Bu yazıda gözyaşı, çaresizlik, bekleyiş; bir nefes için, bin umut var. "Umut" iki güzel adam. Ben onlara umut babası dedim: Antalya Kan Gönüllüleri Derneği Başkanı Emin Balin ve Erkan Aydın. Bu koca yürekli insanlara dikkatinizi çekmek için kelimelerin bütün manevralarını denemek gibi mülteci bir istekle yazıyorum. Hangi söz, hangi yankı içimdeki sesleri bu yazıya aktarmaya yetecek ki?
O kadar önemli ki hayatımızda neredeyse hiç yok kim olduğunu bilen, çıkarsız, samimi insanlar. Ondan bütün bu çabam. Bu iki insanın sesini duyup siz de Elfida'lara, ağlayan yüreklere umut olun.
"Kan; tek kaynağı insan olan ve ihtiyaç duyulduğunda yerine konabilecek bir yedeğinin olmaması nedeniyle yaşam kurtarıcı bir sıvıdır." Kan vermenin kendimiz için de çok faydalı olduğunu, tazelenip, yenilendiğimizi hepimiz biliyoruz.
Kendimize çıkarımlar yapmasak olur mu? İyilik yapınca Allah'tan hesap sorar gibi kayıt tutmasak "Allah'ım bak bugün şuna iyilik yaptım bana cenneti borçlusun." der gibi dualarımızda bile bir menfaat olmasa olmaz mı? Bunu yapmayan sadece kendini et kemikten ibaret göremeyen, maddi varlıkların sadece hayatın sunduğu armağan olarak gören ve kalbi olan kişilerdir bence insan.
Antalya Kan Gönüllüleri Hasta ve Hasta Yakınları Derneği Kurucusu ve Başkanı Emin BALİN ve Kurucu Üyesi Erkan AYDIN. Size bu iki önemli insanı tanıtmaktan mutluyum. Başkalarının acısıyla kavrulan, bütün imkanlarını seferber eden hani "adam gibi adam." deriz ya, öyle insanlar.
Uzun zamandır Facebook'tan takip ediyorum. Antalya Kan Gönüllüleri Derneği sayfasını. İlanlarda o küçücük umutlu bekleyişlere tanık olup kaç defa ağladığımı ve dua ettiğimi inanın bilmiyorum. Ambulans sesini duyunca içimiz ürpermez mi? Hastane koridorlarında hiç çaresiz beklemedik mi ? Bu hayatta niye yaşıyoruz? Malımız mülkümüz benim dediğimiz hiçbir şeye sahip değiliz. Eninde sonunda "yaşamın gerçeği" bulacak bizi, hala nefes alıyorken birilerinin hayatına dokunabilsek. Düşünsenize bir çocuğun hayatını kurtardığınızı, bundan daha büyük bir mutluluk yaşayabilir misiniz?
Dünya kadar servetimiz olsa ne yazar, duyarsız bir kalbimiz varsa. Başkasının acısını hissedemiyorsak bu beden de ölü bir can taşıyoruz demektir. Artık görelim ve duyalım bu sessiz çığlıkları, lütfen...
Antalya Kan Gönüllüleri Hasta ve Hasta Yakınları Derneği'ne uğrayıp bu ortamı görüp, bu iki güzel insanı tanımak istedim. Emin Bey'in odası hatıralarla, değerlerle dolu; mistik bir havası var. Yine bakıp görmeden sizinle paylaşmadan geçip gidemedim.
-Emin Balin, neden buradasınız? Sabah herkes gibi kalkıp sıradan hayatın koşturmacasında birçoğumuz gibi sadece kendi çemberinizde değilsiniz?
Emin BALİN: “Sibel Hanım, hastane yakınlarını hiç gördünüz mü? Bir ay boyunca sersefil halde bekleyen çaresiz insanlara tanık oldum; 30 gün boyunca yıkanamayan, cebinde parası yok, kalacak yeri yok başka şehirlerden gelen çaresiz insanların omzuna dokunmak gerekiyor.”
-Masanızda ki bir konut projesi mi? Dernek dışında profesyonel anlamda bir iş var mı?
