Gazeteci olmanın yolu, insanlarla temas kurup, kamuoyunun bilmediği ve kapalı oturumlarda konuşulan, aynı zamanda kamuoyunun merak ettiği, ayrıca menfaati olan gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktır.
Bunca yıllık mesleki yaşantım da, bu felsefeyle hareket ettim. Başarılı olduğuma da inanıyorum.
En son Kültür Merkezi alanıyla ilgili, yaptığımız “Peşkeş İddiası” haberi, mesleğimizi ne derece ciddi bir şekilde daim ettirdiğimizi ve kamuoyu menfaatini düşündüğümüzün göstergesidir.
Bilindiği üzere, koskoca sorun yumağı içerisinde olan bir kentin Belediye Meclisi, geçen ay tek maddeyle toplandı ve o gündem maddesiyse bir personelin kadro değişikliğiydi. Akabinde çok ciddi bir olayı, yani kültür merkezi alanının önergeyle gündeme alınmasıydı. Sonrası gündeme getirdiğimiz haberler, komisyon üyelerinin dik duruş sergilemesine neden olmuştu. Anlayacağınız kentin ve kamuoyunun menfaatini gözeterek başarılı bir çalışmaya imza atmıştık.
En azında bu olay bile, bizim ne derece doğru bir çalışma içerisinde olduğumuzun göstergesi. Her ne kadar bazı kesimlerin hoşuna gitmiyorsa da…
Bu kısa ayrıntıdan sonra gelelim esas konumuza…
Sizlerin de bildiği üzere, geçen hafta AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Alaaddin Varol, Antalya’da ki AK Partili belediyeleri ziyareti kapsamında Aksu Belediyesi’ni de ziyaret etmişti. Belediye’nin basın servisi, haklı olarak kendi pencerelerinden, bu gelişmeyi haber olarak servis etmişlerdi.
Gazeteci refleksinden dolayı, “Sayın Varol neden geldi? İçeride ne konuşuldu?” şeklinde kafamızda sorular cereyan etti ve sorulara yanıt bulmak için kendi çapımızda bir araştırma içerisine girdik. Ve çok önemli bulgulara ulaştık.
Nedir bu bulgular?
Birincisi bazı AK Partili belediyelerde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan, aynı zamanda Genel Merkezide rahatsız eden iddiaları araştırmak ve havayı solmak için, AK Parti Genel Merkezi her bölgeye, Genel Başkan Yardımcısı statüsünde bir parti müfettişi görevlendirmiş.
Akdeniz Bölgesi de, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Alaaddin Varol’a verilmiş. Sayın Varol, elindeki dosyalarla ziyaret ettiği tüm belediye başkanlarıyla, özel olarak bire bir görüşüyormuş. İşte bu duraklardan biride, Asfalt ve Kundu - Kemerağzı Pazar yeri ihaleleriyle gündem olan Aksu Belediyesi.
Aksu Belediyesi’ne gelen Sayın Varol’a, tanışma faslından sonra belediyenin çalışmalarını içeren bir slayt görüntüsü gösterilmiş. Ve oradaki toplulukta yaklaşık olarak on dakikalık bir sohbet gerçekleşmiş. Varol, Başkan Şahin’e, “Tüm belediye başkanlarıyla bire bir özel görüşüyoruz. Neden bu kadar insanı çağırdın?” şeklinde sitem ederek, makam odasının yan tarafında bulunan odaya, İl Başkanı Rıza Sümer ile beraber girerek, Başkan Halil Şahin’le yarım saatlik bir görüşmede bulunmuşlar.
Bu görüşmede ele alınan birkaç konunun olduğu ifade ediliyor.
Bunlardan biri Asfalt ile Kundu-Kemerağzı Pazar Yeri ihaleleri.
Diğer bir kaçı da şöyle olduğu ifade ediliyor; Sözde hayırsever iş adamlarının desteği ile yapılan çalışmalar. Personel maaşlarının ödenmemesi. Bütçenin tutturulamaması.
Hatta bu üç konu ile ilgili de Sayın Varol’un şu ifadeleri kullandığı dillendiriliyor.
“-Personel maaşı ödemekten zorlanıyorum- diyorsun, ama bu çalışmaları da yaptığını söylüyorsun. Yaptığın çalışmaların belgesi yok. Aslında pekte fazla bir şey yaptığın yok. Hayırseverlerle bu iş olmaz. Devletin dili resmidir. Tahmini bütçeyi yüksek gösteriyorsun. Bütçeyi tutturamamakta bir suçtur”
Hal böyle olunca, müsaadenizle bende buradan birkaç şey söylemek istiyorum.
