Adanmış Bir Ruh ve Büyük Bir Dava: Kızılelma ve Murat Turhan

Kızılelma: Türk milletinin adalet, bilim ve medeniyet yolundaki ebedi yürüyüşü!

Türk birliğini güçlendirmek, gençleri bilim ve teknolojiyle geleceğe taşımak, insanlığa adil ve huzurlu bir dünya sunmak için atılan büyük adım: Kızılelma Vakfı!

Bu kutlu yolculuğun öncüsü, Kızılelma Vakfı ve Dünya Türkleri Bilim ve Teknoloji Akademisi (DTBTA) Kurucu Başkanı Murat Turhan ile gerçekleştirdiğimiz özel röportaj sizlerle!

Türk milletinin tarih boyunca peşinden koştuğu büyük bir ideal: Kızılelma…

 Sadece bir söz değil, bir ülkü, bir hedef, bir yön. Kadim Türk medeniyetinin izinde, geçmişten aldığı ilhamla geleceği inşa etmeyi amaçlayan Kızılelma Vakfı ve Dünya Türkleri Bilim ve Teknoloji Akademisi, bu büyük idealin modern dünyadaki yansımalarıdır. Bu sihir, Turan coğrafyasından bütün insanlığı barışın ustası olarak kucaklayan kâinatta  “Dünya” tek, “İnsan” tek anlayışından yola çıkarak; her ne kadar dünyada insan ve kültür çeşitliliği varsa da, dünyaya gelen bütün insanların, dünya nimetlerini adaletli, hakkaniyetli, merhametli paylaşımının önemine öncelikle dikkat çekiyor. Farklı ve geniş bir yol üzerinde yürünmesini öne süren Kızılelma Vakfı ve DTBTA:  Bilim, teknoloji, kültür ve medeniyetin ışığında, Türk milletinin birlik ve yükselişini amaçlayan bu iki büyük yapı, geleceğe dair umutları gerçeğe dönüştürmek için var.

İşte, bu kutlu yolda atılan adımların, taşıdığı anlamların ve hedeflenen büyük idealin detayları…

Kızılelma Vakfı, Türk gençliğini düşünmeye, araştırmaya, sorgulamaya ve en nihayetinde kendini tanımaya yönlendiren bir meşale gibi… Bu kutlu yolun öncülerinden Murat Turhan ise “Fidan nasıl büyürse, orman öyle şekillenir.” düsturuyla yola çıkmış, kasaba, köy köy dolaşarak ülkenin dört bir yanını adımlamış bir dava adamı. Öyle yollar aşmış ki çıkılmaz denilen yollardan geçmiş, gidilmez denilen yerlere varmış. Ülkenin her karış toprağında onun ayak izleri var. Tanıdığımdan beri hep yollarda; rüzgârın savurduğu yollarda, otobüslerin camından ufku seyrederek, adanmış bir ruhla yol alıyor. Bunca yolu kat etmesinin tek sebebi var: Hiçbir çocuğun eğitimden uzak kalmaması… Özellikle de kız çocuklarının okuması, ışığa ulaşması için gece gündüz demeden mücadele veriyor. Doğu’nun, Güneydoğu’nun ücra köylerinde, yoksulluğun ve imkânsızlıkların gölgesinde büyüyen gençlerin eğitimden kopmaması için yollara düşüyor. Bu ayak seslerini takip ettiğinizde, sadece bir insanın değil, bir davanın izini sürüyorsunuz…

Kızılelma Vakfı, yalnızca bir kurum değil, bir milletin yeniden ayağa kalkma iradesinin, bir ideali gerçeğe dönüştürme azminin adıdır. Murat Turhan’ın adımları, bu yolda yankılanan bir çağrıdır; gençler için, bilim için, Türk milletinin geleceği için… O, sadece yolları aşmıyor, o yolların sonunda umut filizlendiriyor. Bugün bir meşale yanıyor ve bu meşale, karanlığı aydınlatacak bir neslin ellerine teslim ediliyor. Kızılelma, Türk’ün tarihten aldığı gücü geleceğe taşımak için var. Bizler de bu kutlu yürüyüşte, atılan her adımın, kurulan her hayalin, inşa edilen her geleceğin şahidi olacağız. Şimdi, bu büyük idealin izinde yol alan Murat Turhan ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle buluşturuyoruz. Çünkü Türk’ün ayak izinden ve Türk’ün sesinden oluşan bazı hikâyeler sadece okunmaz, yaşanır…

 -Başkanım, Dünya Türkleri Bilim ve Teknoloji Akademisi (DTBTA) Kurucu Başkanlığını yapıyorsunuz. Türk milletinin bilimsel birliğini sağlamak için neden böyle bir akademi kurma ihtiyacı duydunuz?

