Güney Haberci - Antalya'nın Bir Numaralı Haber Portalı
2020-03-22 18:13:52

“BİR MUSİBET, BİN NASİHAT”

Sezai DÜZ

22 Mart 2020, 18:13

Tüm dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de en önemli gündemi corona. Kendimizi, sevdiklerimizi, yakın ve uzak çevremizdeki bütün insanları koruma adına, evlerimize kapandığımız bu günlerde ne yazık ki herkesin bir numaralı gündemi.

Buradan sizlere şunu yapın bunu yapmayın diyecek değilim elbette. Çünkü bunu uzmanlar her türlü platformdan zaten söylüyorlar. Hatta sosyal medyadan izlediğimiz kadarıyla herkes uzmanlaşmış bu konuda.

Evet, "bir musibet" ile geçiyor günlerimiz. Sevdiklerimize sarılamıyoruz sımmmsıkı, hatta göremiyoruz bile istediğimiz zaman. Bizler, farkındayız musibetin, yapmamız veya yapmamamız gerekenlere uymaya çalışıyoruz azami ölçüde. Çünkü farkındayız tehlikenin.

Toplumsal konular gündeme geldiğinde, sıklıkla Atatürk'ü anıyorum, saygıyla, minnetle. "Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir, fendir. Eğer bir gün benim sözlerim bilimle çelişirse, bilimi seçiniz." Atatürk'ü anlayanlar musibet yaşanmasına gerek kalmadan zaten öyle yapıyor.

Anlayamayanlar, anlamak istemeyenler yok mu? Var elbette. Örneğin dünya coronayla çalkalanırken insaların umreye gitmesine izin verenler. Umre dönüşü kaçmaya çalışanlar, utanmazca kendisini ve toplumu korumaya çalışan polisimizin yüzüne tüküren yaratık. İlla ki anlamanız için musibeti bizzat yaşamanız mı gerekiyor? Bu kadar beyinsiz olunabilir mi? Malesef yaşayarak görüyoruz.

Kendi sağlığımızı ve toplum sağlığını korumanın bir yurttaşlık görevi olduğunu, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz muhataplarımıza. Sağlık emekçileri, kendi sağlıklarından belki de ailelerinin sağlığından önce toplum sağlığını gözetmiyorlar mıydı daha önce? Onlara saldırırken, şiddet uygularken hiç utanmıyordu kimilerimiz? Değerlerini anlamak için musibet mi gerekliydi? Gerkiyormuş ki binlerce nasihat işe yaramıyordu. Şimdi değişen ne ki? Yıne kendilerini ve hatta ailelerini ikinci plana koyarak, canla başla çalışıyorlar. Alkışlamak yeni geldi aklımıza. Ama alkışlamak yeterli takdir değil sayın bakan. Sağlık emekçilerinin özlük ve ekonomik durumunu düzeltmeyi de düşünür müydünüz?

Böyle olağanüstü zamanlarda toplumsal bilinç, dayanışma, sabır gerçekten çok önemli. Özellikle ideolojik görüş ayrılıklarımızı bir kenara bırakmak ve tek yumruk olmak zorunda olduğumuz bir süreçten geçiyoruz. Ama bu demek değildir ki ilgililer eleştirilmeyecek, yanlışlar söylenmeyecek. 

Eğitim sistemimizin geldiği nokta örneğin. Alınan notlara, sınavda yapılan doğru sayısına indirgenmiş ne yazık ki. İyi insan, iyi yurttaş yetiştirmek gibi bir derdimiz yok gibi görünüyor dışardan bakınca. Belki içinde olduğumuz için göremiyoruz bütünü. Ya da işimize öyle mi geliyor diye kötü niyetli sorular geliyor akıllara. Ama bir musibet yaşanınca bilinçli insanların değeri anlaşılıyor. Bilinçsizler başa bela oluyor gördüğümüz gibi. 

Görünen o ki "Evde kal Türkiye" durumu bir süre daha devam edecek. Bir hafta sonra dönemeyeceğiz okullarımıza. "Eğitim" aksamasın diye bir takım tedbirler alınmaya çalışılıyor. İyi niyetten şüphe etmiyoruz elbette. Ama ben yetkili olsaydım, bu süreçte Hayat Bilgisi (gerçek anlamıyla) ve Yurttaşlık Bilinci derslerine çok önem verirdim. Hatta yetişkinlere yönelik yapardım ağırlıklı olarak. Çünkü çocuklarımız o kadar tertemiz ki, bilerek ve isteyerek kendisinin veya toplumun sağlığını riske atacak bir davranış göstermezler. 

Kaçmaya çalışmazlar risk kendisiyken, polisin yüzüne de tükürmez hiç biri, ablalarının, abilerinin yaşam alalarına ahır diye bağırmazlar mesela, tam tersine nasıl yardım edebilirim diye düşünür dev yürekli kuzular. 

İnanmak ve umut etmek istiyoruz ki, şu "musibeti" en az zarar ve en yüksek yurttaşlık bilinciyle, bilimin ve fennin rehberliğinde aşarak, güzel günlere yelken açalım.

Yorumlar (1)

Elif çam karaca 5 Yıl Önce

Ne kadar uzun zaman oldu insanlığımızı unutalı, bu dev yürekli kuUlardan utanan anne babalar bile tanıdık. Ne doğru kaleme almışsınız yine.,,

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.