Yaşam, sosyal medyada seni kaç kişinin takip ettiği ya da filtreli fotoğrafının kaç beğeni aldığı değildir. Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, hangi topluluklara üye olduğun, isminin başına eklenen ünvanlar da değildir, yaşam. Kiminle evli olduğun, konforlu bir ev, yüksek standartlar da demek değildir. Kimi öptüğün, hangi sporları yaptığın ya da kimlerin seni sevdiği de değildir.
Aslında yaşam, para hiç değildir. Markalı giysiler, lüks arabalar, girmeyi başardığın okullar da, çalışmayı başardığın işlerde değildir. Yaşam, kabul görmek, seni kaç kişinin dinlediği, önemsediği ya da çok arkadaş sahibi olmak ya da yalnız olmak… kabul görmek ya da görmemek de değildir.
Sezen Aksu’nun dediği gibi:” Yetinmeyi bilir misin
Sana verdiği kadarıyla hayatın
Hoş bilsen de bilmesen de
Yara bere içinde bu yollardan geçeceksin
Kazanmayı isterdim kaybetmeyi değil ama
Olmadı yar
Kendini kayırıyor her insan önce bu yüzden
Aşka kıyar”
Yaşam;
kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven
ve
Şefkattir.
Nefreti yenmek ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Başkalarının başarısını alkışlamak ve haset, kıskançlık yerine önemsemeyi öğrenmek, güven geliştirmek ve güvenilir olmaktır.
Neler söylediğin ve ne demek istediğindir.
Sözlerinin arkasında durmaktır.
Yaşam,
İnsanların sahip oldukları maddi varlıklarıyla değil, kendilerini olduğu gibi görmektir. En önemlisi yaşamını başkalarının yaşamına olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir. Üretmektir. Bulunduğun ortama değer katmaktır. Kıymet vermek ve önemsendiğini hissetmektir.
Yaşam; gittiği, dokunduğu her yeri güzelleştirme, tamamlama ve hiç bir durumda kırmadan, zarar vermeden, yıpratmadan mevcut olan varlıkları geliştirmek, korumak ve hiç bir gönlü incitmemektir.
Göz açıp kapayana kadar bitebilecek, bizim kontrolümüzde olmayan kısa, bir o kadar da uzun bir yol ve heybendeki azığındır. Yaşam; iyilik,sevgi ve bilgidir.
Yaşam; rengimiz, duruşumuz, enerjimiz, boyutumuz, algımız ve kalbimizdeki melodidir.
Yaşam, şartlanmalardan, kabullerden, zanlardan kurtulmuş ses ve ışıktan daha güçlü bir erişim sağlayan özgür bir zihindir. Yaşam, Allah’ı kendimiz de aramak, bulmaktır. Sonsuz hayatın, sonsuz zamanın olduğuna inanmak ve bütün kutsal kitaplara insanın sığmadığını anlamaya çalışmaktır. Yaşam, yaşam bilgini okuyabilmektir.
Ömür geçicidir, sonsuz olanın peşine düşüp, sorgulamak ve uzakta aradığımızı kendi bilincimizde kayıtlı bir program olduğunu bilmektir. Bu programı aktif kullanıp sonsuz zamanda mutlu bir yaşamı seçme ya da sahip olduğumuzu sandığımız ‘m’ ile biten her şeye esir olmaktır; yani, benim dediğimiz her şeyin kölesi olmaktır.
Yaşam, bir çocuğu mutlu edebilmektir.
Çağımızda her şeye sahip olan insan gibi ete kemiğe bürünen canlıların aç gözlüklülerine tanık oluyoruz, doymuyorlar… dünyayı ele geçirip, kendi tanrılıklarını ilan etmek için çocukları katledip, inançlarından dolayı milletleri soykırımından geçiren hiç ölmeyeceğini düşünen şeytanilere tanık oluyoruz.
Yaşam, insan olmayı öğrenmektir. İnsan olmak, yaşamını iyilik ve saf sevgiyle tesis etme şuuruyla hiç bir canlıya zarar vermemekle başlar. İnsan,
başkalarının acısını hissedebilmek ve hiç bir şekilde, hiç bir durumda, şartlar ne olursa olsun bir canlıya zarar vermemektir.
Her kes mutlaka hata yapar. Fikrime göre; herkesin hayatında en az bir defa pişman olacağı hatası olmuştur. Hatalarına sahip çıkmak da bir erdemdir.
En önemlisi yaşadığımız bu toprakların değerinin bilincinde olup, ülkemizin gelişmesini her şeyin üstünde tutma bilincidir. Yaşam, oturduğun koltuk değil, bayrağını ve ülkenin çıkarını seçmektir.
Bir şehit babasının omzuna dokunup, şehit anasının elini öpme cesaretini gösteren ve aynada utanmadan kendi gözlerine bakabilen insan; borcunun, emanetinin ve bu toprakların değerini bilendir. Her insan hata yapar, kendimizi affedemeyeceğimiz tek hatamız ülkenin çıkarlarını düşünmeden kendi menfaatlerini ön planda tutan biri olmaktır.
Sahip olduğumuz kutsal değerlere sahip çıkmaktır, yaşam. Ne için yaşıyoruz? Ve varlığımızın ülkemize, bulunduğumuz çevreye, etkileşim kurduğumuz ortamlara katkı sağlaması için var gücümüzle çalışıp, üretip, bize emanet edilene sahip çıkmak ve yükseltmektir.
Bayrağımızın gökyüzünde, ülkemizin üstünde dalgalanmasında ki ezgileri duyup, bu orkestranın büyüklüğünü anlamak için müzikten anlama yollarını keşfetmek; bir Türk olarak bizim seçimlerimizi oluşturur. Ve hayatımız bütün bu seçimlerimizin toplamıdır.
Özgür zihin, sözünün eri, mert,karakterli duruş; Türk milleti demektir.
Bugün kalbimin melodisini Norm Ender söylüyor: “ Parla Ay Yıldızım.” YouTube sayfasındaki sunumu; “ Norm Ender’in Cumhuriyetimizin 100.Yılı için bestelediği, harmanlandığı her şeyi kendisine ait olan;
PARLA”
Yürüyoruz arkadaş-lar, içimde bir telaş var
Bu kutlu gün bizim; zafer, düğün bizim
Görüyoruz arkadaş-lar darbeler, savaşlar
Sırtımız yere gelmiyor bizim
Düşmanız esarete, önderimle karşıyız
Mavi gözlerin gibi biz bu yurda aşığız
Duysun cihan, duysun biriz
Duysun; bizim bu gök, deniz
Parla hilal ve yıldızım
Parla beyaz ve kırmızım
Türk'ün yolu cumhuriyet
Parla, 100 yaşındasın
Parla hilal ve yıldızım
Parla beyaz ve kırmızım
Sensin yolum cumhuriyet
Parla, 100 yaşındasın
Yürüyoruz arkadaş-lar bu yolda dik yamaçla
"Zor" ne bilmeyiz, biz pes etmeyiz
Görüyoruz arkadaş-lar, ufukta bir amaç var
Yerde, gökteyiz; yaşamla milletiz
Düşmanız esarete, önderimle karşıyız
Mavi gözlerin gibi biz bu yurda aşığız
Duysun cihan, duysun biriz
Duysun; bizim bu gök, deniz” Norm Ender.
Müziğin sesini biraz açalım..!
Yaşam, Seçimlerimizdir
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.