Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı
2020-02-10 10:06:32

ANLATAMIYORUM

Sezai DÜZ

10 Şubat 2020, 10:06

"Bir çocuğun öğrenmesi gereken ilk şey, düşünmek ve düşündüğünü söyleyebilmektir. Düşündüğünü söyleyemezse düşünmeyi de unutur insan." Nerede okudum da aklımda kaldı bilmiyorum. Ama üzerinde düşünülmesi gereken bir söz olarak kaydetmişim, çıktı geldi karşıma.

Zihnimi çok zorlamama karşın ilk konuştuğum zamanları, neler söylediğimi, söylediklerimi dinleyen olup olmadığını hatırlamam mümkün olmadı. Sorup öğreneceğim, anlatacaklarını dinleyeceğim kimse de yok.

Yukarıdaki sözden ve şu an bulunduğum durumdan hareketle fikir yürütebilir miyim? Deneyelim. O zamanlar düşündüğümü söyleyebiliyor muydum, dinleyen var mıydı bilmiyorum ama. Şimdi becerebiliyor muyum, dinleyen oluyor mu, derdimi anlatabiliyor muyum, doğru sözcükler neler? Emin değilim.

Burada kendimden örneklerle fikir yürütmeye çalışacağım. Ama biliyorum ki hepimizin hayatından kesitler olacak söylediklerimde.

Hadi ilkokul yıllarımızdan başlayalım hatırlamaya. Evde ya da okulda düşünmemize, düşünsek bile konuşmamıza ne kadar izin veriliyordu? Konuştuk diyelim dinleyen bulabiliyor muyduk? En basit bir konuda fikrimiz alınıyor muydu? Sorular sorular...

Zorluyorum, ama ne yazık ki hiçbirine evet diyemiyorum. Hep ne yapmamız gerektiğini söyleyen birleri oldu hayatımızda. Evde ebeveynler, okulda öğretmenler, amcalar, teyzeler, abiler...

Örneğin lütfen sözcüğünün ne kadar sihirli olduğunu öğrendiğimde yaşım 20'yi çoktan geçmişti. Evde büyüklerimden, okulda öğretmenlerimden hiç özür dileyen olmadı benden. Öğrenmekte geç kaldım bu sözcüklerdeki sihri.

Eleştirilmekten korkmadan bir topluluk önünde konuşabilmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendiğimde de yaşım baya olmuştu. Konuşmamıştım da öğreninceye kadar. Topluluk önünde konuşabilmeyi geçtim, en yakınlarımıza, iş arkadaşlarımıza, amirimize, iş verenimize derdimizi direkt anlatabiliyor muyuz? Anlatmak istesek bile önyargılardan uzak kim dinliyor bizi? Ne dediğimizle ilgilenmek yerine, ne demek istediğimizi anlamaya çalışmadan, yorumsuz, yargısız...

"Üzüm üzüme baka baka kararır." demiş atalar. Öğrenemediğimiz şeyi nasıl hayatımıza katalım? Bu sihri çevremize nasıl yayalım? Minicik yüreklere nasıl anlatalım, bir kere lütfen demeden, hatamızda özür dilemeden...

Burada yazarken bile içimden geçenleri anlatamadığımı itiraf etmeliyim. Çünkü okuyan, beni doğru anlayan, anladıktan sonra "seni anladım" diyen bulamamaktan, eleştirilmekten korkuyorum.

Bazen doğru sözcükleri bulmakta zorlanmamın nedeni de belki bu korku. O zaman ben vazgeçeyim anlatmaktan. Konuşmayım, çünkü anlatamıyorum. Yanlış anlaşılabilirim, o halde susmalıyım. Zaten kimin için, ne önemi var ki benim düşüncelerimin. Evet evet en iyisi hiç konuşmamak. Susmak.

Konuşmayacaksam, anlatamayacaksam, dinlemeyecekse beni kimse... Vazgeçtim düşünmekten. Siz bana ne yapmam gerektiğini söyleyin, ben yaparım hiç düşünmeden. Ama ya yanlış yapmamı isterseniz, itiraz bile edemem ki...

Farkettiniz mi? Anlatamıyorum!!! O halde bana bir şans verin. En baştan. Konuşturun beni, dinleyin. "Ayıptır, günahtır, saçmalama..." demeden dinlemeyi, anlamayı deneyin. "Seni anladım" demenizi de istesem, çok mu olurum?Dinleseniz ne kaybedersiniz ki? Kimbilir, anlatabilirim o zaman düşüncelerimi. Bakarsınız çok daha iyi düşünür ve yorumlarım hayatı.

Bu yazıyı okuyup beni az çok tanıyanlar, belki de "sen de mi?" diyecekler. Evet ne yazık ki ben bile. Anlatamıyorum!!! Hoş, siz ne anlatırsanız anlatın, karşınızdakinin algısı kadarsınız.

Haydi belki bizden geçti, ama minicik yüreklere bir şans tanıyıp, geleceğin dahilerini keşfe ne dersiniz?

Yorumlar (2)

Elif çam KARACA 5 Yıl Önce

Kimi zaman dinlesekde ,çoğu zaman dinlemiyoruz belkide... OKADAR GÜZEL YAZMIŞSINIZ Kİ ....EMEĞİNİZE SAĞLIK..

Sezai Düz 5 Yıl Önce

Çok ederim Elif Çam Karaca, en iyi okuyucularımdan birisiniz

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.