Hayatın her evresinde, yüzde 50 oranında gerçekleşen kayıp, ortaya konulan yanlışlığın ve felaketin göstergesidir. Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’de yola çıktığı yol arkadaşlarından geçen hafta yüzde 54 oranında bir zayiat verdi. Bu felaketin ve kasırganın sesleri neredeyse bir sene öncesinden belirgin bir şekilde çıkmasına rağmen, önlem adına herhangi bir adımın atılmaması, bugün gelinen tabloyu ortaya çıkarmasına neden oldu.
Hiç şüphesiz geçen hafta Perşembe ve Cuma günü, Aksu’da en çok konuşulan konu, Aksu Belediye Meclisinde ortaya çıkan tablo idi. Bilindiği üzere Aksu Belediye Meclisi Mart ayı oturumu geçen hafta Perşembe günüydü. O toplantıya içlerinde yedek ve asil divan üyelerinin de yer aldığı 8 AK Partili meclis üyesi oturuma katılmadı. Meclis divanının oluşamamasından dolayı, Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin, açamadığı oturumu bir gün sonraya ertelemek zorunda kaldı. Cuma günüde aynı tablo cereyan edince, yani o 8 AK Partili meclis üyesi yine katılmayınca, bu sefer geçici bir divan oluşturmak için seçim yapıldı ve MHP’li Ramazan Kızılkaya’nın geçici meclis kâtipliğine getirilmesiyle oturum açıldı. 8 AK Partili meclis üyesinin katılmamasına neden olan, yolsuzluk iddialarının konuşulduğu Asfalt İhalesi’nden doğan hak edişlerin ödenmesiyle ilgili, istenilen borçlanma talebini içeren gündem maddesi, AK Parti grup sözcüsü Yaşar Sözen ile Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’in tüm ısrarlarına rağmen kabul görülmedi.
Meclisteki gelişmeler bu şekilde yaşanırken, akla gelen ise, meclisteki sayı çokluğunu elinde bulunduran AK Parti grubunun neden bu hale geldiği?
İşte bu sorunun cevabını bizler her ne kadar tahmin ediyorsak ta, yine de oturuma katılmayan AK Partili bazı meclis üyelerine katılmama nedenlerini sorma gereksiniminde bulunduk.
Öncelikli nedenleri, gerçekleştirilen asfalt ihalelerinde izlenen yolun yasal olmadığı ve bundan kaynaklanan borçlanma talebinin ileriki günlerde kendilerini yasalar karşısında sıkıntıya sokacağı korkusu.
İkinci neden ise, Başkan Halil Şahin’in yasa tanımayan bazı bürokratların güdümüne girdiği ve çok sayıda uyarılara rağmen, hala o bürokratların izlediği yanlışlığa körü körüne onay vermesi. Örnek olarak ta, Kemerağzı Pazar Yeri İhalesinde gelinen noktadan tutunda, Kültür Merkezi yapılmak istenen alanda, yine o bürokratların izlediği yanlışlığa onay vermesi.
Başka bir konuda Aksu’nun çantacısı olarak gündemde yerini koruyan ve Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin’in adını kullanarak, bazı işadamlarını tehdit eden o zata, hala imtiyaz tanınması. Ve buna benzer birçok olay.
Bu anlatımlardan anlaşıldığı gibi bu sürece bir günde gelinmedi. Peki, bir yılı gecik evveliyatı olan bu sürece neden AK Parti’nin üst düzey kurulları el atmadı?
Her şeyi bir tarafa bırakacak olsak bile, son bir yıl içerisinde, Aksu gündemini sürekli meşgul eden ve çeşitli yolsuzluk iddialarının konuşulduğu iki ihale gerçekleştirildi. Bunlardan biri Asfalt, diğeriyse Kemerağzı Pazar Yeri ihalesi. Bu iki ihaleyle ilgili yargı süreçleri başlatıldı.
Öncelikle asfalt ihalesini ele alacak olursak. Hepimizin bildiği gibi Asfaltla ilgili iki ihale gerçekleştirildi. Birinci ihale iptal edildi. Gerekçe olarak ilk ihaleyi kazanan firmanın, ihaleye fesat karıştırdığı iddiası ortaya atıldı. Bunu ben demiyorum. Bu sözün sahibi Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin. Sonra Sayın Şahin’in ikinci bir iddiasıysa, yine birinci ihaleyi kazanan firmanın dökeceği asfaltın kalitesiz oluşu. Ayrıca asfalt dökülecek yüzde otuza yakın alanın unutulmuş olması.