Emin BALİN: “Tabi farklı işimiz var elbet. Fakat bu gördüğünüz konut projesi değil. Hasta yakınları için konuk evi projesi. Prefabrike düşünüyoruz. Barınacak bir yeri olsun insanların, yıkansın. Sabahlara kadar hastanelerin bahçesinde, koridorunda per perişan aç halde kalmasın
istiyoruz. Bunu da bir kişi değil hepimiz bir olup yapsak kaybettiğimiz yakınlarımızın hayrına çorbada tuzumuz olsun istiyoruz.”
- Otel konseptinde olsa daha iyi olmaz mı?
Emin BALİN: " Pandemi öncesi otel gibi bir proje çizildi 25 dairelik fiyatlar o dönem daha uygundu ama pandemi olduğu için yapamadık. Şimdi fiyatlar çok yükseldi, çok maliyet yapar en azından düz ayak daha uygun maliyette İçinde dernek ofisimizde olacağı bir yerleşke kurmak arzusundayız.”
-Belediye bu konuda size destek olmaz mı?
Emin BALİN: " Manavgatta yangında kurulan prefabrikeler de işimizi görürdü fakat sonuç alamadık. Temizliği, ne gerekiyorsa biz, gönüllülerimiz yaparız. Yeter ki çaresiz insanlara bir kapı açalım. Antalya, hematoloji ve onkoloji hastaları için pilot bir il olduğu için şehir dışından gelen hasta çok oluyor. O insanları derneğimizin çatısı altında güvende, ihtiyaçlarını karşılaşacağımız bir ortam kurmak hayalimiz.
- Dilerim herkesin kolaylıkla size ulaşabileceği iyi bir lokasyonda derneğinizi ve konuk evinizi inşa edersiniz.
-Erkan Aydın, insanlara, küçücük çocuklara umut olmak, kan bulmak için çırpınışız nasıl bir duygu? Her zaman yetişebiliyor musunuz?
Erkan AYDIN: “Pandemi döneminde çok zor günler yaşadık maalesef bizimde çaresiz kaldığımız anlar oldu. Şimdi Allah razı olsun eşimiz,dostumuz, sayfamızın gönüllülerinden ilan çıkınca yetişiyor insanlar.”
-Emin Balin, insanlar size nasıl ulaşabiliyor? Hastanelerle nasıl bir iletişim ağınız var?
Emin BALİN: "Hastane çalışanları, doktorlar bizi artık tanıyor. Hasta yakınları da Facebook sayfamızdan ulaşıyor. Gecenin üçünde dahi ilan çıktığımız oluyor. Sayfamızda 256 Bin gönüllümüz var. Bir şekilde bir birimize yetişiyoruz."
Bu iki insan neden var olduklarının farkındalar, Allah'ın verdiği nefesin, aklın bir servet olduğunu bilerek yaşıyorlar. Ne kadar çok kişiye yardım eli uzatırlarsa o kadar var olacaklarının bilincindeler.
Bir kampanya başlatalım: kim kan verirse bir kelebek iliştirip paylaşır ve beni de etiketlerseniz çok mutlu olurum. Her şeyi paylaşıyoruz; kan verip, kök hücre bağışı yapıp, birlik olup hep beraber hayat kurtaralım. Etkileşimi arttırıp yarınlara umut olalım. Hep beraber yıkıntılardan yeni umutlar inşa edelim. Biz Türkler efsunlu toprakların Atatürk çocuklarıyız. Birlikten kuvvet doğar, gelin hep beraber konalım yüreklere, umut kelebeği olalım.
Kozamızda hapsettik her şeyimizi şimdi birer kelebek olup birimiz bir çocuğun gözlerine, birimiz hastanenin bekleme salonunda çaresiz bir annenin yüreğine, birimiz çocuğuna kan bulunan babanın ellerine umut olup konalım, nolur... Mavi rengimiz olsun. Nefes alıp verdiğimiz sürece; her zaman, her yerde umut hep var, inanıyorum...
Kaybolan hayatlara, sönen ışıklara bir umut ARANIYOR!
Bir nefes için, kimse yok mu?
Sesimizi duyurmamıza yardımcı olduğunuz için tşkler ❤