından AK Partili belediyelere de göndermede bulunan Özel, Bursa ve Trabzon belediyelerinden örnekler vererek, Ak Parti’den bu konuda bir ses çıkmadığını ifade etmişti.
Bu açıklamalardan da anlaşılıyor ki, ortada bir yanlış var. Peki, nedir bu yanlış?
Seçimlerde vatandaşın kapısını ısrarla aralayarak kendileri için oy isteyen siyasetçilerimiz, seçildikten sonra vatandaşın derdiyle dertleneceklerine, kendi bireysel menfaatleri için çaba harcadıkları ve vatandaşın derdini hiç te umursamadıkları gerçeğinin göstergesi.
Oysaki seçim sahnesine çıkan hiçbir siyasetçi, vatandaşlara, “Beni seçtiğiniz de birinci derece yakınımı işe alacağım. 5 yıl boyunca bir daha sizlerin kapsını çalmayacağım. Belediye adına gerçekleştirilen hizmet ihalelerinde, öncelikle kendi cebimi ve bireysel menfaatimi düşüneceğim. Bu ihalelerde cebime ne kadar yansımanın olacağını hesaplayacağım. Önemli olan cüzdanımın kabarıklığı. Sizin çocuklarınızın işsiz kalması pekte umurumda değil. Vb” açıklamalarda bulunarak oy istemiyordur.
O sahneye çıkan her siyasetçi, vatandaşa çeşitli vaatlerde bulunarak oy istiyor. Hem de, başta iş olmak üzere, bin bir türlü vaatti sıralayarak. Bunların içerisinde milletvekilinden tutunda, belediye başkan adayı, meclis üyesi adayları İl ve İlçe başkanlarına kadar, birçok siyasetçi, seçmene aynı vaatlerde bulunuyor. Peki, seçildikten sonra uygulama aynı mı? Kesinlikle hayır.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Nefes aldığımız Aksu’dan örnek verecek olursak. 31 Mart yerel seçimlerinden bu yana Halil Şahin yönetiminde ki AK Partili belediyede 12 kişinin işe alındığı ifade ediliyor. Bu işe alınanların hemen hepsi, Cumhur ittifakının başkanları ve meclis üyelerinin birinci derece de tanıdıkları. Kimisinin yeğeni, kimisinin eşi, kimisinin damadı, kimisinin kardeşi.
Şahin’in 2014-2019 yılları arasındaki yönetiminde de bu gibi benzerlikler yaşandı. O dönem de göreve gelinir gelinmez, başta Başkan Halil Şahin olmak üzere, birçok meclis üyesi birinci derece yakınını işe alarak başladı. Yani vatandaşın kalesine birinci dakikada gol atıldı.
Oysaki seçim yarışına çıkan bu siyasetçilerimizin hiç biri, vatandaştan oy isterken, öncelikle kendi yakınlarımızı işe alacağız söylemlerinde bulunmadı. Geçmiş yönetimlerde gerçekleşen yanlışlıların tekrar edilmeyeceği ve adil davranılacağı ifade edildi.
Bizler o dönemde yapılanların yanlış olduğunu her seferinde açık yüreklilikle deklare ettik. Şimdi de aynı haykırışı yapıyoruz. Yanlış her zaman için yanlıştır. Her seferinde dile getiriz, amacımız kuru kurya eleştir yapmak değil. Tüm amacımız kamunun malının hoyratça harcanmasına karşı çıkmak. Vatandaşlara adil bir şekilde hizmetin dağıtılması. Yöneticilerin görevleri gerçekten ihtiyacı olana sonuna kadar kapısını aralamalı. Dün de bireysel menfaatlerin karşısındaydık, bugünde ve yarında öyle kalacağız.