Hadi diyelim bu gerekçelerin haklılık payı var. Peki, bahsi geçen firmayla ilgili, ihaleye fesat karıştırdığına dair bir suç duyurusunda bulundunuz mu? Kamu İhale Kurumu olan (KİK)’e bir bildirim var mı? Bunlarla ilgili bir cezai işleminiz var mı?
Gelelim ikinci iddiaya, asfaltın kalitesiz oluşu.
Öncelikle yapılmayan bir işlemle ilgili, kimsenin önyargıda bulunup ta kimseyi töhmet altında bırakma lüksü olamaz. Kaldı ki, ihalenin bir şartnamesi var. O şartnameyi kabul eden firmalar ihaleye girer. Sonrası, şartnameye uyulmadığıyla ilgili bir detay yakalandığı taktirde, gerekli cezai işlemler uygulanır. Devletin dili yazılıdır. Yöneticilerin ben yaptım, yaparım, demesiyle olmaz. Ayrıca firmanın yapacağı işin kalitesinden dolayı, aklınızda bir şüphe varsa, asfaltlar serilmeden önce numuneler alınır, ilgili laboratuvarlara gönderilir. Oradan gelecek resmi evraka göre ifadeler kullanılır. Bunların hiç biri yapılmadan farazi konuşmanın da bir anlamı olmaz.
Kaldı ki, evlere şenlik bu gerekçeler, Antalya 2’inci İdare mahkemesi tarafından, ihalenin iptalini gerektirecek hususlar olmadığı ifade edilerek, itiraz yolunu kapatmış ve yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Hep derim, işin uzmanı değilim. Ama dersime iyi çalışırım, uzmanlık gerektirecek konularda onlarca uzman görüşü alırım.
Şimdi asfalt ile ilgili ikinci ihaleye gelecek olursak; birinci ve ikinci ihale arasındaki hizmet farkı yüzde otuz iken, talep edilen para bedeli nasıl yüzde yüz olur? İşte sıkıntının en büyüğü orada. Mevcut hiç bir matematiksel hesap bu işlemin sağlamasını ortaya koymuyor. Farkı bir matematiksel işlem icat edildiyse, onu da cahilliğime bağışlayın, bilmiyorum.
Yine Aksu gündemini meşgul eden Kemerağzı Pazar yeriyle ilgili fazla detaya girmeden bir iki çift laf edecek olursak, İmar planı olmayan bir alanda yapılaşmanın olmayacağını yasalar belirlemiş. Yasal işlenen bir sürece de kimsenin ses çıkarma lüksü olamaz. Orada yasal bir süreç işlenmiş olsaydı, Antalya 2’inci İdare Mahkemesiyle, Danıştay 13’üncü İdare Mahkemesi İhale ve ihalenin dayanağı olan encümen kararının iptali yönünde karar vermezdi.
İşte bu ve buna benzer olaylar, sonunda patlama noktasına geldi. Belki Türk siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirmesine neden oldu. Mecliste 15 üyesi olan bir partinin 8 meclis üyesi kendi partisinden seçilmiş bir başkanın icraatlarına tepki koyarak oturuma katılmadı. Hele ki bu partinin adı AK Partiyse. Bilindiği üzere AK Parti’de ortak grup kararları alınır, öylede uygulanır. Bugüne kadar çok nadir gözükmüştür, grup kararlarının delindiği. O delinmelerden de çok cılız sesler çıkmıştır. Bu tablo bir felakettir, enkazdır, bir siyasi krizdir.
İvedilikle partinin üst kurulları bu kaynayan kazana bir el atmalı. Görevleri kenti yönetmek olan bu siyasilerin, egoları doğrultusunda hareket etmesini engellemeli. Ortada yüzde 50’i geçkin bir zayiat var. Bu yaranın kaynağı araştırılmalı. Meclis üyeleri tek tek dinlenilmeli, şayet suçlu meclis üyeleriyse derhal gereken yapılmalı. Öbür taraftan diğer taraf dinlenmeli, yine ortada bir suç varsa, gereken neyse yerine getirilmeli. O yüzden bu yara daha fazla açılmadan, derhal yaranın kaynağı kurutulmalı. Burada gelişmeleri yakinen takip eden Aksulu vekil Sayın Hüseyin Samani’ye ve merkez karar yönetim kurulu üyesi vekil Sayın Mustafa Köse’ye çok büyük işler düşüyor. Aksi taktirde, İslami cenahın önde gelen yazarlarında Gazeteci Abdurrahman Dilipak’ın geçmişte dile getirdiği gibi, “Bu iktidar belediye üzerinden geldi, belediyelerle gidebilir”