Murat Turhan: ‘’Kardeşim, çünkü her büyük millet, varlığını ancak bilgiyle taçlandırdığında ebedi olur. Türk milleti, tarih boyunca hem savaşın hem de barışın ustası olmuştur yani kılıcın ve kalemin ustası olduğunu bilimin kanıtladığı Türk karakterinin bugün kalemini bilimin ışığıyla keskinleştirmek zorundayız. Bu akademi, ortak bir bilinç inşa etmek, Türk milletinin kadim bilgeliğini çağdaş bilimle harmanlamak için doğmuştur.

Türk milleti, tarihi boyunca sadece savaş meydanlarında değil, bilimin, sanatın ve düşüncenin zirvelerinde de var olmuştur. Ne var ki, bir milleti ayakta tutan sadece geçmişi değil, geleceğe uzanan kökleridir. İşte bu akademi, o kökleri sulamak, Türk’ün ilmini ve irfanını yeniden ayağa kaldırmak için doğdu. Çünkü biz biliyoruz ki, kalemin aydınlatmadığı yolu, kılıç da koruyamaz.

-Türk gençlerinin bilimde ve teknolojide öncü olmasını nasıl hayal ediyorsunuz?

Murat Turhan: ‘’Türk gençleri, ilimle yoğrulmuş bir medeniyetin mirasçılarıdır. Onları hayal ederken, gökyüzüne imzasını atan mühendisler, insanlığa şifa olan hekimler, teknolojiyi insanlığın hizmetine sunan öncüler görüyorum.  Onlar, geçmişin kahramanlarını tanıdıkça, kendi içlerindeki kudreti keşfedecekler. Düşünen, sorgulayan, araştıran gençlik…. Taklitten uzak, kendine ve tarihinden ilham alarak gelecek ülküsü olan gençlik hayal ediyorum. Ülkesinin menfaatlerini kendi çıkarından önce gören, hakkaniyetli, adil olarak barışın ustası olarak bütün insanlığa örnek olacak nesiller görmek hayalden öte hedefimiz.

-Bilim ve teknoloji, Türk kültürüne nasıl yeni bir soluk getirebilir?

Murat Turhan: ‘’ Kültür, bir milletin ruhudur; bilim ve teknoloji ise bu ruhun yeniçağlardaki ifadesidir. Türk kültürü, çağlar boyunca doğayla, insanla ve hakikatle uyum içinde var olmuştur. Bugün bilim, Türk milletine yeniden öncü bir rol biçiyor ve bu kültür, modern dünyada adaletin, bilginin ve barışın taşıyıcısı olacak. Türk kültürü, bir su gibi akışkandır; zamanın kabına girer ama asla özünden vazgeçmez. Bilim ve teknoloji, bu büyük suyu çağın en güçlü nehirlerinden biri yapacaktır. Yüzyıllar boyunca var olan adalet, ahlak ve bilgelik mirasımız, çağın diliyle, yani teknolojiyle buluştuğunda, yalnızca Türk milletine değil, tüm insanlığa yön verecek yeni bir çağ başlayacaktır.

Kızılelma, Türk milletinin ebedî yürüyüşüdür. O, yalnızca bir hedefin, bir mekânın, bir sınırın adı değildir; zamanın ve mekânın ötesinde bir idealin, bir medeniyet tasavvurunun adıdır. Kızılelma, hakikatin ve adaletin izinde, ilmin, sanatın ve irfanın ışığında, Türk milletinin varoluş mücadelesini, insanlık için yükselen bir meşale hâline getirme ülküsüdür.’’

