Yerel yönetimler, bir partiyi rezil de eder vezirde. Başka bir değişle genel anlamda iktidar olmanın yolu yerel yönetimlerden geçer. Refah Partisi gerçeğinde olduğu gibi.
Başkan Erdoğan’ın üyesi olduğu Refah Partisi Şanlıurfa, Konya, Kahramanmaraş, Van, Sivas illerinde kazanılan belediye başkanlıkları döneminde büyük başarılara imza atıldı. 1992 yılında yapılan yerel seçimlerde ise İstanbul’un birçok ilçesinde belediye başkanlıkları kazanıldı.
27 Mart 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde ise başta İstanbul, Ankara, Konya, Kayseri, Erzurum, Diyarbakır büyükşehirleri olmak üzere pek çok il ve ilçe belediyelerinin başkanlıklarını kazanmayı başardı. Bilindiği üzere İstanbul Belediye Başkanlığını o dönem kazanan Erdoğan olmuştu. Erdoğan’a Belediye Başkanlığı kazandıran en önemli etkenlerin başında SHP’den Belediye Başkanı seçilen Nurettin Sözen'in, İSKİ Genel Müdürlüğü’ne atadığı Ergun Göknel’in karıştığı İSKİ yolsuzluğu olmuştu. Böylelikle 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir belediyesi SHP’den, Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan’a geçmişti.
Erdoğan kısa sürede birçok sorunu, bunların en başında gelen su sorununu çözerek, İstanbul’u yaşanabilir bir kent haline getirmişti. Ve kısa sürede başta İstanbul olmak üzere tüm ülkedeki vatandaşların gönlüne girmeyi başarmıştı. Sonrası okuduğu bir şiirden dolayı kısa süren bir ceza evi serüveni ve muhtar bile olamaz denilen Erdoğan’ın, 17 yıldır ortaya koyduğu bir başarı hikayesine neden oldu. Yani sözün özü, yerel belediyecilikte ortaya konulan bir başarı, neredeyse Türkiye tarihinin çeyrek asırlık sayfasına girdi. Bu da gösteriyor ki hiçbir başarı tesadüfü değildir.
O yüzden önümüzde bir yerel seçim var. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde yerel anlamda bizleri yönetmek isteyen aday adayları şimdiden görücüye çıkmış pozisyonda. Mevcut belediyelerinde karnesi ortada. Bu belediyelerin bazılarının karnesi başarıyla dolu, bazılarının ise enkazlar la dolu. İşte burada partilerin üst kurullarına çok büyük işler düşüyor. Sık eleyip ince dokumaları gerekiyor. Gerçekleri yansıtacak kamuoyu araştırmaları içerisine girmeleri gerekiyor. Verilen vaatlerin ne derece yerine getirilip getirilmediği incelenmeli. Mevcut belediye başkanları ve bürokratlarının yolsuzluklarla adının anılıp anılmadığına bakılmalı. Parti genel merkezlerinin gönderdiği ve bölgelerde çalışma yapan parti temsilcilerinin, yaptıkları incelemeler bir turistik geziden çıkmalı. İşte bunlar yapıldığı taktirde ortaya aranılan ideal ve önemlisi gönüllere giren aday profilleri ortaya çıkmış olur.
Aksi halde yerel yönetimler rant kapısından öteye geçmez. Parayla yapılan bir yarış olur. Milyon dolar paraların verildiği aday borsası olur.
Yusuf Koçyiğit ne zaman suç duyurusunda bulunacak?
Malum Galericiler Sitesiyle ilgili geçmişte birkaç haber ve köşe yazısı yazmıştık. Ortaya çok ciddi iddialar atılmıştı. Bu iddialar kamuoyunda büyük bir yankı uyandırmıştı. İddiayı kısaca hatırlatacak olursak; mülkiyetin çoğunluğu vatandaşlara ait olan 250 dönüm arazi üzerinde yapılması planlanan Galericiler sitesiyle ilgili Ankara merkezli iki firmayla, Aksu Belediyesi adına Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit’in 5 Ocak 2018 tarihinde bir teknik şartname imzalandığı ifade edilmişti.