Sayın Varol’un sarf ettiği ifade edilen sözleri, bizler aylarca önce gazetemiz aracılığıyla kamuoyuna deklare etmiştik. Her ne hikmetse Sayın Şahin, bizi dolaylı yollarla sokak ağzı konuşmayla suçlamış ve kentin menfaatleri önüne engel olmakla itham etmişlerdi.
Oysa, bizler araştırmacı gazetecileriz. Yaptığımız her haber, sarf ettiğimiz her söz, belgeli delilli.
İlk ne yazmıştık: “Kundu-Kemerağzı Pazar Yeri ihalesi ikinci bir dokuma vakası olur mu?”
Buradan yola çıkarak, Dokuma Alanı’nın tahsisiyle ilgili, geçmişte yaşanan yanlışlıkları gözler önüne sermiş, Dokuma Alanı’nın yargıdan döndüğü ve tahsisinin iptal edildiğini ifade etmiştik. Aynı sürecin Kundu- Kemerağzı Pazar yeri ihalesinde, aynı şekilde işlediğini ve Sayın Şahin’in yanlışlığa göz yumarak ayrı bir suç işlediği yazmıştık. Zaman bizi haklı çıkardı. Yargı, ihalenin ve ihalenin dayanağı olan encümen kararının iptaline karar verdi.
Şimdi gelelim asfalt ihalesine; O haberde de Aksu eski Belediye Başkanı İsa Yıldırım’ın çok ciddi bir iddiasını gündeme getirmiştik. Yıldırım, Başkan Şahin’i hırsızlığın ve yolsuzluğun başı olarak lanse etmiş ve asfalt ihalesinden kamunun 7 milyon TL gibi bir zarara uğratıldığını ileri sürmüştü. Gelinen süreçte yargı yine kararını verdi. Bir üst mahkemeye itiraz yolunu kapatarak, Yürütmeyi Durdurma Kararını verdi.
Peki Sayın Başkan Şahin ne yaptı; Yüce Türk yargısının hâkimlerinin verdiği kararı, acelecilikle alınan karar olarak yorumlayıp, sonrası bu yorumunu basın yoluyla deklare etti.
Oysaki bu kararı birçok uzmana yorumlattığımız da; ihale anlaşmazlıklarına, Kamu İhale Kurumu (KİK) karar verir. Ancak ortada belediye yönetiminin çok ciddi bir idari hatası olmasından dolayı, daha fazla idari hatanın ve daha fazla mağduriyetin oluşmaması adına, yüce Türk Yargısının böyle karar verdiği uzmanlarca ifade edilmişti.
Gelelim 2016 yılı tahmini bütçeye; 67 milyon TL olarak belirtilen tahmini bütçenin, ancak 37 milyon TL’si tutturulabiliyor. Arada koskoca 30 milyon TL’lik bir açık. Bu da yüzde 45’lere tekabül ediyor. Ak Partili olan Kepez Belediyesiyse belirttiği tahmini bütçeyi tutturmakla kalmayıp, bütçede 30 milyon TL fazlalık oluşturuyor. Bunu “Alkışlanacak başarı” diye haber yaptığımızda, dolaylı yollarla verilen evlere şenlik yanıt; “ Biz kimseyle yarışmıyoruz” şeklindeydi.
Buyurun buradan yakın. Artık ne denir?
O yüzden konuşacak çok şey var. Ama lafı fazla uzatıp başınızı ağrıtmak istemiyorum, şunu da soramadan geçemeyeceğim. Bu belgeli ve delilli haberlerin neresi, “sokak ağzı” söylemler.
Evet Sayın Başkan, bizler gazeteciyiz. Vatanımıza ve milletimize karşı sorumluluklarımız var. Kamuoyu menfaati bizler için her şeyden önde gelir. Varsa bir yanlışımız, işte Yüce Türk Yargısı orada. Her Türk vatandaşı gibi, size karşı yapılan bir yanlışlık, hakaret içeren, rencide edici bir yanlış varsa, lütfen yasal yolda hakkınızı arayın. Boynumuz yasalar karşısında kıldan incedir. Bizler, siz gibi, Türk Yargısının vereceği kararları “acelecilikle verilen karar” olarak yorumlamayız. O yüzden ne olur, bizi sokak ağzı konuşmakla itham etmeyin. Siz, bizim nefes aldığımız kentin Belediye başkanısınız. Seçilmiş bir bireysiniz. Halkımıza duyduğumuz saygıdan dolayı size sonsuz saygımız var. Ama yanlışları da görmezden gelmemizi istemeyiniz. Çünkü bizler her şeyden önce etik değerlere inanan aynı zamanda devletimizi seven insanlarız.