-Türk dünyasının birleşmesi için bilimsel işbirliği nasıl bir güç olabilir?

Murat Turhan: ‘’Bilgi, sınır tanımaz. Bilimsel işbirliği, Türk dünyasının farklı coğrafyalara dağılmış parçalarını yeniden bir araya getiren bir bağ olacaktır. Tıpkı eski çağlarda ortak bir dil, ortak bir kültür etrafında birleştiğimiz gibi, bugün de ortak bir bilim ve teknoloji hamlesiyle dünyaya yön veren bir güç haline geliyoruz. Bizi birbirimize bağlayan yalnızca tarihimiz değil, geleceğe dair ortak hayallerimizdir. Bilim ve teknoloji, bu hayalleri gerçek kılacak en büyük güçtür. Bir zamanlar aynı bayrağın gölgesinde yaşayan milletler, bugün bilimle yeniden bir araya gelebilir. Ortak akıl, ortak projeler, ortak hedefler… İşte bu bağ, sınırları kaldıran, uzakları yakın eden büyük bir köprüdür.

Bizler, adaletin, merhametin, hürriyetin ve ilmin ışığında bir dünya inşa etme gayesindeyiz. Bugünün ve yarının dünyasında söz sahibi olmanın yolu, bilgiyi üretmekten, teknolojiyi geliştirmekten, sanatı yüceltmekten, düşünceyi derinleştirmekten geçer. Türk milleti, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de bilimi, sanatı ve stratejik aklı temel alan bir yükselişin öznesi olmak zorundadır.’’  

- Dünya Türkleri Bilim ve Teknoloji Akademisi, sadece Türk dünyası için mi, yoksa insanlık için de bir umut mu olacak?  

Murat Turhan: ‘’Türk milleti, sadece kendisi için var olan bir millet olmamıştır; tarih boyunca insanlığa barışı, adaleti ve bilimi sunan bir rehber olmuştur. Bu akademi, yalnızca Türk dünyasını değil, tüm insanlığı kucaklayan bir bilgi ışığı olmak için kuruldu. Çünkü Türk’ün yükselişi, dünyaya yeni bir nefes, yeni bir denge getirecektir.

Türk milleti, cesaretiyle zor zamanların üstesinden gelmiş, irfanıyla medeniyetler kurmuş, bilim, sanatın ve teknolojinin öncüsü olmuştur. Kızılelma, Türk’ün yalnızca coğrafyada değil, bilimde, sanatta, düşüncede, ekonomide ve insanlık değerlerinde zirveye yürüyüşünün adıdır. Bu ülkü, mücadele eden, üreten, düşünen ve daima ileri bakan bir milletin varoluş gayesidir.

Tarih boyunca adaletiyle, bilgeliğiyle dünyaya yön vermiş bir milletiz. Bugün de aynı sorumluluk omuzlarımızda. Akademimiz, yalnızca Türk milletinin değil, insanlığın ortak mirasına katkı sunacak. Çünkü biz biliyoruz ki, Türk’ün yükselişi, insanlığın da ufkunu genişletecektir.

 -Başkanım Kızılelma Vakfını kurdunuz, öncelikle hayırlı olsun.  Kızıl Elma Vakfı, Türk kültürünün çağdaş dünyada yeniden doğuşu mu olacak? Kızılelma’yı nasıl tanımlarsınız?

Murat Turhan: ’’Teşekkür ederim kardeşim. Bu vakıf, Türk kültürünü çağın ruhuyla yeniden buluşturarak, onun zamanlar üstü gücünü bir kez daha dünyaya gösterecektir. Geçmişin ihtişamı, bugünün bilinciyle harmanlanacak ve Türk milleti, kendi tarihini yeniden yazacaktır. Kızılelma bir masal değil, gerçek bir sihirdir. O, Türk milletinin her çağda yeniden doğan ülküsüdür. Kızılelma Vakfı da bu büyük uyanışın çağımızdaki yansımasıdır. Bizler, tarihimizin parlak aynasına bakarak, modern dünyanın yollarında yürümeye devam edeceğiz. Çünkü Kızılelma, yalnızca bir hedef değil, sonsuz bir yürüyüştür.

