Siyasette her an her şey olabilir. 16 Aralık 2018 CHP’nin Parti Meclisi kararıyla, CHP’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Muhittin Böcek’le beraber İsa Yıldırım’ın adı da açıklandı, ‘Aksu Belediye Başkan adayı’ diye…
24 gün sonra, yani 10 Ocak 2018’de de gündeme düşen bir haber sonrası İsa Yıldırım’ın adaylığının geri çekildiği, Aksu’nun ittifak ortağı İYİ Parti’ye bırakıldığı haberleri ulaştı. Haliyle bu haber CHP Aksu’da krize neden oldu. Herkes üç maymunu oynadı.
Başta gelişmelerden ilk önce haberdar olması gereken CHP İl Başkanı Ahmet Kumbul, gelişmelerden bilgisinin olmadığını, kendisini arayan partililere ifade etti. İlçe Başkanı Kenan Yıldız ve CHP’nin Antalya milletvekilleri keza öyle.
Derken soluğu CHP Genel Merkezi’nde alan Aksu ekibi, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmede, Sayın Kılıçdaroğlu’nun da gelişmelerden bir haber olduğunu öğrendiler. Sonrası muhatap olacakları bir Genel Başkan Yardımcısını bulamadan geri döndüler. Senaryo gerçekten güzel, ama ortada yazar yok. İşte muhalefetin başarısızlığının temelinde yatan gerçek bu.
Ondan dolayıdır ki, AK Parti 18 senedir ülke yönetimine damgasını vurmuş.
Benim bu konuyu ele almamdaki amacım ne AK Parti’yi göğe çıkarmak, nede muhalefeti yerden yere vurmak. Nede İsa Yıldırım’ın savunuculuğunu yapmak. Tamamıyla objektif bir gözle olayları analiz etmek.
Bilindiği üzere hem Cumhur, hem de Millet İttifakının bileşenleri bugüne kadar, çeşitli görüşmeler yaptılar ve hala da yapmaktalar. İki taraf da açıkladıkları adayları geri çektikleri oldu. Bu da demek oluyor ki, bir aday açıklandığı gibi geri de çekilebilir. Bu gayet normaldir. Partilerin kendi iç işleyişleridir. Ama üç maymunu oynamak, tamamen kurumsallıktan uzak olduğunun, kişilerin onur ve gururlarıyla oynadıklarının göstergesidir.
Eminim bu sürecin aynısı AK Parti’de cereyan etmiş, yani açıklanan bir adayın ismi geri çekilmiş olsaydı, en başta o şehrin İl Başkanının haberi olurdu. Sonra aday bilgilendirilirdi. Neden geri çekildiğiyle ilgili bilgilendirme yapılırdı. Öneriler ortaya konulurdu.
Genel Merkeze giden o aday, konunun muhatabı olan tüm bireylerden gerekli yanıtı alırdı. Kafalardaki soru işaretlerini gidererek, geri dönerdi. Kurumsallık bunu gerektirir. Hepimiz ama yaşantımız, ama işimizle ilgili kararlar alır ve sonrası bu kararlarımızı tekrar gözden geçiririz. Ama muhatap olduğumuz konularda ise, muhakkak bilgilendirme yaparız.
O yüzden CHP’de krize neden olan bu olay, muhataplarla bire bir paylaşılmış olsaydı, bu kadar baş ağrıtmazdı, diye düşüyorum. Çünkü Çarşamba gününe kadar görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmazsa, beraberinde çok farklı yol haritalarını da getirecektir.