Dünya kadınlar günü yerini kadın-erkek eşitlik gününe bırakmalı diye düşünüyorum. Eşitliğin eşit olmadığı yerde hak arayışı sürer gider.
Toplumun her alanında: Sanayide, bilimde,eğitimde,sporda,sanatta,teknolojide kadın- erkek ayırımcılığı yapılmadan, başarılı ve yeni icatlar keşfeden herkese eşit imkanlar tanınmalı, aynı haklar her iki tarafa da verilmeli.
Yüzyıllar önce Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün temelini atan, dünyanın öteki ucunda cereyan eden olayları hepimiz biliyoruz. Kadınların tek derdi emeklerinin karşılığını alabilmek için verdikleri hak mücadelesi. Bu hak mücadelesi dışında, ayrıca kendilerine bir hak tanınsın telaşında olmadılar.
Kadın demek, zaten emekçi anlamına gelmiyor mu? Mücadele eden ve bütün toplumlarda ayrı ayrı eziyet edilen yine kadınlarımız değil mi?
Ülkemizde hangi gazetenin üçüncü sayfasını açsak, karşımıza bir kadın cinayeti haberi illa ki çıkıyor. Yıllardır aynı yastığa baş koyduğu, çocuklarının babası adam bir anda katili olabiliyor. Hiç yere, öylece, ya bir yol ortasında çocukların gözü önünde yada sessiz sedasız ıssız bir mecrada.
Ülkemizde kadın haklarının olması sorunları çözüyor mu? Bence çözmüyor. Çözemiyor. Sorunların çözümü için önce ailelerin, eğitimcilerin, hukukçuların ve sosyologların çok fazla mesai harcayarak bu işe eğilmeleri gerekiyor diye düşünüyorum.
Kadının varlığının, başarısının, çalışmasının ve emeğinin karşılığının verildiği saygı duyulduğu ve eşit şartlarda ve haklarda yaşanan bir toplum hayallerimiz temennim gün gelir gerçek olur.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde eşitlik mücadelesi için canını vermiş, bu uğurda yol almış kadınlarımızı saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.