Kızılma, Türklerin ülküleri ve düşlerini simgeleyen, Türklük kimlik ve düşünce sistemini, felsefesini geliştirip, ilk ağızda Turan coğrafyasını kurmaya yönelik bir özlem ifadesi olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda, eski çağlardan beri Türk cihan hâkimiyeti idealini sembolik olarak ifade eder. Türk soylu milletler için büyük anlamlar içeren bu sihirli kelimenin; vakfımızca ifade ettiği anlamlarını, burada vakfımızın amacına uygun, bilinen kalıpların dışına taşarak, beyan etmek icap eder.

Vakfımız; kâinatta  “Dünya” tek, “İnsan” tek anlayışından yola çıkarak; her ne kadar dünyada insan ve kültür çeşitliliği varsa da, dünyaya gelen bütün insanların, dünya nimetlerini adaletli, hakkaniyetli, merhametli paylaşımının önemine öncelikle dikkat çeker. Farklı ve geniş bir yol üzerinde yürünmesini öne sürer. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk de Kızılelma’yı bu şekilde görmüş ve değerlendirmiştir: “Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk’ün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecektir.

Kızılelma, Türk milletinin ebedî yürüyüşüdür. O, yalnızca bir hedefin, bir mekânın, bir sınırın adı değildir; zamanın ve mekânın ötesinde bir idealin, bir medeniyet tasavvurunun adıdır. Kızılelma, hakikatin ve adaletin izinde, ilmin, sanatın ve irfanın ışığında, Türk milletinin varoluş mücadelesini, insanlık için yükselen bir meşale hâline getirme ülküsüdür.

O, yalnızca geçmişin mirasına yaslanmaz; onu yeniden yoğurur, yeniden şekillendirir ve çağın ruhuyla harmanlayarak geleceğe taşır. Türk milletinin kaderi, dünyaya yön veren, ilimde, sanatta ve teknikte çığır açan, insanlık için adalet ve hürriyetin teminatı olan bir millet olarak var olmaktır. Kızılelma, işte bu sorumluluğun, inancın ve iradenin adıdır.’’

-Vakfınız, bilim ve teknolojiyle gençlerin hayallerine nasıl dokunuyor?

Murat Turhan: ‘’ Gençlerin gözlerinde bir ışık yanarsa, o ışık bir milleti aydınlatır. Kızılelma Vakfı, Türk gençlerinin hayallerini büyütmek, onların ufkunu genişletmek için vardır. Bilim ve teknolojiyle donanmış bir gençlik, bu vakfın en büyük meyvesi olacaktır. Türk çocuğu, Barışın ve savaşın ustaları olan atalarını yakından tanıdıkça daha büyük işler yapmak üzere; kendinde, gerekli azmi ve kuvveti kesinlikle bulacaktır.

Bu büyük yürüyüşte, Türk gençliği en büyük güç kaynağımızdır. Onlar, müspet ilmin ve aklın yol göstericiliğinde, Türk medeniyetinin şanlı mirasını geleceğe taşıyacaklardır. Türk çocuğu, tarihine baktıkça ilham alacak, ilme sarıldıkça yükselmenin şifrelerini çözecek, sanatı ve kültürü benimsedikçe insanlığa yön verecektir.

-Türk milletinin geçmişinden aldığınız ilhamı, bugün nasıl bir geleceğe dönüştürmeyi planlıyorsunuz?

Murat Turhan: ‘’Biz, tarihi bir anı olarak değil, bir pusula olarak görüyoruz. Türk milletinin adaletini, cesaretini ve medeniyet inşa eden ruhunu, bugünün dünyasına taşımak istiyoruz. Amacımız, geçmişin özünü kaybetmeden, çağdaş bir gelecek inşa etmektir. Geçmişi, bir hazine sandığı gibi görüyoruz. O sandığın içindeki her parça, bize yeni bir dünya inşa etmenin yolunu gösteriyor. Türk milleti, her dönemde çağını aşan bir medeniyet kurdu. Şimdi görevimiz, bu mirası geleceğe taşımak, adaletin, bilimin ve birliğin dünyasını yeniden inşa etmek.

