21 yıl geçti. Peki neler yapıldı?
1999 yılında 16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti. 45 saniye süren bu depremde çok sayıda can ve mal kaybı yaşandı. Üzerinden 21 yıl geçti. Bu süreçte neler yapıldı? Antalya’da olabilecek olası bir depremde bizleri neler bekliyor? İşte bu soruya Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Bizi büyük bir felaket bekliyor” yanıtını verdi.
İş işten geçtikten sonra…
Antalya’nın yerleşiminin yüzde 70’inin travertenler üzerinde olduğunu hatırlatan Çeltik, “Bu zamana kadar yapılan uyarıların hiç biri dikkate alınmadı. Yerel yöneticilerimiz günü kurtarmaya yönelik çalışmalar içerisinde. İşin ne kadar ciddi olduğunun farkında değiller. Denetimler yetersiz. Yeterli derece de kontroller yapılmıyor. Ruhsat verilemeyecek alanlara imar planı değişikliğiyle izinler veriliyor. Bu yerlerde inşaatlar yükseliyor. İş işten geçtikten sonra timsah gözyaşları dökmenin kimseye faydası olmaz” şeklinde konuştu.
Kontroller yetersiz
olası felaketin önlenmesi için ciddi çözümler ve tespitlerin yapılması gerektiğinin de altını çizen Çeltik, “Bizimle temasa geçen, önerilerimizi dikkate alan kimse yok. Özellikle Büyükşehir’den jeoloji hizmetleri daire başkanlığı ya da müdürlüğü aktive edilmesini istiyoruz. Antalya’nın sorunu sadece deprem değil, heyelan, çığ, sel baskınları, su baskınları gibi sorunları da var. Böyle bir müdürlük hem bölgeye hem Antalya’ya ivme katacaktır. Kaçak yapılar yapılmaya devam ediliyor. Hala bina zemin ilişkisinde kazı kontrolleri konusunda ciddi eksiklikler var. Yapı denetimlerinin ve belediyelerinin eksikliği var” diye konuştu.
Yetersiz toplanma alanları
Bazı bölgelerde ki binaların yüzde sekseninin risk altında olduğuna da değinen Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Bayram Ali Çeltik, “ bu bölgelerde hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm planları yapılması gerekiyor. Yeterli derecede Deprem sonrası toplanma alanı yok. Toplanma alanlarında da sıkıntı var. Olan bir çok yer de, kağıt üzerinde gözüküyorsa da, uygulamada imara açılmış alan olarak gözüküyor. Yerel yönetimler bu konuya samimi yaklaşmalı. Aksi halde iş işten geçmiş olur” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin tamamı
Deprem anında en çok etkilenecek olan yerlerin fay hatlarına yakın yerler olduğuna da değinen Çeltik, “Bizler tabii ki depremle alakalı olarak bir tarih veremiyoruz. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesi. Antalya ise çok karmaşık bir bölge. Türkiye’nin herhangi bir yerinin kurtarılmış bölge yani depremden etkilenmeyecekmiş gibi konuşulması doğru değil. Aksu fay hattı, Fethiye, Burdur fay hattı önemlidir. Döşemealtı fay hattı ise, travertenlerin sınırındadır. Bu fayın aktifliği konusunda herhangi bir sonuç yok henüz. Şehrin genelinde bir zemin haritalama yapılabilir” diye konuştu.