Başta şaka gibi gelen bu iddiayla ilgili çeşitli görüşmeler yapmıştık. Konunun muhatapları, ayrıca iddiayı ortaya atan kişiler ile beraber, bize teknik anlamda ışık tutacak birçok uzmanlarla iki gün boyunca saatlerce görüşmüştük. Bu uzmanların içerisinde, belediye yasasını çok iyi bilen avukatlar ve yılların deneyimine sahip belediye bürokratları yer almıştı. Ortaya çıkan söylemler tamamıyla bir facianın göstergesi niteliğindeydi. Derken Başkan Halil Şahin’i aramıştık.
Sayın Şahin, sözleşmeden haberdar olduğunun altını çizmiş, sözleşmeyle bir alakalarının olmadığını ifade etmişti. Yani ortalığı bulandırmaya çalışan bazı çevrelerin, belediye bürokratının adı karıştırılarak sahtekârlığa yeltendiğini ifade etmeye çalışmıştı. Ayrıca Şahin, mevcut alanın mülkiyet sorununun olduğuna vurgu yaparak, “Bu alanın bizle ilgisi yok. Tüm bu sorunlar çözülmeden, ben dahil hiç kimsenin böyle bir sözleşme yapma yetkisi yok” açıklamasında bulunmuştu.
Bu açıklamalar karşısında haliyle akla gelen ilk soru, “Ortada çok ciddi bir iddia var. Maden sözleşmenin bahsi geçen bürokratla alakası yok. Onun adına sahte bir evrak düzenleniyor. Gerekli yasal mercilere her hangi bir suç duyurusu yapıldı mı?”
İşte bu soruyu Sayın Şahin’e sormuştuk. Verilen yanıt, kocaman bir “Hayır” idi.
Bu gelişme ve açıklamaların ardında iki hafta boyunca Galericiler Sitesiyle ilgili ortaya atılan, Başkan Halil Şahin’inde haberdar olduğu sözleşme iddiasıyla ilgili haberler yapmıştık. İki haftanın sonunda iddiaların muhatabı Aksu Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit’ten belediyenin basın servisi aracılığıyla bir açıklama gelmişti.
Tarih 7 Mayıs 2018.
8 Mayıs 2018 tarihindeyse Koçyiğit’in açıklaması Aksu’da yayın yapan bir gazetede haber olmuştu. Güneyhaberci Aksu Gazetesi’nin logosu kullanılarak, “Belge Sahtekarlığı” başlıklı bir haber yayınladığını gördük. Okuduk, haberin içeriğinde tamamıyla bizleri suçlamaya yönelik bir açıklama mevcuttu. Sonunda bu sahtekarlığı yapanlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağını açık bir dille ifade etmişti Yusuf Koçyiğit. Üzerinden 4 ayı gecik bir zaman geçmesine rağmen hala, sahtekarlığı ortaya çıkarma adına atılan bir adım yok.
O günde açık bir dille ifade ettik, bugünde aynı dili kullanıyoruz.
Bizim burada ne Koçyiğit’i nede Başkan Halil Şahin’i suçlama gibi bir düşüncemiz yok. Ortada ciddi bir iddia var. Sahte denilen o evrakta Başkan Halil Şahin'in teşkil ettiği makamın adı kullanılmış ve bürokratı olan Başkan Yardımcısı Yusuf Koçyiğit'in kaşesi ve imzası mevcut. Madem orta da bir sahtekarlık var ise, karalama kampanyası yapılmış ise bu sahtekarlığı yapanlar bir an evvel ortaya çıkarılmalı. En azında kamuoyu vicdanının rahatlatılması adına bir adım atılmalı.