Önce dünyada yaşayan Türkleri, sonra İslâm âlemini, sonra da bu değerler dışında kalan insanlığın kabuller dünyasında, cazibe yaratacak yeni değerler sunacak ve bu değerleri hayata geçirecektir. Tek dünya, tek insanlık hayalî düşüncesini hayata geçirebilme eylemine Kızılelma felsefesiyle ulaşıla bilinecektir.

Bunun için: Siyasi, Ekonomik, Eğitim, Sosyal hayat, Din, Askerlik, Tarım ve Orman, Madenler, Köy-Kent anlayışı, Şehir hayatı, Bankacılık ve Finans, Sağlık sektörü, Spor unsurları başta olmak üzere insanlığın huzuru ve mutluluğu için gerekli olan bütün alanlarda barışın ustalığı hayata geçirilecektir.

Amaç, asla egoist olmayan, duygudaşlık yapılarak hazırlanmış, sınıf farkları oluşturmadan, barışla kavratılmış hayatlara, mensubiyet gururunu yaşatabilmektir.’’

-Başkanım, Kızılelma milli şuurumuzun ortak hayali, Türklüğün Turan Yurduna hangi gerçek ilkelerle yürüyeceksiniz?

Murat Turhan: ‘’Kızılelma, Türk milletinin yalnızca kendi kaderini değil, insanlığın ortak geleceğini de şekillendirme ülküsüdür. Bu büyük hedef doğrultusunda:

Türk dünyasının birliğini pekiştirmek, bilim, sanat, ekonomi ve kültürde ortak bir geleceği inşa etmek,

Teknoloji, bilim ve sanatta çığır açacak projeleri desteklemek, yeniliğe öncülük etmek,

Türk gençliğini eğitimin, araştırmanın, sanatın ve gelişimin merkezine yerleştirmek,

Sanatta, düşüncede ve sosyal hayatta yeni ufuklar açmak,

Türk milletinin dünya sahnesindeki etkinliğini artıracak stratejik adımları atmak,

Adaletin ve barışın tesisinde Türk irfanını ve kültürünü rehber kılmak temel prensiplerimizdir. Bu kutlu yolda bu ilkelerle yürüyeceğiz.’’

-Gençlerin geleceği için mücadele ederken, kendi içsel gücünüzü nerede buluyorsunuz?

 Murat Turhan: ‘’Bir milletin duasında, bir annenin gözyaşında, bir çocuğun umudunda… Çünkü biz, yalnızca bireyler değiliz; bir milletin rüyasını taşıyan neferleriz. Yorulduğumuzda, bir bilgenin sözünü hatırlarız; umutsuzluğa düştüğümüzde, bir kahramanın cesaretini hatırlarız. İşte o zaman biliriz ki, bu yolda durmak yoktur. Bu güç, tarihin sayfalarında saklıdır. Mete Han’ın iradesinde, Bilge Kağan’ın sözlerinde, Fatih’in ufkunda, Atatürk’ün vizyonunda… Türk’ün tarihine baktığınızda, o güç sizi de sarar. Çünkü biz, vazgeçmeyi bilmeyen bir milletiz.’’

-Kızıl Elma Vakfı, bir idealin peşinden mi gidiyor, yoksa yeni bir hikâye mi yazıyor?

Murat Turhan: ‘’Kızılelma, geçmişten bugüne süzülen bir hayaldir. Ama biz yalnızca bir idealin izinden gitmiyoruz; bu çağın ruhuna uygun, yeni bir hikâye de yazıyoruz. Bu hikâyede Türk milleti, bilginin ve adaletin öncüsü olarak yeniden sahneye çıkıyor. Bir idealin izindeyiz ama aynı zamanda yeni bir destan yazıyoruz. Kızılelma, her çağda yeniden doğar. Biz, bugün bu hikâyenin kahramanlarıyla yola çıktık. Gelecek nesiller, bizim attığımız adımları takip edecek ve bu hikâyeyi yazmaya devam edecek.

 -Bütün bu projelerin içinde, Türk milletinin yarınına olan inancınızın kökeni nedir?             

