Ali İsmail Korkmaz'ın henüz 19 yaşında bir çocuk olduğunu ve 5-6 kişi tarafından dövülerek öldürüldüğünü, bundan daha vahim olanın ise kamu görevlilerinin görüntüler ortaya çıkıncaya kadar olayı saptırmaya ve gizlemeye çalıştıklarını aktaran Günay, valinin bu süreçte yaptığı "Olayı kamuya yıkmaya çalışıyorlar" şeklindeki açıklamasını ise vahim ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Görüntüler ortaya çıktıktan sonra kamuoyunda infial uyandığını bildiren Ertuğrul Günay, Korkmaz'ı öldürenlerin hak ettikleri cezayı almadan kimsenin adaletten söz etmemesi gerektiğini savundu.
DÜŞMANLIKLAR YERLEŞTİRİLDİ COĞRAFYAMIZ İÇİNE
Adalete ve merhamete vurgu yaptığını savunan Günay, "Ülkemizdeki yanlışı düzeltmeden, başka ülkelerin acıları konusunda birbirimizi incitmeyelim. Elbette komşularımızdaki, tarihi bağlarımız olan ülkelerdeki acılar bizim de yüreğimizi yakıyor. Suriye'deki olayları acıyla, dehşetle üzüntüyle, ibretle takip ediyoruz. Irak'taki olaylarda on yıllardır insanlar birbirini katlediyor. İslam dünyasının başka düşmana ihtiyacı kalmadı. İnsanlar birbirini öldürüyor ne yazık ki. Düşmanlıklar yerleştirildi coğrafyamızın içine. Mısır'da çok önemli olaylar yaşanıyor. Hem darbe yapıldı. Hem de darbeciler, masum halka çok acımasız davranıyorlar" şeklinde konuştu.
HAKSIZLIKLARLA AYNI DUYGUSALLIKLA MÜCADALE ETMELİYİZ
Beynelmilel duyarlıkları olan birisi olarak, 2006' yılında İsrail'in Lübnan'a saldırdığı zaman Lübnan'a gittiğini, Bosna savaşı sırasında Bosna'nın acılarına zor koşullar altında tanıklık ettiğini ifade eden Günay konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Ama uluslararası duyarlılıklarımızın dünya kamuoyunda haklılık yaratması için, kendi ülkenizdeki, haksızlıklarla da aynı duyarlılıkla, aynı içtenlikle, aynı karalılıkla, aynı duygusallıkla, aynı mantıkla mücadele etmeniz gerekiyor. Dicle kıyısında bir kurt kapsa koyunu, gelir adli ilahi Ömer'den sorar onu. Kaldı ki, on yıldan beri bu ülkeyi yönetiyoruz. Bu ülkedeki 17 yaşındaki çocuklar, 15 yaşındaki çocuklar bizim bu yönetimimizde ergenliğe ulaştı. Onların bir hatası varsa, onun da sorumlusuyuz".
Başka ülkelerdeki insanlar için gözyaşı dökmeyi saygıyla karşıladığını kaydeden Günay, "Ben de duygusallığı olan bir insanım. Ancak bizim ülkemizde ölen çocuklar için de 'Allah rahmet etsin' dememiz, onların ölmemesi için gerekli ortamı, barışçıl söylemi geliştirmemiz gerekiyor. Bunu yapmadan, kendi ülkemizde adaleti tahsis etmeden başka ülkelerdeki acıları paylaşmanın çok inandırıcı olmayacağı kaygısını paylaştım. Keşke bu Gezi olayları, Mayıs ayında başladığı zaman hep birlikte duyarlılık gösterebilseydik. Keşke Sayın Başbakan, 'Ben ağaca da kıymam, insana da kıymam. Bir bina projesini gözden geçiririm. Varsın olmasın' deseydi. Kaldı ki, Osmanlı dönemine ait bizim için tarihsel, simgesel, manevi özelliği olmayan bir Kışla binası. 'Bu olmasın, ama insanımızın da burnu kanamasın diyebilirdik' hep birlikte. Ama bir inada gelindi. Bu inat, Türkiye'ye ciddi maliyetler getirdi" ifadelerini kullandı.
DIŞ POLİTİKADA AÇMAZA GİDİYORUZ
Dış politika hakkında da uzmanların ve Başbakan'ın yakın çevresinin bir takım mazeretler bulmaya çalıştığını, bir yalnızlaşmaya doğru gidildiğini ileri süren Ertuğrul Günay, şöyle konuştu:
"Maalesef mevzi kaybettiğimizi itiraf etmemiz gerekir. Dış politika uzmanları, bizim partimizden de bunu itiraf ediyorlar. Dış politikada çok ciddi bir sıkıntıya, çok ciddi bir açmaza gidiyoruz. Duygusallık çok önemli bir şeydir, insani bir şeydir. Saygıyla karşılıyorum. Ama dış politika duygusallık kaldırmıyor. Dış politika ideolojik yaklaşımlar kaldırmıyor, dış politika ön yargıları kaldırmıyor. Hem uluslararası çıkarlarınızı çok iyi görmeniz, uzun vadeli bakmanız, insanlık değerleri konusunda ödünsüz bir çizgi tutturmanız gerekiyor. Bizim bu alandaki politikamızı gözden geçirmemiz gerektiği çok açık."
"MECLİS EKİM AYINDAN ÖNCE AÇILMALI, GÜNEYDOĞU'DA VAKUM VAR"
Meclis'in açılışı için Ekim ayının beklenmemesi gerektiğine inandığını belirten Günay, parlamentonun Eylül ayı ortasında toplanarak gündemdeki sorunları konuşması gerektiğini ifade etti. Suriye ve Mısır'a gösterilen haklı ilginin yanında Türkiye'nin Güneydoğusu'nda gelişen sorunlara da eğilmek gerektiğini kaydeden Günay konuşmasını şöyle tamamladı:
"Çözüm süreci adı altında, kendi yurttaşlarımızın bir kesimi ile demokratik haklar çerçevesinde bir insanlık düzeni kurmaya çalışırken, orada oluşturulan bir vakum var. Bizim coğrafyamızın dışından, bizim coğrafyamıza doğru oluşturulmaya çalışılan bir otorite oluşturma çabası var. Bütün bunları bizim parlamentoda açık yüreklilikle tartışmamız gerekiyor. Eylül ayının ortasını bile beklemeden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasını çok büyük içtenlikle arzu ediyorum".