Murat Turhan: ‘’ Bu inanç, binlerce yıllık bir tarihten besleniyor. Her düştüğünde kalkmasını bilen, her savaşta yeniden doğan, her çağda kendini aşan bir milletin evladı olmak, insana başka bir güç veriyor. Bizi binlerce yıldır ayakta tutan bir şey var: Ruhumuz. O ruh, bugün de yaşıyor. Bu milletin tarihine bakan herkes, yarının ne kadar parlak olacağını görür.’’

 -Gençlere umut verirken, onlara vereceğiniz en önemli mesaj ne olurdu?

Murat Turhan: ‘’ Kendi gücünüzün farkında olun. Tarihinizi bilin, köklerinizi tanıyın, ama gözünüzü hep ileriye dikin. Çünkü siz, geçmişin mirasçıları değil, geleceğin kurucularısınız. Taklitçi olmayın, kendinizi tanıyın, sorgulayın, araştırın, düşünün.

Unutmayın, siz bir milletin umudusunuz. Kendi gücünüzü fark edin, hayallerinizin peşinden gidin ve asla vazgeçmeyin. Çünkü büyük milletler, büyük hayaller kuran gençlerle yükselir.

-Türk kültürünü geleceğe taşırken, bu yolculukta en çok hangi duyguyla ilerliyorsunuz?

Murat Turhan: ‘’Şükran, Sorumluluk ve Aşkla… Çünkü bu bir görev değil, bir aşktır. Toprağa, dile, tarihe ve geleceğe duyulan büyük bir aşkla yürüyoruz.

Şükran, bu büyük milletin evladı olmanın onurundan gelir. Sorumluluk ise onu hak ettiği yere taşıma mecburiyetinden.’’

- Her iki vakfın kurucu başkanı olarak, kendi yolculuğunuzda en büyük ilham kaynağınız nedir?

Murat Turhan: ‘’Bu milletin tarihini düşündüğümde, yorulmaya hakkım olmadığını biliyorum. Çünkü bizden öncekiler, çok daha zor şartlarda büyük destanlar yazdılar. Onların mirasına layık olmak en büyük motivasyonumdur.

-Türk milletinin bilim ve kültürle yükselmesi için bir hayaliniz var mı, o hayal nasıl bir dünya?

Murat Turhan: ‘’ Evet, var. Türk milletinin, kendi tarihinden aldığı güçle, bilimin, kültürün ve adaletin öncüsü olduğu bir dünya… Öyle bir dünya ki, orada ne adaletsizlik ne cehalet ne de sömürü olsun. Kızılelma, işte bu dünyanın adıdır. Adaletin, bilimin, barışın hüküm sürdüğü bir dünya… Kızılelma’nın gerçeğe dönüştüğü, Türk’ün yeniden insanlığa yön verdiği bir dünya…’’

-Başkanım yolunuz ufkunuz gibi açık olsun. Çocukluğumdan beri, ilk okuduğum günden itibaren ne zaman toplulukla İstiklal Marşı okunsa gözyaşlarını tutamayan biri olarak, içinde Türk, tarih ve milli şuur olan Kızılelma’yı yazarsam ne olur? Zamanın ruhu alır beni Sakarya’ya, önce bir yıkar bütün benliğimi. Necip Fazıl’ın “Yılların seline, rüzgârın yeline” serdiği umudu alır, Yunus’un sevdasıyla Dumlupınar’a dua bırakırım. Plevne’nin kırk bin askerine Bozkurtça selam dururum. Atilla’nın ateşini alır, Hüseyin Nihal Atsız’ın yangınına sarar, Sarıkamış’a sürerim. Alparslan’ın Kara Şahin’iyle sadakate bulanır, Büyük Kartal Fatih’in iradesine tutunur, Bir Çift Mavi Gözün sonsuz enginliğine özgürce dalarım! Mehmet Akif’in “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” sözünün en keskin işareti: Dalgalan ey nazlı bayrağım, bugün Kızılelma doğdu!

 Heyhat! İstiklal Caddesi’nin göbeğinde, 1920’de Sevr’le gelen Hüseyin Ağa Camii’nin yalnızlığına… Nâzım Hikmet’in dediği gibi: “Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen

Bir teselli bulurdun, ruhumu görebilsen…”

                                                                                                            

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.